Bölüm 11

1.5K 27 12
                                    

Barış...

Ben nasıl oldu anlamadım ama onu öpmek istedim. Bir an için bana çok tanıdık geldi ya da tanıdığım biri gibi geldi bilmiyorum. Ama içimdeki ses onu öpmem gerektiğini söylüyordu. Bende öyle yaptım.

Kızdı, hemde çok. Ama kızardı da sanki. Ya da bana öyle geldi bilmiyorum. Şeker geldi o an yanıma kucağıma tırmandı. Sonra geri indi.

"Ne oldu küçük hanım sende mi beni beğenmedin?" diye sordum. Sonra hunharca sabun koktuğumu fark ettim. "Ahh sende haklısın güzellik fena kokuyorum değil mi? O zaman ben bir duş alayım en iyisi." diyerek küçük banyoya ilerledim.

Tipik kız banyosuydu işte şampuanıydı, kremiydi, bakımıydı bilmem neydi adını sayamadığım bir sürü şey işte. Suyu açtım sıcaklığını ayarladım kendimi suyun içine bıraktım. Yaşananları düşündüm. Bazen düşünürken sanki bir şeyler eksik yarım gibi gelirdi. Sonra içimde bir acı peyda olurdu. Sebebini bilmediğim bir hüzün otururdu içime.

Hayat boş yaşamak boş gibi. Ama neden böyle bir depresyon belirtisi yaşadığımı anlamazdım. Belki de annemin baskılarıydı bunlar. Küçükken bana yapmış olduğu baskılar ve hala devam ettiği baskılar bu şekilde bir tepkimeye sebep oluyordu belki de.

Yıkanma işim bitince havlu almadığını fark ettim. Hoş var mıydı, varsa da neredeydi bilmiyordum. Askıda pembe bornozu görünce Ece'nin yani böyle sert bir kızın pembe bornoz giymesi komik geldi. Etrafta başka havlu olmadığı için mecburen pembe bornoza uzandım. Aynadan kendimi görünce bir tiksinmedim değil tabi.

Buharlaşan cama gülücük yapmayı da ihmal etmedim.

Sonra banyodan çıktım yorgun hissediyordum biraz yatağa uzanmak istedim. Şeker de yanıma gelince birlikte uzandık. Çok geçmeden uykuya daldım.

Bebek sesi duydum. Uykumu bölen bu ses hangi bebeğe ait merak ettim. Yavaşça gözlerimi açmaya çalıştım. Bebek oldukça şiddetli bir şekilde ağlıyordu. Sesi bütün evde yankı yapıyordu sanki. Elim istemsizce kulaklarıma gitti sus sus lütfen sus ağlama demek istedim. Sesim çıkmıyordu. Kendi sesimi duyamıyordum. Ses kulaklarıma yeniden doluyordu. Ellerim bebek sesini engellemeye yetmiyordu.

Sonra birden bir başka eller ellerimi tuttu kulaklarımdan çekti. "Bana bak Barış. Bana bak. Sakin ol ve derin derin nefes al. Ben buradayım. Ses yok, başkası yok, kimse yok. Sadece ben varım. Gözlerini aç ve bana bak." dedi. Gözlerimi açtım yeniden ve bebek sesleri hepsi birden yok oldu. Karşımda tüm güzelliğiyle Ece vardı. Endişeli gözlerle bana bakıyordu.

Sonra sehpanın üzerindeki sürahiden bir bardak su doldurdu ve bana içirdi." Daha iyi misin? " diye sordu.

Bana karşı bu kadar nazik olması beni şaşırtmadı değil tabi. Özellikle son olanlardan sonra. Bende kendime gelmeye çalıştım ve en sonunda sesimi ayarladım. "Evet. Evet iyiyim teşekkür ederim." dedim.

"Az önce neler olduğunu bana anlatır mısın?" diye sordu. O an için barış imzaladığımızı düşündüm ve cevap verdim. "Ben bilmiyorum. Ağlayan bir bebek sesi duyduğumu zannettim." dedim ellerimi başıma götürdüm ve alnımı ovuşturur gibi masaj yaptım.

"Başım ağrıyor biraz." dedim masaj yapmaya devam ettim.

"Hmm peki ben sana bir ağrı kesici vereyim dinlenmeye devam et sen." dedi. Mini mutfağa ilerledi.

Çekmecenin birinden çıkardığı ilaç kutusundan bana ağrı kesici getirdi içmeme yardım etti.

"Ben öldüm de cennete falan mı gittim sen bana neden iyi davranıyorsun?" diye sordum.

"Yardıma ihtiyacı olan birine kötü davranacak kadar da cani değilim. Neyse düzeldiğine göre..." dedi sonra şöyle biraz geri çekilip bana baktı.

"Sen! Sen benim bornozumu mu giydin? Yok artık daha neler ya. İstersen benim kıyafetlerden de ayarlayayım sana eminim çok yakışır." dedi. Sonra bir daha bana baktı ve "Pembe de ayrı bir yakışmış bu arada." dedi ve gülmeye başladı. O kadar güldü ki Hasan bir şey mi oldu abla diyerek odaya geldi.

Sonuç: Herkese rezil oldum. Teşekkürler...

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now