"Elimi tutmak zorunda değildin,ölümlü!"
Loki içindeki huzursuzluğu atamıyordu bir türlü.Kızın ellerini bıraktı.
"Beni sevmek,sevgime karşılık vermek zorunda değilsin..Bir canavarım,gerçeği biliyorsun..."-yeşil gözlerini kaplayan hüzünle karşısındaki...
Tören başlamıştı.Heyecanını bastırmak istedi ama hala kalbi hızla atıyordu Rinanın. Yanındaki nedimelerle ve gardiyanlarla birlikte büyük salona doğru yürüyordu.Durduklarında kafasını yerden kaldırarak büyük ve ihtişamlı kapıya baktı.Ondan biraz ötede Batilda vardı.Hiç tedirgin görünmüyordu.En azından ablası mutlu olacak diye içini çekti Rina.
-Gidelim güzel gelinlerim,-duyduğu sesle hemen dikeldi. Tanrıça arkadan gelerek onların arasında durdu. Büyük kapı açıldığında artık sadece üçü büyük Tahta doğru yürüyordu. Frigga'nın solunda o vardı diğer yanında da Batilda. Kalabalığı görünce kalbi daha da sıkışmıştı.Neredeyse bir uydu dolusu insan bir araya gelmişti sanki.Bu kadar ihtişamlı olacağını düşünmemişti bile.
Herkesin meraklı bakışlarını üzerinde hissedince utanarak başını öne eğdi hemen.Bu kadar kalabalığın arasında olmak ne kadar da zordu böyle.Neden ona bakıp duruyorlardı ki? Yoksa Batilda ve Kraliçe'nin yanında çok çirkin ve küçük mü görünüyordu? Ölü gibi görünüyordu değil mi?Gerçek yansımasını görmüşlerdi belki de.
Kraliçe Frigga'nın durmasıyla o da durdu.Kafasını kaldırdığında kendisinden biraz önde olan Lokiyle göz-göze gelmişti.İradesi dışında onu süzmeye başlamıştı. Ona korkunç yüzünü göstermekten çekinmeyen adam üzerindeki elbiseyle çok şık olmuştu şimdi.Siyah saçları özenle arkaya taranmış,ve pelerini yeşil gözleriyle yarışacak kadar parlaktı.Onun diğer yanında olan Thor'a nazaran gerçek bir Prens gibiydi.
Herkesin hayali olan biriyle evleneceksin... Batilda'nın söyledikleri kafasında yankılanınca uzun süre baktığını anlayıp,bakışlarını çekti, hemen başını öne eğdi Rina.
-Çok güzel.. -Pek zarif...Peri kızı sanki.. -Kardeşinden daha güzelmiş..
Onun yaptığını yapıp,kızı süzen Loki,Rina'dan bakışlarını çekerek aşağıda müstakbel eşini inceleyerek konuşan Kral ile Kraliçe'ye dikti. Kalabalığın fısıltılarını duyunca zehir gibi yeşil gözleriyle kalabalığı taradı. Herkesin müstakbel eşine merakla baktığını gördü.Özellikle Genç Prensler kıza büyülenmiş gibiydiler sanki. Tüm vücudunu sinir ve öfke kapladı o an.Kızı umursamıyordu ama kimsenin de böyle yiyecekmiş gibi vahşice bakmasını istemiyordu. Yüzünü ekşitti.Hepsi bir avuç aptaldı sadece.
Onları küçümseyen bakışlarının odağı tekrar eşi olunca,başını aşağıya eğen kızı kendisi de incelemeye başladı.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Üzerine giydiği su yeşili elbiseyle ablasından daha zarif görünüyordu. İstemsizce zümrütleri kızın her tarafında tura çıkmıştı.Önüne taç şeklinde örgü yaptırdığı siyah saçları büyük salonun vurduğu batan güneş ışıklarıyla sihir yapılmış gibi parlıyordu.
Bakışlarını omuzlarına indirdi.Beyaz teninde köprücük kemiklerinin çok narin gözüktüğünü fark etti Genç Tanrı. Gözleri ellerine ve bileklerine kayınca bileğindeki küçük morluğa baktı gözlerini kısarak.Kendisi yapmıştı.Her tarafı kusursuz ve pürüzsüz olan vücudundaki tek kızarmış yer bileğiydi kızın.
