Bölüm 50

51 6 7
                                    

Arabamın bozulduğunu zanneden birisi durdu ve beni arabasına aldı. Benim yaşlarımda olmalıydı. Ne tarafa gittiğimi sorunca en yakın otogara gitmek istediğimi söyledim. Oraya yakın bir yerde beni bırakacağını söyledi.

Başka bir şey sormadı ve sessizlik içinde biten yolculuk sonrası beni bıraktı yoluna devam etti. Bir süre yürüdüm otogar yazısını görünce kaçmak için ilk adımı atmış oldum.

Nereye gideceğim ve neresi için bilet alacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Artık neresi olursa, şu an hangisi için hareket saati varsa o olacaktı. Gişelere doğru ilerledim görevliye şu an hangi otobüsün kalkış saati olduğunu sordum. Muğla Fethiye için 5 dakika kaldığını söyledi.

Hasan'dan aldığım ya da zorla çaldığım paradan verdim ve bileti aldım. Benim için yolculuk böyle başlamış oldu.

Fethiye'ye varınca nereye gideceğimi bilemedim önce. Sonra minik bir  butik otel buldum. Kemal Baba ile de o zaman karşılaştık işte. Otelin sahibi oydu. Halim perişandı ağlamaktan şişmiş gözlerim vardı ve tatil için gelmediğim zaten 5 metreden belli oluyordu.

Elimde valiz de yoktu haliyle fazla dikkat çekmiştim. Bir kaç gün kalmama yetecek kadar para vardı ama sonrası için yoktu. Bir şekilde burada yaşamam gerekiyordu. Ama nasıl olacağını bilmiyordum.

Arada odadan çıkıyor otelin hemen sahile yakın olan kısmına gidiyor oturuyor oturuyor ve oturuyordum. Yaptığım başka bir şey yoktu. Sadece sessizlik ve içine kapanmışlık vardı halimde. Kimseyi hiç bir şeyi düşünmek istemiyordum. Zaten içimdeki acı fazlasıyla yetiyordu hepsinin yerine. Başka bir şeye fırsat tanımıyordu.

Geleli 3 gün olmuştu kendime eşofman takımı almıştım çarşıdan ve yine yerime oturmuş denize uzaklara bakarak dalmış gitmiştim. Deniz insana gerçekten huzur veriyordu. Mavilikleri fiziksel bir tedavi uyguluyor gibiydi.

Sonra bir el kondu omzuma irkildim önce. Arkamı dönüp bakınca Kemal Baba olduğunu anladım. Tabi o zamanlar baba falan demiyordum. "Oturabilir miyim evlat?" diye sordu önce. Şaşırdım ama kafamı evet anlamında salladım yinede. Bu hallerim merak uyandırmıştır belki de onda.

Oturdu yanıma. "Dertleri alır götürür bu deniz derler. Faydası oldu mu sana da?" dedi. "Keşke tamamen unutsam her şeyi be amca." dedim acı bir gülümsemeyle.

"Benimle sohbet ediyorsan Kemal Baba diyeceksin evlat önce bu konuda bir anlaşalım tamam mı?"

"Tamam" dedim utanarak. Nedense kendimi yanında küçük çok küçük hissediyordum. "Gelelim istediğine. Unutmamakta Allah'ın takdiri ve unutmamızı istemiyorsa bir bildiği vardır değil mi? İnsanlar hata yapınca unutmadığı için aynı hatayı bir daha yapmaz mesela. Ya da yaşadığı acıyı unutmadığı için zamanla buna alışır ve olgunlaşır. İnan bana her olayda kendimize çıkaracağımız bir pay mutlaka buluruz. " dedi. Kitap gibi şiir gibi konuşuyordu karşımda. Onu da bana Allah mı göndermişti ki?

Usulca başımı salladım sonra kafamı çevirip ona baktım. Birine içimi açmaya o kadar ihtiyacım vardı ki." Ölüm de buna dahil mi? " diye sordum.

Anlayışla yüzüme baktı. "Hepimizin kayıpları vardır bu hayatta. Biliyorsun ki hiç kimse ölümsüz değildir. Er ya da geç bir yakınımızı kaybederiz. Bu dünya imtihan dünyasıdır. Önemli olan bu sınavı başarıyla ve isyan etmeden geçmekte."

"Odası her şeyi hazırdı kucağımıza almak için günler sayıyorduk. Ama hem o hem annesi melek oldu." dedim gözümden bir yaş yine süzüldü gitti.

"Acını dindiremem evlat. Bu acı senin ve o acı ile yaşamaya alışacaksın. Zaman her şeyin ilacı olacak biraz sabretmelisin. Acını unut demiyorum sana haddime de değil zaten yanlış anlama beni." dedi.

Gözümdeki yaşı sildim uzandım elinden öptüm. "Estağfurullah. Allah razı olsun beni dinleyip anlamaya çalıştığınız için. Şey.. Kemal Baba." dedim. Omzumu sıvazladı gülümsedi.

Canım babam senin yokluğuna da böyle alıştım demek ki. Zamanla acın hafifledi yüreğimde. Daha ilkokula gidiyordum. Annem nasıl perişan olmuştu dün gibi hatırlıyorum. Onunda benim gibi içimi yanmıştı böyle. Kemal Baba'ya baba deyince bazı şeyler dank etmişti sanki.

Annemde benim gibi eşini kaybetmişti ve ben olduğum için daha güçlü olmak zorundaydı. Onu şimdi daha iyi anlıyordum. Ama hala öfkem geçmemişti belki zamanla o da geçerdi. Bu öfke onlara mı kendime miydi peki?

...

Kemal Baba o günden sonra bana kol kanat gerdi ve işlerinde yardım etmemi teklif etti. Orada kalacaksam para kazanmam gerekirdi ve bende onu da sohbetini de sevmiştim başka bir yere gitmeye de  niyetim yoktu zaten.

Getir götür işleri kasaya bakma oda düzenleme vs işleri yapıyordum. Zaten otelin personel odasında kalıyordum aldığım parada bana kalıyordu. Zengin bir aileden geldim her konuda refah içinde büyüdüm ama şu an o para ya da ünvanım yoktu burada sadece Barış'tım.

Kemal Baba' nın küçük kızı Betül'e okul derslerinde yardımcı oluyordum bazende. Oğlu vardı bir de  askerdeydi. Eşi Nesrin hanım da çok iyi bir insandı ve o da annem gibi davranıyordu.

2 ay düzenli çalıştıktan sonra sahilde şu an oturduğum evime geçmiştim. Kiralamıştım ama alacaktım elbet bir gün burayı. Kemal Baba gitme diye çok ısrar ettiysede daha fazla rahatsız etmek istememiştim onları. Tabi işe yine devam ediyordum. Şeker de yanımda takılıyordu. Betül ona bayılıyor çoğu zaman o sahip çıkıyordu. O günden sonra Kemal baba bir daha bana olanlarla ilgili mevzu bahis açmadı.

Ve aradan tam 1 sene geçmişti. İyice buraya alışmıştım herkesi tanımış kendimce ortam yapmıştım. Acım hala dünkü gibi tazeydi evet ama artık alışmıştım acımla yaşamaya. Onlar hep anılarımda hatıralarımda var olacaklardı.

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Onde histórias criam vida. Descubra agora