Bölüm 17

1.1K 23 6
                                    

Yoğun geçen spor çalışmamızın ardından geri döndük. Eminim Asu yarın yerinden kalkamayacaktı. Bütün kasları ağrırdı. Sesli gülünce suratıma sinirle baktı ve halsiz bir şekilde odasına çıktı.

Bende Barış'ın kapısını açtım yavaşça ve içeri girdim. Supi ve Şeker yanıma geldi anında. "Ahh kuzular siz acıkmışsınızdır şimdi gelin mama kapılarınızı doldurayım." dedim mini mutfağa gittim. Mamalarını aldım doldurdum. Sonra Barış' ın başına gittim. Bebek gibi uyuyordu. Dertsiz tasasız sanki. Her şeyi unutmuş dertleri sıkıntıları yokmuş gibi.

Sonra bir kaç parça kıyafet aldım  banyoma gittim. Kaldığım minik odada banyo yoktu tabi. Güzel bir banyo yaptım dolaptan başka bir havlu aldım ve kurulandım. Bornozumu Barış'a hediye etmiştim en son pembe diye çok sevmişti de. Dışarı çıkınca yeni bir tane alırdım kendime de artık.

Banyoda yine üzerimi giyindim saçlarımı taradım. Barış hala uyuyordu. Bir kaç lokma bir şeyler atıştırdım. Sonra kendimi garaja attım.

...

Barış...

Güneş arsız bir kedi gibi pencereden içeri sızmış gözlerimi kamaştırıyordu. Yataktan doğruldum ayaklarımı sarkıttım, ayağa kalkıp pencereye doğru birkaç adım atmaya çalıştım. Ayağım biraz acıyordu ama üstüne basmamaya gayret ediyordum. Hem yorulmuştum da yat yat yat.

Pencereyi açtım gözlerimi kapattım derin bir nefes alıp verdim. Mis gibi temiz hava kokusunu ciğerlerimde hissettim. Sonra takur tukur sesler duydum gözlerimi açtım. Sağa doğru baktım ve yine vuruldum. Ece garajın içindeki kırmızı külüstür bir arabanın kaputunu kaldırmış elinde anahtarla arabanın vidalarını sökmeye çalışıyordu. Çok çekici görünüyordu. Ah güzel kız sen nelerle uğraşıyorsun öyle.

Camı kapattım ve banyoya gitmeye çalıştım. Şeker ve Supi önümü kesmişti. "Ah güzeller sizi daha sonra seveceğim söz" dedim. Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya inmeye karar verdim. Odamın kapısını açtım merdivenleri inmeye çalıştım. Ayağım biraz acıyordu ama dayanabilirdim.

Garaja doğru yürürken "Kolay gelsin," demeyi de ihmal etmedim.

Muzur bir sesle "Kolaysa başına gelsin," dedi. Tut şunun ucunu döşeyelim abi tulumu giymişti. Kırmızı külüstür araba, turuncu tulumu ve topuz yaptığı kızıl saçlarından bağımsızlığını ilan etmiş tutamlarla çok güzel görünüyordu.

Garajın içindeki yırtık ve tozlu koltuğa kendime bırakırken "Bu külüstür kimin? Senin mi?" dedim.

Benimle göz teması kurup anahtarı sağ eliyle bana doğru sallayıp "Sensin külüstür!" dedi. Çok korkmuştum gerçekten.

"Bakıyorum da ayaklanmışsın." diyerek ayağımı kastetti.

"Senin gibi bir güzeli daha fazla üzmek istemedim." dedim göz kırptım. Sonra devam ettim.

"Hem siz mafya değil misiniz ya? Elinizde silah olması gerekmiyor mu? Böyle anahtarla korkutmak falan olmuyor ya." dedim. Ayağa kalkıp malzemelerin asılı olduğu tezgaha doğru yürüdüm. Birkaç tanesini elime alıp tekrar yerine astım. Ece de arkamdan sessiz adımlarla yürüdü bana yaklaşıp boynuma üfledi. Sonra tezgahtaki kerpeteni eline alıp açıp kapattı. Bu bir açık tehditti.

"Evet..." dedi. Sanırım kerpeten pas tuttuğu için gıcırdamıştı. "Mafyayız aslında," tezgahtaki yağı birkaç damla üstüne damlatıp tekrar açıp kapattı, "...ama bu durum elimize silah alıp birilerini öldüreceğimiz anlamına gelmiyor..." bana doğru bir kaç adıp atıp kerpeteni avuç içine vurdu.

Gülmemek için yanaklarımın içini ısırdım. Sanırım başıma bir şey gelsin istemiyorsam buradan topuklamam gerekiyordu. Ama bu ayakla bu biraz zordu.

Geriye doğru bir kaç adım atıp Ece'yi sözlerimle sakinleştirmeye çalıştım. "Ee tamam! Tekrardan kolay gelsin o zaman sana...Ben bir ödümü arayayım... Kaybettim galiba..." dedim sendeleyerek uzaklaştım. O ise kötü kadın kahkahasıyla arkamdan güldü.

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now