Bölüm 55

43 8 2
                                    

Randevu alıp gelmiştim. Muhtemelen randevu listesine bakmamıştır diye düşünüyordum. Yani öyle umuyordum. Yine kaçsın istemiyordum. Konuşmak istiyordum sadece. Özür dilemek istiyordum. Ona haksızlık etmiştim ve bu iki kelimeyi duymayı çoktan haketmişti zaten.

Asansöre bindim ve onun ofisinin olduğu kata çıktım. Kapıda yazan ismini görünce bana vuran ağzımı burnumu dağıtan kişininde o olması gülümsememe sebep olmuştu.

Yani kırk yıl düşünsem böyle bir meslek yapacağını düşünmezdim. Tabi bunu duymasın çıkmadan yine bir yerlerimi kırardı. İçeri geçtim masa başında olan hanımefendi  asistanı sanırım "Buyurun?" dedi yüzüme baktı.

"Ece Hanım'la randevum vardı. Barış Soylu." dedim. Defterine baktı "Evet Barış Bey sizi azıcık bekleteceğim sonrasında hemen alacağım odaya." dedi.

"Tabi sorun değil beklerim" dedim koltuğa ilerledim oturdum. Biraz daha beklerim hiç sorun değil hemde hiç dedim içimden. İçeride başka kimse yoktu. Stresten bacağımı sallayıp duruyordum. Asistanı hanımefendi neden bekletiyor bilmiyordum ama bir şey demedim. Sabret Barış sen ne zaman bu kadar sabırsız bir adam oldun ki canım.

Sonra odasının kapısı açıldı ve kıl kuyruk sırık adının Arda olduğunu öğrendiğim çocuk çıktı içeriden. Beni görünce kaşları çatıldı. Ben onu hatırladım ama o hatırladı mı emin değildim. Sonra çıktı gitti. Neden Ece'nin yanındaydı ki yine? Yoksa aralarında bir şey mi vardı? Onu mu bekliyordum randevu saatimde aman ne güzel!

Aman Barış sende ne bekliyordun ki? Kız seni mi bekleseydi yani. O kadar laf et bir de beklemesini iste. Oldu paşam görürsem söylerim!

"Buyurun Barış Bey girebilirsiniz." dedi asistan daldığım düşüncelerden çıkardı beni. Boğazımı temizledim derin derin nefes aldım. Yapabilirdim evet. Alt tarafı bir özür canım bu kadar zor olmamalı. Yani umarım...

Kapıyı tıklattım bu bana birlikte mekan dediği yerde geçirdiğimiz zamanları hatırlattı. "Buyrun gelin." diyen sesini duyunca kapıyı açtım içeri girdim. Masasının üzerindeki kağıtları toparlıyordu. Henüz yüzüme bakmamıştı. "Gelin oturun ayakta kalmayın." dedi ve kafasını kaldırıp yüzüme baktı.

Gözlerinde gözlük vardı. Siyah düz ve uzun saçlarıyla oldukça güzel görünüyordu. Ben onu hep sert kız olarak görmüştüm ve şimdi karşımda herkes gibi duruyordu. Beni görünce şaşırdı kekeleyerek "Ba..Barışş. Burada ne işin var. Git lütfen konuşacak bir şey yok." dedi hemen.

"Merhaba doktor hanım ben randevu alarak geldim. Beni böyle kovamazsınız tonla para ödedim bu randevu için." dedim ve yüzsüz gibi karşısındaki koltuğa oturdum. Sinirle gerilen yüz hatlarını fark edebiliyordum ama kusura bakma Ece Hanım bana başka çare bırakmadın.

Ayağa kalktı ve cama doğru gitti. Elleri saçlarının arasından geçip duruyordu sonra aniden karşıma geldi durdu hesap sorar gibi bir hali vardı. "Parası neyse geri veririm size yardımcı olamayacağım Barış Bey kusura bakmayın." dedi. Kapıya doğru adımladı.

Kalktım ayağa yakaladım kolundan tuttum durdurdum. "Ece lütfen. Konuşmak istiyorum sadece. Bana biraz zamanını ayırır mısın? Lütfen." dedim.

Yüzü bana döndü kolunu elimden kurtardı. "Konuşacak bir şey yok dedim Barış nesini anlamıyorsun. Evet hata yaptım karının yerine geçtim. Ne duymak istiyorsun. Hata ettim anladın mı? Bende insanım sadece annene yardımcı olmak istedim. Böyle olacağını düşünemedim. Özür dilerim tamam mı rahat bırak artık beni. " dedi kapıdan çıktı gitti.

Bırakmadım peşini bende gittim ardından. Sadece kendisi konuşuyordu benim konuşmama izin vermiyordu ki? Kızıl cadı derdim artık saçları da kızıl değil ki. Sadece eli sopalı cadı olur bu kızdan. Susmuyor bir özür dileyelim canım.

"Gelme peşimden bak fena olacak." dedi sahile doğru yürürken. "Sana ne be. Yolda yürüyorum tapulu malın mı Allah Allah." dedim bende ona inat.

Oflayarak yürümeye devam ediyordu. "Dur artık konuşmak istiyorum. Sadece sen konuşuyorsun azıcıkta beni mi dinlesen acaba? Tabi ağzımı burnumu kırmadan." dedim gülerek.

Durdu öfkeyle bana döndü yine. Bir dakika ya gözünden yaş mı gelmişti. Uzandım gözünden damlayan yaşı sildim. "Ece ben özür dilerim. Seni bu kadar kırdığımı fark edemedim. Çok öfkeliydim kafam çok karışıktı ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece o anlık öfkeyle o sözler ağzımdan çıktı. Gerçekten özür dilerim. Benim için yaptıklarından dolayı sana minnettarım nasıl kızabilirim ki. Ayrıca aramızda olanları da görmezden gelemezsin. "dedim. Gözünden daha fazla yaş gelmeye başlayınca yine ardına bakmadan yürümeye devam etti.

Hızla koştum ve önüne geçtim. O daha ne olduğunu anlayamadan dudaklarına uzandım ve öptüm. Dudaklarından çekildim ve gözlerindeki yaşları sildim."Lütfen beni affet..."

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now