2.İtiraz

2.4K 133 45
                                    

•○●❄●○•°❄°•○●❄●○•°❄°•○●❄●○•°❄°•○●❄●○•

Zümrütlerinden öfke süzülüyor,kaskatı kesilmiş vücudundan sinir yayılıyordu etrafa.Karanlık ruhunun aksine meşalelerle aydınlanan koridorda tüm heybetiyle odasına doğru yürüyordu Tanrı. Üzerinde baskı hissetmesi canını fazlasıyla sıkıyordu artık.

-Hey Loki..Kardeşim..,-diye arkadan Thor hızlı adımlarla yaklaştı ona.Fakat o yine umursamadı. Thor yanına vardığında omuzundan vurdu hafifçe.
-En güzel kız sana düşmüş. Şanslıymışsın Prenses Batildayla evleneceksin.,-diye 32 diş sırıttı neredeyse.

Şanslı olmak?

Bu güne kadar bir kez bile öyle olduğunu, şansın onun yanına uğradığını düşünmemişti.İçindeki fırtınaları dışavurmak adına döndü, ölümcül bakışlar atmaya başladı yüzünde salakça gülümsemesi olan abisine.

-Fark etmez kim olursa olsun öldüreceğim sonuçta.
Bunu söyler-söylemez Thor'un kahkahası uzun koridorda yankılandı.
-İşte onu istesen de yapamazsın.Çünkü prensesler kardeşler.Yani birini öldürürsen diğe..
-Fark etmez diğerini de öldürürüm!,-öfkeyle soludu genç Prens.
-Hey,hey..benim eşim olacak kıza dokunayım deme!Seni de ben öldürürüm yoksa!,-Thor alayla güldü.
Yaptığı çocukça bir tehditti sadece.

Loki göz devirdiğinde Thor devam ederek ortamı yumuşatmaya çalışıyordu kendince.

-Prenses Batilda'yı görmüştüm sarı saçlı güzel bir kız.
-Sen evlenirsin o zaman ikisiyle de,-Loki hemen sinirle atlamıştı.
Göz devirmek sırası Thordaydı.
-Ama eşim olacak Prensesi tanımıyorum bile. İsmi de uzundu aklımda tutamadım,-diye dert yandı yanında yürüyen adeta canlı barut olan kardeşine.
Odanın önüne geldiklerinde Loki hızla odasının kapısını açtı.
-Sana iyi gece...-söyleyemeden kardeşi yüzüne kapattı kapıyı Thor'un.

Sarışın Tanrı öylece kaldı.Ama sonra yarın kızlar gelecekleri için yüzündeki gülümsemeyle odasına doğru yol aldı. Fazlasıyla heyecanlı ve neşeliydi.
Annesi şimdiden kızlara hediyeler göndermişti bile.

❄❄❄

Karanlık!
Sadece karanlık.Saatlerdir koştuğu,sıkı ağaçlarla sarılı ormanda zifiri karanlık hakimdi.Kulaklarında kendi nefes sesleri ve ayakları altında ezilen yarpakların hışırtısı vardı.Çaresizce koşuyor,labirentten bile karmaşık gelen bu ormandan kurtulmak için bir çıkış arıyordu.

Aniden karanlığa zıt olan parlak gözlerine küçük ışık topu görününce duraksadı.İşte bir işaret olmalıydı bu parıltılı küre.Adımlarını hızlandırıp, zümrüt renkli ışık saçan topa doğru koşmaya başladı.Her adımında kendisinden habersiz bir gülümseme beliriyor,buradan kurtulacağı için seviniyordu.

Fakat ışığa ulaşamadan,hareketleri kesildi. Olduğu yerde çivilenince bakışlarını ondan uzaklaşan,gittikçe silikleşen ışık süzmesine dikti.'Hayır' diye bağırmaya başladı,ama ortamda sadece kendi sesi yankı yapmış, tekrar-tekrar kulağına saplanmıştı.

-Rina..kalk hadi seni salak!

Tiz ve dominant bir ses gri taşlarla kaplı soğuk zindanda yankılanınca bağırmaları mırıltılara dönüşen kız gözlerini açar-açmaz gri taşlarla örülmüş duvarla karşılaştı.Yine o,aydınlığı içinde bulduğu karanlık rüyalardan birini görmüştü.

Buna derin bir nefes alıp,içinden küfür ederek yattığı sert zeminde doğruldu. Her ne kadar onun karakterine ters olsa da,böyle bir zamanda küfür ettiği için kendisinden utanmamayı aklına not edip,kendisini sorgulamayı bıraktı.
Demir parmaklıkların takırtısıyla sese doğru döndü.

Antlaşma🤍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin