27. Terk Eden Anneler

20.1K 1.3K 1.9K
                                    



*



ŞUBAT 2021, Sapanca



*


"Aman doktor, canım gülüm doktor, derdime bir çare!"

Beyaz saçlı adamın dumanlı gırtlağından yüksek olmayan bir sesle döküldü nağmeler. Ozan güldü. Bu babasının sarhoşluğunun değil, sarhoş olma arzusunun sesiydi. Adam ya çok keyifliyken ya da gizli bir efkarla doluyken böyle şarkı söylerdi. Ozan babasının hangi zaman diliminde olduğunu kestiremeden kendisine uzatılan uzo dolu bardağa, önündeki ince uzun bardakla karşılık verdi. Restoran bir salı akşamı için kalabalık sayılabilirdi. Zira saat gecenin on birine geliyordu ama içkisini bitirmemiş üç masa doluydu. Şurada çay içen bir kadınla adam da vardı. Babası az evvel sobaya gecenin son odunlarını atmıştı. İçerisi sıcaktı. Bir de alkolün her bardakta vücuda kattığı sıcaklık vardı. Bundan mütevellit bir tişörtle duruyordu Ozan.

Masalardan biri hesabı isteyince ayaklanmıştı babası. Dönüşünde şarkı da değişmişti. "Aman doktor, canım gülüm doktor, derdime bir çare!"

Oğulcan'ın yarı yıl tatili bitmişti de üstüne bir hafta uzatma koymuşlardı kafadan. Oğlundan ayrılamayan Meral ablasının eseriydi uzatmalar. Onu alıp İstanbul'a götürecekti Ozan. Bir gecelik ziyaretin sebebi buydu.

Çift dilli şarkıda, kâh Türkçe kâh Yunancaya kaçıyordu adamın dili. Yunanca söylerken sesi yükseliyordu. Diline şen bir ezgi oturuyor, Ozan'a baka baka içiyordu. Gülüyordu Ozan, ne yapsın?

Ama sorarlarsa hoşnut değildi şarkılardan. Tek başına olsa da dinlerdi ama şarkının dikenleriyle birkaç damla gözyaşı bırakırdı masaya. Başkası olunca -babası da olsa- saklamak zorunda kalıyordu yaşlarını. Diken batan yerler acıyordu ama acıyor diyemiyordu Ozan. Zor olan, şarkıyı çekilmez kılan buydu.

"Aman doktor," değildi şarkının dikeni. Mendilimin yeşiliydi. "Mendilimim yeşili, aman aman! Ben kaybettim eşimi!"

Babası masaya döndüğünde, Ozan'ın önündeki dibi görünmüş bardağa bakıp "Hızlı gidiyorsun," dedi. Hem şarkı söyledi hem Ozan'ın bardağına baktı hem de yakındı. "Hızlı gidiyorsun, yaşlıyım diye bana haddimi mi bildireceksin?"

Dudak ucuyla güldü Ozan. "Yaşlandığını kabul ediyor musun sonunda?"

"Bre deyyus!" dedi adam. Nasıl keyifli çıktı sesi. "Sabaha kadar mum ederim seni burada."

"Meral abla da canını okusun sonra."

"Kırk yılda bir oğlum gelmiş, ne diyecek Meral?" Bir lokma meze attı ağzına.

Bak işte yine aynı şeyi yapıyordu şarkı. "Al bu mendil sende dursun! Sil gözünün yaşını!" Bağıra bağıra ben iyi değilim baba demek çekti canı. Sustu. Susarken masanın üzerine koyduğu ellerini çaresizce birleştirip öyle güldü.

"Ne diyecek Meral abla; sen meyhanede sabahlayacak yaşta mısın der. Niye yanıma gelmedin der. Yanında ister kocasını." Kim istemezdi? Yutkunup gene bardağına saklandı. Son yudumu içti. Şişeye baktı. Bir bardak daha içse miydi?

"Genç değiliz oğlum biz," dedi adam. "Oğulcan'la mı karıştırdın sen bizi. Bak annesi bir hafta daha kaldı diye mutluluktan ölecek, paşa sevgilisini çok özlemiş, ben döneyim deyip duruyor. Sevgilisinden uzak kalamıyor hiç bu neslin çocukları."

Uyumadan Önce Tuttuğum DilekWhere stories live. Discover now