32. Leylalık Makamı

22.7K 1.5K 3.1K
                                    







*





02.04.2021








*


22.34 "Zebra ispinozu mu onlar?"

23.10 "Hayır, ikisi de bengal ispinozu."

23.11 "Benim de bengal ispinozlarım var. Kafesleri seninki gibi epeyce büyük ama çok mutlu görünmüyorlar. Bazen acaba kafeste tutarak yanlış mı yapıyorum diye düşünüyorum. Doyuncaya kadar uçsalar daha mutlu olurlar mı diyorum, aklım karışıyor."

23.14 "Yabani kuşlar değil ki onlar. Doyuncaya kadar uçmayı değil, yaşadıkları sürece sevmeyi ve sevilmeyi isterler."

23.16 "Ötmüyorlar ki. Birbirlerini sevip sevmediklerini anlayamıyorum."

23.17 "Belki sen zebra ispinozlarının cıvıltısına alışmışsındır. Bengal ispinozları öyle çok ötmez. Âşık gibi görünmezler ama bütün gayeleri mutlu bir yuva kurmaktır."

23.18 "Kafesin içinde iki dal var. İkisi de ayrı dallarda duruyor. Belki birini çıkarsam yan yana dururlar ama bu zorlamak olmaz mı?"

23.19 "Yan yana olmadıkları için mi birbirlerini sevmediklerini düşünüyorsun?"

23.19 "Seviyorlar mıdır?"

23.21 "Yan yana gelmeden birbirini seven insanlar var. Kuşlar neden sevmesin?"

.

23.48 "Fotoğraflarını gönderir misin bana?"

23.50 "Fotoğraflarla aram pek iyi değil."

23.50 "Kuşların arası da mı iyi değilmiş? (: "

23.51 "Sonra şey yapsam olmaz mı? Yattım da ben. Şu sorduğun şeyi düşünmek istiyorum."

23.52 "Neyi?"

23.52 "Yan yana gelmeden birbirini seven insanları."

23.53 "Ben bu gece uyuyabileceğimi sanmıyorum. Belki çıkar yürürüm. Belki balkonda sabahlarım. Belki sarhoş olurum."

23.54 "Hava soğuk, dikkat et olur mu?"

23.54 "Keşke içimdeki sıcağı sana gösterebilsem."

Gözleri tavanda kaldı kızın. Bedeni çıplaktı, tir tir titriyordu. Bir ara sağ elinde bir ıslaklık sezdi. İki eliyle tuttuğu telefon su gibi olmuştu. O zaman avuçlarının nasıl terlediğini fark etti. Telefonu tam kalbinin üzerine bırakıp avuç içlerini yatak örtüsüne hızlı hızlı sildi. Başka bir ıslaklığı fark edince elleri yanaklarına uzandı. Ağlıyor muydu? Yaşıyor muydu? Ölmüş müydü? Uyuyor muydu? Rüya mı görmüştü? Deliriyor muydu? Sahi miydi bu, bu olanlar... Kimle konuşmuştu, ne konuşmuştu, nasıl konuşmuştu? Telefonu bir kere daha eline almak istedi ama...

Başı döndü, telefonu güç bela tutsa da gözleri ekranda yazan hiçbir şeyi seçemedi. Sonra kalbi, öyle fena atıyordu ki, yaşıyorsa bile o an öldüğünü düşündü. Ama olmazdı. Böyle çıplak bulmamalıydılar cesedini. Giyinmeliydi. Giyinmeliydi. Giyinmeliydi. "Doktor," dedi dudakları. "Ölüyorum galiba..." Şimdi mi? Şu anda mı? Çıkardığı tişörte uzanmaya çalıştı. Başardı da. Ama onu giymek ne zordu. Tansiyon, şeker, kalp. Neydi bu? Kusacak mıydı? Hayır, kusmak böyle fena yapmazdı onu. Bu kadar fena yapmazdı. Gözleri kararıyordu. Altına bir şey giymeliydi. Bir şey. Doğrulmak istedi yattığı yerden. Doğruldu. Şort, pijama, her neyse; bir şey tuttu eli. Bir bacağını soktu ona. Sonra, sonra pelte gibi yataktan aşağı kayıverdi.





*


03.04.2021





*





Uyumadan Önce Tuttuğum DilekWhere stories live. Discover now