Bölüm 29

279 16 8
                                    

Barış...

Geldiğimden beri sağlam bir yerim kalmamıştı zalımın kızı hem severim hem döverim diyordu resmen. Öperken öpüyor başkası olunca da acımıyordu hiç. Yine yatak döşek olunca patron beni Hasan'a emanet edip gitmişti. Supi ve şeker de yanıma çıkmıştı.

Hasan, "Abi yine ne halt ettin demeye korkuyorum valla" dedi ve gülmeye başladı. "Sus Hasan sus bu sefer ne halt ettim bende bilmiyorum. Yarın bir gün bu bana ya benimsin ya kara toprağın derse o toprak gerçektir bundan eminim." dedim.

Acaba nereye gitmişti. Akşam olmuştu ses seda çıkmamıştı. Hasan da gelmedi demişti. Tamam kendi başının çaresine bakar biliyordum ama yine de merak etmiştim. İçim içimi yiyordu. Yattığım yerden doğruldum ve kalktım. Sanırım daha iyiydim.

Hasan odadan çıkınca temiz hava almak için balkona çıktım. Sonra bir koşturma oldu dışarıda. Karanlık havaya rağmen görüyordum yüzlerindeki gerilimi. Bir şeylerin ters gittiğine emindim. İçimi bir korku saldı. Elim kalbime gitti. Bu tanıdık duygular beni yine ele geçiriyor gibiydi. Telaşla çıktım odadan merdivenleri üçer beşer indim.

Hasan'ı görünce hemen yanına koştum. Sarsarak benden tarafa çevirdim. Hasan beni görünce şaşırdı. "Barış." diyecek oldu. "Ne oluyor ne bu telaş. Kötü bir şey mi oldu" dedim duyacağım cevaptan korkarak.

"Barış, Ece. Ece'ye biri saldırmış. Yaralı şu an hastanede." dedi ama gerisini duymuyordum. Ece şu an hastanede de ne demekti? Her şey benim yüzümden oldu. Benim yüzümden bu saatte çıktı gitti buradan. "Ahhh" dedim gözümden akan yaşlara aldırmadan içimden avazım çıktığı kadar haykırmak istedim.

Olduğum yere çöktüm. Bedenimdeki acıları çoktan unutmuştum. Hasan yanıma oturdu hemen. "İyi misin? Bak merak etme durumu iyi patron yanına gitti bile. Alıp getirecek onu bize merak etme. Barış sana diyorum duyuyor musun? " dedi.

"Ben... Ben ona gitmeliyim. Ona gitmem gerek. Hasan ona gitmeliyim. Yardım et bana." dedim.

Hasan "Olmaz gidemeyiz şu an" desede verdiği cevap beni tatmin etmedi. "Kim yaptı bunu? Hangi şerefsiz onu ellerimle geberteceğim." dedim elimi yumruk yapmış sıkarken.

"Merak etme, Ece onları da bir güzel benzetmiş polis bulmuş zaten sonra. İkisi de nezarethanede." dedi.

Anladığımı belirtircesine başımı salladım. Buradan çıkıp Ece'yi görmem lazımdı. Hasan'ı bir şekilde ikna etmem gerekliydi. Ama kafam allak bullaktı ayağa kalkmamla sendelemeye başladım. Hasan beni kollarımdan yakaladı ve odaya çıkardı. Bilincim açık ama sanki başka yerde gibiydim. Beni yatağıma yatırdı ve koluma sakinleştirici yaptı.

Bu odada sakinleştirici ne arıyordu bilmiyordum ama gözlerim bana itaat etmeyerek kapanmaya başlamıştı bile.

Ece...

Gözlerimi yavaşça açtığımda karşımda beyaz önlüklü doktoru gördüm. Yanında Ömer abi vardı. Olanları hemen hatırlamaya çalıştım. Karnımda hissettiğim acı olanları anlamama yetmişti.

Doğrulmaya çalıştım ama Ömer abi yani patron beni geri yatırdı. "Ben iyiyim, gerçekten. Gitmek istiyorum" dedim.

"Şaka mı yapıyorsun Ece. Polis gelmese kan kaybından gidebilirdin. Şimdi akıllı bir kız ol ve yerinde kal." dedi. Doktor da onu tastikledi ve gerekli kontrolleri yaptı.

"Durumun gayet iyi bir sorun yok ama dinlenmelisin yaranı zorlama dikişler açılmasın. Sende bir doktorun ne yapman gerektiğini bilirsin." dedi doktor sonra odadan çıktı gitti.

"Evet bunu hatırlamanız güzel olmuş. Bende bir doktorum o yüzden buradan çıksam iyi olacak." dedim Ömer abiye. Kafasını iki yana salladı.

"Ben bugüne kadar başımın çaresine hep kendim baktım. Bundan sonra da bakabilirim. Hem sende doktorsun bana evimizde gayet iyi bakabilirsin."dedim.

Kaldığımız yere evimiz diyordum çünkü orada odam vardı ve orada yaşıyordum. Aslında psikiyatrist olduktan sonra kendi ofisimi açtım ve ofisin üst katında da kendime bir daire tuttum. Yani evim vardı ama çoğu vaktimi benim gibi yalnız olarak büyüyen arkadaşlarımın yanında yani benim deyimimle mekanımızda geçiriyordum.

"Tamam tamam merak etme bu geceyi geçirelim seni sabah çıkaracağım ve elimden geldiği kadar bakacağım. Ama bu onların uzmanlık alanı bırak bu gece burada kalalım. İnatçı keçilik yapma lütfen." dedi.

"Peki patron anlaşıldı" dedim gülümsemeye çalışırken.

"O şerefsizleri polis yakaladı merak etme." dedi.

"Adil olsalardı o bıçağı ne yapacağımı bilirdim ben." dedim sinirle.

"He bu arada Barış da iyi merak etme." diyerek göz kırptı.

Sonra yanıma oturdu. Babacan bir tavırla bana baktı uzun uzun.

"Bakma öyle utanıyorum." dedim.

"Neden utanıyorsun ki? Aşık olmanın nesi kötü?" diye sordu.

"Yok abi ya. Olur mu öyle şey ne aşkı meşki. Onun yüzünden rezil oldum sana. Hem haddini bildirdim ben ona merak etme sen. " dedim ama eminim yanaklarım domates gibi olmuştu bile.

"Evet evet yatak döşek olduğunu kendi gözlerimle gördüm." dedi gülmeye başladı. "Ama acıyorum ben bu çocuğa ya. Senden iyi dayak yedi yine de peşinde." dedi. Sonra devam etti "Sahi Ece. Ona karşı neden bu kadar sertsin?" diye sordu.

Sustum ne diyecektim ki? "Çünkü kendini 18 yaşında ki serseri sanıyor. O kadar gıcık ki her şeyi yapabileceğini sanıyor. Benim peşime takılıp buraya kadar gelmedi mi? Geldi. Her fırsatta sırnaşıyor bazen tepemin tasını attırıyor. " dedim.

"Haklısın 26 yaşında şirketin başında ama o kendini hala üniversite zamanında sanıyor. Annesi yurtdışına göndermediği için kızıyor. Yaşadığı travma ve verdiği kayıplar onu bu duruma getirdi. Kendini korumak için beyni bu olayı unuttu ve onu geçmişe itti. Ama Semra Hanım iyi yaptı da bizi ayarladı. Yoksa bu haliyle yurtdışına gitseydi ne yapacaktı. Ya birden olanları hatırlarsa bu acıya nasıl katlanacaktı? "

" Evet haklısın yaşadıkları çok ama çok acı... "

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now