Bölüm 53

44 7 2
                                    

Barış...

Kemal Baba'ya karar vereceğim dedikten sonra beni bir daha rahatsız etmemiş ama ara ara da varlığını belli etmişti. Ona yaptıkları için minnettardım yoksa şu an da burada annemin karşısında olamazdım.

Kemal Baba Ece'ye olan ilgimi farketmişti ama ölen karıma yas tuttuğum için uzak durduğumuda.  Yine o babacan tavırlarıyla bana destek olmuştu.

"Kader bu evlat ölenle ölünmez. Bilge kızım keşke hayatta olsaydı yanında olsaydı ama keşke demekte haddimize düşmez. Yaradan yazgımızı böyle yazmış. Kadere boyun eğmekten başka elden bir şey gelmez.

Eminim o da senin hayatına devam etmeni ve mutlu olmanı isterdi. Onunla yarım kalan hayallerinizi tamamlamanızı isterdi. Onlar seni cennette bekleyeceklerdir . Minik kızın senin için hep dua edecektir inan bana.

İnsanlar birbirlerine ilaçtır şifadır. O kızında senin hayatına ilaç olmasına izin ver bence. Bu dediklerim kulağına küpe olsun varsın ne zaman kullanmak istersen kullanırsın. " demişti. Sonrasında bende ona düşünüp taşınıp kararımın dönmek olduğunu söylemiştim. Sevinçle bana sarılmıştı ama gözünden akan yaşlarla birlikte.

"Ee alıştık sana oğul şimdi nasıl ağlamayalım. Sevinç hüzün karışık bu ağlamada" demişti.

Onları ve yaptıklarını asla unutmayacaktım ve sık sık ziyaretlerine gidecektim. Kemal Baba bana verilmiş bir ödüldü. Derdi veren Allah dermanını da verirdi. Yanında destekçini de verirdi. Benim de öyle olmuştu.

Velhasıl işte geldim buradayım. Tüm yaşananlarla ve yaşanacaklarla.

Annem sevinçle etrafımda dört dönüyor ne isterim ne yerim diye sorup duruyordu. Tuttum kolundan çektim yanıma otutturdum.

"Her şey için özür dilerim annem. Bana yaptığın iyilikleri göremedim." dedim elini öptüm tekrar.

"Çok bekledim Barış. Geri döneceğini bana geleceğini biliyordum. Yaşadıkların kolay şeyler değildi yanlış yoldan gittim biliyorum ama hepsi senin iyiliğin içindi. Hafızanı kaybetmişken seni yurtdışına bir başına gönderemezdim. " dedi haklıydı da.

"Haklısın anneciğim seni çok üzdüm hakkını helal et." dedim bu sefer. Gözünden akan yaşlara dur demedi ve tekrar bana sarıldı. Uzandım bacaklarına koydum kafamı saçlarımı okşamasına izin verdim. Kaç yaşında olursam olayım ben hala onun küçük oğluydum işte.

...

Yemeklerimizi yedikten sonra odama çıktım. Evlenip gittikten sonra odam aynısı gibi duruyordu ve hiç bir şeyin yeri değişmemişti. Evlerimiz yakın olduğu için gelip kalma gibi bir durumda olmamıştı zaten. Bu şekilde bu eve döneceğimi hiç düşünmemiştim.

Meğer annem ve Ece benim için ne kadar çaba harcamıştı. Bende ne kadar pervasız ve umursamaz davranmıştım. Ama kendimde değildim ki o bendim ama değildim.

Çalışma masama oturdum. Çiçekli çerçevede Bilge ve benim okulda çekilmiş resmimiz vardı. İlk sevgili olduğumuz zamanlardı.

Çerçeveyi elime aldım parmaklarımı yüzünde saçlarında gezdirdim. "Benim güzel eşim. Sana verdiğim sözü tutamadım. Ölene kadar yanında olamadım beni affet" dedim. Bir damla yaş resmin üzerine düştü. Elimin tersiyle sildim ve kalktım resmi yerine koydum.

Annemin yardımıyla canım dostlarımın ve biricik kızımla annesinin mezarlarını ziyarete gidecektim. Çok geç kalmıştım bana çok kızacaklardı. Zor olacaktı ama bunu yapacaktım. Sonra da evimize gidecektim. Açık kapının arasından süzülerek Şeker girdi sonra odaya.

"Gel benim güzel kızım. Bana hatıra kalan en güzel şey sensin. Sende beni bırakma olur mu?" dedim öptüm tüy yumağını.

Ardından annem girdi odaya. "Biraz uyu dinlen oğlum yarın aklındakileri yaparız." demişti. Ben söylemeden anlamıştı hemen. Tamam dedim yanaklarından öptüm ve getirdiğim çantadan kıyafetlerimi çıkarıp giydim.

Yatağıma yattığımda küçükken olduğu gibi geldi saçımdan öptü ve "İyi geceler oğlum. " deyip gitti.

...

Deliksiz bir uyku çekmiştim ve uzun zaman sonra kendimi bu kadar iyi hissediyordum. Evimde olduğum için ayrı bir mutluluk vardı. Tabi ardından buruklukta ona eşlik ediyor ayrılmaz bir ikili oluyorlardı.

Üzerimi değiştirip aşağıya indim. Annemin yanağından öptüm. Bugün işe gitmemişti. Zaten işlere ben bakıyordum aslında. Ben mecburi  ara verdikten sonra işler tekrar onun omzuna binmişti ve yokluğumda daha çok yorulmuştu.

Bir an önce yeniden işlerin başına geçmem gerekiyordu. Ama önce ertelediğim bu ziyaretleri yapmam hepsinden af dilemem lazımdı. Üzerimdeki bu suçluluk hissinin gitmesi için bunu yapmam gerekiyordu.

Kahvaltı hazır olduğunda sofraya geçtik. Kapı çaldı o sırada. Merve elinde çaydanlık çaylarımızı dolduruyordu. Ona fırsat vermeden ben kalktım yerimden ve kapıya yöneldim.

Kapıyı açınca gördüğüm sürprizle olduğum yerde kaldım. Ece gelmişti ve tam karşımdaydı. O günden sonra onu görmemiştim sesini duymamıştım. Gözlerimiz buluştuğunda o da benim gibi şaşkındı.

Beni görür görmez bir panik oldu ve "Ben daha sonra uğrarım" diyerek arkasını dönüp gitti.

Peşinden koştum  "Ece bir dakika." dedim ama durmadı. Kolunu çekip kendime çevirdim. Gözlerinde hangi duygu vardı tam olarak okuyamıyordum.

Kolunu elimden kurtardı ve koşar adım arabasına binip gitti.

Peki benim gördüğüm neydi.

Gözleri mi dolmuştu...?

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now