Bölüm 47

52 8 5
                                    

Barış...

Gece uyurken bazı bağrışma sesleri duyunca hemen yataktan fırladım. Camdan dışarı bakınca yemekhane bölümünde gökyüzüne yükselen kara dumanları gördüm. Yangın çıkmıştı. Herkes yangını söndürmek için mücadele veriyordu. Bir köşe de Ece de onlara yardım etmeye çalışıyordu.

Kapıyı açtım merdivenleri üçer beşer indim yardım etmek için yanlarına doğru koştum. Ece beni görür görmez yanıma geldi. "Barış dur gitme." diyordu. Kolumdan itiyor önümü kapatıyordu. "Bırak Ece yardım edeyim yoksa alevler her yanı saracak" dedim elinden kurtulmaya çalıştım.

"İtfaiyeyi aradım gelirler şimdi lütfen Barış sen karışma." dedi. Onu dinlemedim ve kenara itip yangına doğru yürümeye başladım.

Sonra burnuma o tanıdık koku geldi. Duman, yangın, is. Ben bu kokuları bir yerden hatırlıyordum. Alevleri görünce nefesim kesildi bir an. Ve olduğum yere çöktüm. Başıma çatlarcasına bir ağrı girdi. Kulaklarım uğulduyordu.

Yine bir kriz ya da atak gibi bir şey geçiriyor olmalıydım ama neden onu bilmiyordum. Ellerim titremeye başladı. O an zihnime hücum etti anılar bir bir.

Kayra, Buğra, doğum günü, karım, bebeğim. Yangın, patlama. Kulakları sağır eden bir ses. Kapattım kulakları mı "Hayır hayır hayır" diye bağırmaya başladım. Yaşananlar bir bir gözümün önüne geliyordu. Ben.. Ben bunları unutmuştum.

İçimdeki acı bu bitmeyen kor gibi yakan acı. "Allah'ım hayır. Bilge.. Kızım.. Neredesiniz. Cevap verin." diyerek bağırdım. Sonra elim boynuma gitti o an olanları hatırladım. Kafama aldığım darbeyle yere düşmüştüm ve yerde kanlar içinde yatan Bilge'ye bakıyor ama yardım edemiyordum.

Ece geldi yanıma. Bir şeyler söylüyordu duymuyordum. Elimi tutup kendine çekti " Bana bak Barış sakin ol" diyordu. Tokat attı kendime gelmem için. Sonra birilerine sesleniyordu yardım etmeleri için.

Ama ben transa girmiştim sanki. Olanların ağırlığı yüreğimi ezip geçiyordu. Ben karımı, doğmayan kızımı ve can kardeşlerimi kaybetmiştim. Onları kurtaramamıştım. Gözümün önünde gitmelerine izin vermiştim. Ama ben hayattaydım. Böyle bir adalet olamazdı. Bende ölmeliydim. O evde olmalı ve onlarla aynı kaderi yaşamalıydım.

Beni kaldırmaya çalışıyorlardı. O an gelen bir güçle yerimden kalktım ve alevlere doğru gitmeye çalıştım. Ölmeliydim onların yanına gitmeliydim.

Yapamadım beni tutan eller gitmeme izin vermiyordu. Bütün gücümle onları itmeye çalıştım. "Bırakın beni bırakın ölmem lazım benimde. Beni bekliyorlar bırakın." dedim ama bırakmadılar.

Koluma giren iğne ile olduğum yere yeniden çöktüm. Gözümden akan yaşlar yüreğimdeki yangını söndüremezdi biliyordum. Ben.. Ben bu dünyada artık olmamalıydım. Onlarsız yaşamamalıydım biliyordum. İğnenin etkisiyle uyuşan zihnim bir süre sonra algılarını kapattı.

Kulağıma dolan sadece alevleri söndürmek için gelen itfaiyenin siren sesleriydi. Sonrası ise koca bir boşluk.

...

