Bölüm 54

55 6 2
                                    

Ece...

Uzun çok uzun bir zaman geçmişti. Onu görmemiştim hakkında hiç bir şey duymamıştım. Zaten sormamıştım da. Her şeyi oluruna bırakmıştım ve hayatıma kaldığım yerden devam etmeye çalışıyordum. Kendimi zar zor toparlamıştım yokluğuna alışmaya çalışıyordum. Peki birden bire nereden çıkmıştı şimdi?

Sinirle ellerimi direksiyona vurdum. Hazır değildim onu görmeye hemde hiç. Semra teyzeye böyle ara sıra uğrardım ben. Alışıktım zaten onun yokluğuna da. Evde olmasını beklemiyordum.

Ne zaman gelmişti ki? Böyle paldır küldür hayatıma dalması gerekmiyordu. Unutmak için o kadar çabalamışken bu kalbimin gümbürtüsü de neydi peki? Kahretsin bir de dilim tutulmuştu sanki karşısında. Gözlerim de dolmuştu. Farketmiş miydi acaba? Of of sinirle yine direksiyona vurdum ve gaza bastım.

Bir de kolumdan tutup beni durdurmuştu. Ne söyleyecekti ki sanki. Yine eşinin yerine geçtim diye bana bin bir türlü laf mı sayacaktı. Hayır bu sefer dinlemeye hiç niyetim yoktu. Kalbim yeterince tuzla buz olmuştu zaten. Fazlasına lüzum yoktu. Konuşmaya ve görüşmeye de gerek yoktu.

Ofise geçmeden kendimi spor salonuna attım. Bugün oluşan negatif  enerjimi atmam gerekiyordu çünkü. Güne böyle başlayamam yanıma gelen hastalarımın karşısına da  bu şekilde çıkamazdım.

...

Barış...

Ece beni dinlememiş gitmişti. Düşünceli şekilde içeri geri döndüm. Yüzüme bakmak dahi istemiyordu. Haklıydı. Ne bekliyordum ki o sinirle kıza neler demiştim. Saçları... Saçlarını da değiştirmişti. Sanırım eski haline getirmişti.

Annem geldi kapıya doğru. "Oğlum kimdi gelen nerede? Bir gittin daha gelmedin merak ettim." dedi etrafa bakarken.

Kapıyı kapattım "Ece gelmişti ama geri gitti." dedim. "Hay Allah." dedi annem telefona uzandı. "Kahvaltımızı yapalım annem bugün çok işimiz var" dedim aramasına engel oldum.

Onunla aramızdaki soğuk rüzgarları hissetmiş olmalıydı üstelemedi. Kahvaltıdan sonra hazırlandım ve yüzleşeceklerimle evden ayrıldık.

Annem bir an olsun yalnız bırakmıyordu zaten. Önce Bilge ve kızım Beste'nin mezarına gittik. Annem bana gösterdi ve "Ben burada bekliyorum oğlum." dedi bizi yalnız bıraktı.

Yavaş adımlarla Bilge Soylu ve Beste Soylu yazan mezar taşına ilerledim. Zorlukla yutkundum. Nefesim sıkışıyor gibiydi elim yine boğazıma gitti bir el sıkıyor gibiydi sanki. Annem halimi görünce yanıma gelmek için hareketlendi elimle onu durdurdum.

Ve mezar taşının yanına oturdum. En sevdiği papatyaları toprağın üzerine tek tek serdim. "Güzelim. Güzel gözlüm. Orada yalnız değilsin biliyorum. Kızımla birbirinize iyi bakın olur mu? Geç geldim özür dilerim. Erken gelmek isterdim ama kabullenmem çok uzun zaman aldı." elimle gelen yaşları sildim ve titreyen sesimle devam ettim.

"Özür dilerim bebeğim sizi koruyamadım. Özür dilerim hayat eşim sana verdiğim sözü tutamadım. Beni affeder misiniz bilmiyorum. Ama sizi çok seviyorum ve bu sevgim asla azalmayacak. Sizi sık sık ziyarete geleceğim." dedim ve ağlamaya başladım. Acımı yaşamam gerekiyordu.

" Biliyor musunuz. Sizden sonra evimize bir daha gitmedim. Ben sizsiz oraya nasıl gireceğimi bilmiyorum. " dedim. Annem geldi yanıma o da benimle birlikte ağlıyordu. Hayat işte bir vardı bir yoktu.

