Bölüm 39

48 5 4
                                    

Günümüz...

Ece...

Uzan uzan nereye kadar ya 'çıkarın beni buradan imdat' diye bağırmak istiyorum artık. Gece bitmek bilmiyordu. Patron da kantine inmişti. Ne kadar ısrar etsemde eve gitmeye ikna edememiştim zaten. Bana diyor ama kendide inat.

Haberi alan Sami baba ve Semra teyze uğramışlardı yanıma. Bakmayın arada ona Semra Hanım dediğime hepsi benim ona olan saygımdan aslında. Anne yerine koydum ben onu ama o güçlü duruşu ve her şeyi başarması ona olan saygımı korudu hep ve Hanım olarakta kalıyor öyle arada işte.

Onu görünce zaten Barış'la son yaşananlar aklıma gelmişti utançtan kıpkırmızı olmuştum. Bunu nasıl yapmıştım nasıl öpüşüne karşılık vermiştim zaten hala aklım almıyordu. Olmazdı. Olamazdı. O benim hastam bir kere. Yardımcı olmak için yanında oluyordum.

Doktorları reddettiği için benim psikiyatrist olduğumu bilmeden yanımda tutmaya çalışıyordum. Ama kalbim neden böyle tekliyor peki? Barış adını duymam bile kan akışımı hızlandırmaya yetiyor. Offf olmaz olmaz. Hayır Ece olmaz!! Anla bunu sok kafana.

Barış neler yaşadı eşini çocuğunu kaybetti. Sana olan davranışları bile isteye değil kendinde değil. Her şeyi hatırlayınca yüzüme bile bakmayacak zaten. Psikiyatrist olduğumu öğrenince nefrette eder kesin.

İçim daraldı. Keşke yine şuradan kaçıp gitsem kendimi sahile atsam.

Sıkıntıdan tam patlıyordum ki kapı tıklatıldı. "Gelebilirsiniz." dedim kapının dışındakine. Önce minicik bir oyuncak ayı uzandı kapıdan sonra kapı yavaşça açıldı ve elinde çiçeklerle Arda belirdi. Arda'yı göreceğime bu kadar sevineceğimi sanmazdım.

"Arda hoş geldin. Nolur beni kaçır buradan." dedim gülerek. "Şşş güzel bayan beni kötü planlarınıza alet edemezsiniz." diyerek yanıma geldi ve alnıma bir öpücük bıraktı. "Çok geçmiş olsun güzelim haberi alır almaz geldim. Daha iyi misin?" dedi ve yanıma sandalye çekip oturdu.

"Tabiki de iyiyim ya abartıyorlar." derken suya uzanmaya çalıştım ve ağzımdan "ahhh" sesi çıktı.

Arda hemen ayağa kalktı "İyisin iyi maşallah turp gibisin." dedi gözlerini devirerek. Bardağa doldurduğu suyu bana uzattı. "Azıcık akıllı dur yoksa bu yatakta uzun süre daha kalmak zorunda kalırsın hanımefendi. Hem anlat bakalım nasıl oldu bu olay? Seni sapasağlam bıraktığımı hatırlıyorum. " diye sordu.

Önce ne diyeceğimi düşündüm. Barış yüzünden kaçtım gittim diyemezdim ki. "Oldu işte benim gibiler hep dikkatli olmalıdır bilirsin. Belayı üzerimize çekmek gibi bir huyumuz vardır. Ne yaparsın Allah vergisi." dedim gülerek. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordum.

"Büyüsende doktor da olsan hala küçük bir çocuksun biliyorsun değil mi?" dedi burnuma vurarak. Elini ittim. "O elini kırmasını da bilirim yalnız." dedim. "Uuuu çok korktum ya." dedi elini kalbine götürdü. Güldük.

Küçükken de dövüş eğitimleri alırken Arda bana yardımcı olurdu. Onunla da az çatışmamız olmadı yani. Vurmaya kıyamazdı bende bu zaafından faydalanırdım tabi.

Ömer abi geldi sonra odaya. Biraz daha birlikte sohbet ettikten sonra Arda gitmek için ayağa kalktı. "Çok dır dır ettin yorulmuş olmalısın hadi uyu artık. Bende yarın hastaneden çıkarken gelirim yanına. Hem araban da bendeydi bırakırım sizi." dedi.

"Tamam" dedikten sonra Arda gitti bende Ömer abiyle kalmaya devam ettim. Gözlerim ilaçların etkisine daha fazla dayanamadı ve kendimi uykuya teslim ettim.

Aklımda da Barış vardı. Acaba beni merak etmiş miydi? Yaralandığı mı öğrenince ne yapmıştı? Peki kendisi nasıl olmuştu? Benden yediği sopalar yüzünden hala halsiz miydi?

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now