42. Ağaç Kabuğu

18.6K 1K 529
                                    






*


PAZARTESİ


*



"Ozan'a evet demedim. Hayır da demedim, hiçbir şey demedim Leman abla. O benim evlilik hakkındaki fikirlerimi biliyordu. Buna rağmen öyle acelece bana teklif etmek gibi bir planı da yoktu. Sadece çok mutlu olduğumuz bir andı. Çok mutlu olduğumuz, dünyanın bütün dertlerinden, sorumluluklarından, yüklerinden uzak olduğumuz bir an. Fazlasıyla ikimizdik. Bundan hoşnuttuk. Evimiz çok güzeldi, biz istemezsek insan yüzü bile görmüyorduk. Adadaydık! Harita getirsen yerini bile bulamayacağım bir adada! Anlatabiliyor muyum? Ozan sadece mutluluğunu bir şekilde dışa vurmak istedi. Hani sevgilisindir, daha mutlu bir yere uzanmak istersin, orası da evliliktir. En yüksek mertebe! Kalıbımıza sığmayınca yeni bir yer düşledi. Küçük eve sığmıyoruz büyüğüne geçelim der gibi... Evet diyerek boynuna atılmamı beklemediğini biliyorum. Sadece..."

Susuşu haddinden uzun sürünce "Sadece ne?" dedi Leman hanım.

"Evet yarın evlenmek gibi bir derdi yok ama Ozan gerçekten evlenmek istiyor. Yani hayatının o evresine geçmek istiyor, anlatabildim mi? Çocuk sahibi olmayı da istiyor. Bunlar için bana baskı yaptığı yok. Ama beni ikna edebilir mi dersen, edebilir. Onun benden isteyip de yaptıramayacağı bir şey yok ki. Al bak ailemin gelmesini istedi, dünyanın en saçma şeyi diyordum bunun için ama şimdi ben de onunla aynı fikri paylaşıyorum. Anlatabildim mi?"

"İkna etmeye çalışmak da bir baskı çeşidi değil midir?"

Saçının tepesinde yarısını topladığı saçlarını elleriyle sıkıştırıp "Galiba," dedi Bahar. Sonra ekledi. "Ama ben senin Ozan'la ilgili olumsuz herhangi bir şey düşünmeni istemiyorum."

"Çünkü mükemmel biri mi Ozan?" Kadının yüzünde hiçbir ifade yoktu. Bu Bahar'ı tedirgin etse de gülümseyerek "Hayır," dedi. "Kimse öyle değil. Var hepimizde bir şeyler. Herkesin bir yerinde toz toprak var. Var da..."

Durdu biraz. Dudaklarını yaladı. Etrafını gözledi. Tavana baktı. Sandaletlerine, bacağına, Narin'e. En çok orada kaldıktan sonra "Çok seviyorum Leman abla," dedi. "Öyle çok seviyorum ve o bu sevgiyi öyle güzel taşıyor ki, üzerine bir parmak çamur değsin istemiyorum. Mutluluğum elle tutulacak kadar sahici. Pencereyi açıp göğe kuşlar uçurasım var..." Sözleri yetersiz kalınca "Dur bak," dedi kadına. Küçük çantasından Ozan'la baloncuklar yaptığı sihirli kutuyu çıkardı. Alışkanlıkla çalkaladı, sonra açıp kadına doğru bir düzine baloncuk çıkarıp gülümsedi.

"Bütün yolu böyle geldim sayılır. Çocuklar bana gülerek baktı. Yetişkinler deliymişim gibi. Sence onları ayıran şey nedir? Birine güzel gelen diğerini neden şaşırtır, neden saçma bulur?"

Tam kadın cevap verecekken Bahar devam etti. "Bence temelde yatan bir fark yok. Mutluluk veren bu oyun neden çocuklara özgülenmiş anlamıyorum. Böyle olduğu için yetişkinler yaptığım şeyi yaşıma ve ortama uygun bulmuyor. Oysa sıcak bir yaz gününde caddelerde baloncuk gezdiriyorum, nesi kötü olsun?"

Tam kadın ağzını açacakken Bahar yeniden girdi araya.

"Sonra şeyi fark ettim. Üç beş zaman önce ben de benim gibi sokaklarda şunla uğraşan bir yetişkin görsem, ne saçma şeylerle uğraşıyor insanlar derdim. Ya da şey olurdu; bu kadar mutlu olunacak ya da mutluymuş gibi görünecek ne var? Ama kesin bu oyuncaktan bir tane alır ve sadece odamda yapardım. Dışarısı bunun yeri değilmiş gibi... Bir kere bu mutlu zaman şeysi. Mutsuz olan bunu ne yapsın. O zaman bunu yapan birini görsem mutluluğu bana batardı. Kıskanır ve öfkelenirdim galiba. Oysa yol boyu üfleye üfleye geldim, nefesim tıkanayazdı."

Uyumadan Önce Tuttuğum DilekWhere stories live. Discover now