Onlara veda ettikten sonra kardeşlerimin mezar yerlerini bulduk  ikisinide yan yana gömmüşlerdi ayırmamışlardı. Onlarlada aynı şekilde vedalaştım af diledim. Geç geldiğim için özür diledim. Ve getirdiğim çiçekleri de onların mezarlarına koydum.

Sonra onların ailelerini ziyaret ettim sarıldık ağlaştık. Hafızamı kaybettiğim için benim yanıma gelmediklerini, yaşadığım için de çok mutlu olduklarını söylediler.. Kaybettiklerim için de başsağlığı dilediler. Artık tek oğlumuz sensin bizi sık sık ziyaret et dediler.

Sonra kayınvalidem ve kaynatamı da   görmem gerekiyordu. Annem bu acıdan sonra memleketlerine yerleştiklerini söylemişti. Benim durumumu bildikleri için de beni rahatsız etmemişlerdi. Anneme onları da görmem lazım demiştim ve vakit kaybetmeden arabaya atlayıp yola çıkmıştık.  Zaten uzak yer değil Bursa'ydı ve yakındı.

Akşam üzeri oraya varınca beni olabildiğince cana yakın karşılamışlardı. Zaten her zaman severlerdi. Ağlayıp acımızı tazeledikten sonra ısrarla yemeğe kalmamızı istediler. Kırmadık yemeğe de kaldık.

Kayınvalidem beni köşeye çekip konuştu. "Sen hep bizim oğlumuzsun. Yeniden yuva kuracaksın tabi daha çok gençsin. Sakın hayata küsme yavrum kızım senin iyiliğini isterdi. Bende isterim. Hayatına kaldığın yerden devam et. Geri dönmene çok sevindim." dedi. Elini öptüm ailem oldukları için çok şanslıydım." Bu arada eviniz duruyor hiç bir şey almadım dokunmadım. Sen ne yapmak istersen o olsun. Eve girmeye benim de yüreğim dayanmadı yavrum. "dedi. Acısını içimde hissediyordum zaten.

Kalmamız için ısrar etselerde eve geri dönmüştük. Ağlamaktan şişmiş gözlerim ve ben oldukça yorulmuştuk. Annemde sağ olsun her zaman yanımda durmuştu. Bugün bu kadar yeter. Yarın da evimize bakmaya gidecek ve orayı ne yapacağıma karar verecektim.

...

Ertesi gün annem yine işe gitmemiş ve beni yalnız bırakmamıştı. Evimizin önüne gelince anılar bir bir zihnime dolmuştu. Bu evin mimarisi canım eşim her detayıyla o ilgilenmişti. Elim titreye titreye annemin verdiği anahtarla kapıyı açtım.

Yavaş adımlarla içeri girdim. Bahçe tertemizdi annem ilgilenmiş olmalıydı. Muhtemelen bahçıvan gelip düzenli bakımını yapmıştı. Yaklaşıp yeni açmış olan beyaz gülü kokladım kopardım elime aldım. Sonra evin kapısını açıp içeri girdim. Kayra'nın yaptığı resim eşimin astığı tablolar her şey her yerde anılar vardı.

Salona en son Bilge'nin uyuduğu o yere baktım. Yok daha fazla dayanamayacaktım. Evden geri çıktım annem de beni takip etti.

"Anne bu evi kimsesiz çocuklar için bağışlamak istiyorum sen ilgilenir misin." dedim. Sessizce başını salladı.

Söylenecek söz yoktu. Bitmişti. Tükenmişti.

...

Evde bir kaç gün dinlendikten sonra şirkete gittim bugün ve işimin başına geçtim. Sami Bey bana neler olup bittiğini kısa bir özet geçti. Yıllar ondan hiç bir şey almamıştı hala genç duruyordu. Annemi de emekli etmiştim yine eve göndermiştim. Artık hayatıma kaldığım yerden devam edecektim.

Odada belgelere bakarken birden kapı çaldı. "Buyurun." dedim. Kapı açıldı ve bütün ekip odaya girdi. Ellerinde de pasta vardı. Bir tanesi "Başınız sağ olsun efendim. Olanlar için çok üzgünüz. Ve sizi yeniden aramızda gördüğümüz için çok sevindik." dedi ve pastayı masama bıraktı. Ayağa kalktım "Hepinize çok teşekkür ederim arkadaşlar. İnşallah daha güzel günler bizi bekliyordur." dedim.

...

1 ay kadar sonra şirketteyken odadan asistanım Fatma'yı aradım ve "Ece Hanım'dan randevu almak istiyorum lütfen ilgilenin." dedim kapattım. Artık özür dilemem gerekiyordu.

Geç bile kalmıştım.

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now