Gözümü açtığımda burada kaldığım odaya getirmişlerdi. Etrafa baktım kimse yoktu sabah olmuştu. Yaşananları tekrar hatırlayınca yeniden kafayı yiyecek gibi oldum kalktım yerimden. Ne yapacaktım nereye gidecektim. Demek beni bu yüzden buraya getirmişlerdi. Annemin plan dediği şey buydu. Her şeyi unuttuğum içindi.

Sonra yanıma gelen Şeker'i gördüm. Şeker Bilge'nin Şeker'i. Sahibi benim karım olan Şeker. Aldım onu kucağıma gözüme yine yaşlar hücum etti. Elimin tersiyle yaşları sildim ve hesap sormam gereken kişinin odasına gittim. Kapıyı çalmadan açtım ve baktım Ece odada yoktu. Bana hesap verecek ve buraya neden getirdiklerini anlatacaktı.

Patron dedikleri kişinin odasına gittim. Kapıya yaklaştıkça içeriden gelen sesleri duydum. Ece ile ikisi konuşuyordu.

Benim hakkımda konuşuyorlardı ve benim olanlardan anladığım ise onların aslında psikiyatrist doktor olduklarıydı.

Duyduklarımla yeniden şoka uğramıştım. Bir hışımla kapıyı açtım.

"Demek bana yalan söylediniz. Sakinleşticilerin sebebi şimdi anlaşıldı. Ya sen Ece! Banyonda kızıl renk saç boyası görmüştüm. Hepsi karımın yerine geçmek için miydi? Beni nasıl kandırdınız? Çok eğlendiniz mi arkamdan?" dedim öfkeliydim hemde hiç olmadığım kadar.

İkiside ayağa fırladı. Ece suçlu gibi yanıma geldi." Barış ben. Aslında sana sana söylemek istedik ama yapamadık. Amacımız sadece yardım etmekti. " dedi.

Patron pardon doktor arkadaşta "Barış sakin ol Ece'nin bir suçu yok. Biz senin iyiliğin için buraya geldik bunları yaptık. Sandığın gibi bir durum söz konusu değil. Hadi otur da konuşalım hem annende yolda geliyor." dedi.

"Siz beni kandırdınız. Yalan söylediniz. Doktor olduğunuzu bile sakladınız. Hala neden bahsediyorsunuz ya? Annem mi? Onu da görmek istemiyorum." dedim çıktım odadan.

Ece arkamdan koştu kolumdan tuttu gözüne dolan yaşlarla "Barış lütfen bir dinle." dedi.

"Bilge'nin yerine geçince her şeyi hatırlayacağımımı düşündünüz. Benim karım o patlamada..." devamını getiremedim sözler boğazıma dizilmişti. Ece'yi orada bıraktım gözümden gelen yaşlar görüş alanımı kapatıyordu ama öfkem daha çoktu. Neden bu kadar öfke doluydum onu da bilmiyordum.

Odaya geldim Şeker'i kucağıma aldım ve merdivenleri hızlı bir şekilde inip çıkış kapısına geldim. Hasan önümü kesti.

"Kapıyı aç Hasan yoksa kötü olacak." dedim.

"Barış biraz sakin ol sandığın gibi bir şey yok ortada." dedi. "Herkes aynı şeyi söylüyor" dedim yumruğumu ağzının ortasına geçirdim ve yere düştü. "Barış dur" dedi kalkmaya çalıştı. Karnına da vurdum. Sonra  elimle ceplerini yokladım ve cüzdanını buldum. İçindeki paraları aldım ve kapıdan dışarı çıktım.

Annemin siyah arabası kapıda göründü. Beni görünce arabadan inip koşarak yanıma geldi.

" Oğlum oğlum hadi gel eve gidelim." dedi ama dinlemedim onu.

"Çekil önümden seninde kalbini kırmayayım." dedim. Sonra bıraktığı arabaya atladığım gibi yola çıktım.

Arkamdan bağırdı ama bakmadım. Son gaz bastım arabaya ve sürdüm. Nereye gidiyordum bilmiyordum gidecek bir yerim yoktu artık.

Benim bizim evimiz yoktu artık. Bir karım ve çocuğum yoktu artık. Dertlerimi paylaştığım dostlarım yoktu artık.

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now