31. Lale Devri

20.7K 1.3K 1.5K
                                    







*





Hayat kendini bulmak demek değil, hayat kendini yaratmak demek.

-George Bernard Shaw











*

1 NİSAN 2021, İstanbul

*

"Nasıl geçti kız kıza rakı masası?"

Afacan bir gülüşle avuç içini burnuna bastırdı Bahar. Lale ile rakı içmek için Leman abladan izin aldıktan sonra ilk görüşmeleriydi bu. Heyecanlı gelmişti nedense. İçten içe konuşa konuşa, anlata anlata.

"Keşke senin şöyle bir cep uygulaman olsa," dedi Bahar. "Anlatıp anlatıp durabilsem." Bunu dedikten sonra da kendi kendisine güldü ve düzeltti. "Tabii sen insan değilsin zaten yedi yirmi dört benim gibi yarım akıllıları dinleyeceksin."

Kadın güldü. "Belki bir gün biz de seninle rakı masasına otururuz, mesai dışında sohbet ederiz, neden olmasın?"

Şaşırdı, kekeler gibi "Olur mu ki?" dedi. Hasta doktor şeysine ters olmaz mıydı bu? Daha doğrusu Leman abla görüşmelerinde bile belli bir mesafeyi asla ihlal etmezdi. Dışarıda kendisiyle oturup içmek...

"İlelebet yanıma geleceğini düşünmüyorum," dedi bunun üzerine kadın.

"Nasıl yani?" dedi Bahar.

"Bir süre sonra bana ihtiyaç duymayacaksın. Önce seferlerin seyrelecek sonra senin için bir doktordan ziyade Leman abla olacağım," dedi. Bahar öyle bir şey mümkün mü dercesine baktı.

"Bir trafik kazası geçirdiğini düşün. Ayağın alçıda, elbette onu yavaş yavaş kullanmaya başlayacaksın. Önce hareket etmeyeceksin, sonra alçı çıkacak, ağır ağır ayağının üzerine basacaksın, belki koltuk değneği ya da baston kullanacaksın. Sonra onun bir anlamı kalmayacak. Ben şu an o koltuk değneği gibiyim. Zamanla bu olmadan da yürüyebiliyorum diyeceksin."

Ellerini bacaklarının alt yanına sıkıştırıp sağa sola bakındı Bahar. "Bilmem," dedi. "Ben hemen her başım sıkıştığında buraya koşamasam bile senle konuştuğumu düşünüyorum."

"Kendi kendinin doktorluğunu yapıyorsundur belki de. Küçük küçük yokluyorsundur zemini, basabilecek miyim diye."

Tekrar bilmem dercesine omuz silkti Bahar. Sonra kadının ilk sorduğu soruya döndü. "Açıkçası gönülsüz buluştum Lale'yle. En fazla bir iki saate dönerim diyordum. Biraz sıkılacağımı biraz da pişman olacağımı düşünüyordum. Ama..." Durdu burada.

"Ama?" dedi Leman hanım.

"Hiç öyle olmadı," dedi Bahar. Yüzü aydınlıktı, yüzü güleçti. "Hiç kendimi bu kadar özgür hissetmemiştim," dedi önce. Sonra gözleri dört döndü odada. Devamını nasıl getireceğini bir türlü kestiremiyordu. Kelimeleri seçemiyor, cümle kuramıyordu. "Aslında hayalimde sana bunları kırk kere anlattım ama şimdi ne diyeceğimi bilmiyormuşum gibi oldu... Demek istediğim o masaya oturduğumda ilk defa ne yapacağımı ne konuşacağımı bilmiyordum ama yanımdaki de en az benim kadar bilmiyordu. Kopya isteyebileceğim kimse yoktu. Menü önüme geldiğimde ne yiyeyim diyeceğim biri yoktu, garsona benim yerime sipariş verecek biri yoktu, ara ara onla muhatap olması gereken bendim ya da ne bileyim işte... Sıradan bir insandım."

Kadına baktı ama o bir şey demeden devam etti. "Lale benim için sıradan biri değil. Yeni biri de değil. Bok kadarken de beraberdik. Hiçbir zaman birbirimizi çok sevmedik. Hatta bezen hiç sevmedik. Ama çok mu iyi tanıyorduk birbirimizi... Aslında onu avucumun içi gibi bildiğimi söylerdim. Ama o gece çok da iyi bilmediğimi fark ettim. Onun da en az benim kadar çok yarası var. En az benim kadar çok aptallık yapmış İstanbul'da. Belki de daha çok..." Yine kelimelerin arasına sıkıştı Bahar. "Aslında kaç gecedir bunu düşünüyorum ama düşünmek konuşmaktan daha kolaydı," dedi.

Uyumadan Önce Tuttuğum DilekWhere stories live. Discover now