49.Jötunheimr Kralı

1.2K 98 137
                                    

●○•°🔮°•○●🔮●○•°🔮°•○●🔮●○•°🔮°•○●🔮●○•°🔮

Polperro'da sıradan bir gündü.

Kasabanın balıkçıları sabahın ilk ışıklarıyla av için evlerinden yeni çıkıyorlardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Kasabanın balıkçıları sabahın ilk ışıklarıyla av için evlerinden yeni çıkıyorlardı.Bir ellerinde küçük kurtçuklar dolu kovaları,diğer ellerinde kasabanın en iyi ustalarının eserleri olan oltaları sıkıca kavramışlardı.
Gri şapkaların altından görünen mavi,kahve,gri gözler parıl-parıldı,sarı sakallarla kaplı yüzler neşeyle doluydu.
Bu gülümsemeler yalnız balıkçıların değil,Liman halkının her birinin yüzünde vardı.Sonuçta Polperro küçük bir Liman Kasabası olsa da, inceliklerinden ödün vermeyen İngiltere'ye ait bir araziydi. Halk her zaman nezaket doluydu.

Çeşit-çeşit resim,çömlek,mücevher ve diğer hediyelik eşyaların bulunduğu dükkanlar çiçeklerle kaplı köy evlerini yapboz parçası gibi tamamlıyordu.
Hiç bir araç kullanılmayan dar sokakları yalnız dükkanlar ve evler değil,güzel pastaların pişirildiği ve kokusunun etrafa yayıldığı pastahaneler, küçük fırınlar ve günlük ihtiyaçlar için satılan gazete bayileri de süslüyordu.

Bu neşe dolu kalabalık insanların arasından bir çocuk nefes-nefese kalarak kasabanın en yüksek tepesine doğru koşuyordu.Elinde tuttuğu gazete ve poşetleri sıkıca kavramıştı düşmesinler diye. Güneş bu gün ilk onun yüzünde doğmuştu sanki.Çünkü kızarmış yanaklarına tatlı bir gülümseme yayılmıştı.Tepenin üzerinde beliren şirin bir evin mavi gözlerine görünmesiyle rahatlıkla nefes aldı. Çünkü menzil başına çatmıştı.

Büyük bostanı olan bahçenin etrafını saran tahta çitlerin küçük kapısından adımlayarak karşısındaki eve doğru yürüdü çocuk.
Küçük ellerini yumruk yapıp,kapıyı çalmadan önce üzerini düzeltti.Kıza iyi görünmek istiyordu çünkü.En son geçen sene görmüştü fazlasıyla hayran olduğu uzun saçlı kızı.
Daha fazla beklemeden kapıyı çaldı.
Bir iki kez çalışından sonra kapı açılınca hayal kırıklığıyla omuzları düşmüştü. Ama yine de gülümsüyordu.
-Sipariş ettikleriniz,Leydi Elizabeth!

Kapıda bekleyen tombul kadın çocuğa gülümseme sunup,elindekileri aldı. Parasını ödedikten sonra çocuğu yeni pişirdiği keçi sütünden içmesi için eve davet etti.Bunu büyük bir zevkle kabul etmişti Joseph. Asla sütün peşinde değildi,tek istediği kendisinden 11 yaş büyük olan kızı görmekti.
Küçük bedenine uygun küçük adımlarla ahşap eve ayak bastı, yerini ezberlediği mutfağa yürüdü.
-Ah,Joseph!,-diye kadın bir bardak sütü masada oturan çocuğa uzatırken gülümsedi,-Ekmeklerin başını yine yemişsin!
Joseph'ın yanakları bir anda al-al olmuştu.Çok utanıyordu,evet kadın haklıydı yolda gelirken yemişti.Ama ne yapsın 6 yaşındaydı ve daha çok enerjikti.Vücudu sürekli bir şeyler istiyordu. Ayrıca tepeye çıkana kadar da acıkmıştı.

Özür dilerim,diye bir şeyler mırıldandı kafasını öne eğerek.Kadın masanın etrafında fırladı,küçük çocuğun sarı saçlarını okşayarak,kafasına öpücük kondurdu.
-Önemli değil,Josi. Ben Kar Tanemi uyandırıp geliyorum.
Kadın yukarı kata doğru çıkınca istediğini aldığı için sırıtmaya başlamıştı Joseph. Ahşap bardaktaki sütünü içerek,oturduğu sandalyede ayaklarını sallandırdı ileri-geri oynatarak.

Antlaşma🤍Where stories live. Discover now