~1.Bölüm~

210K 8.1K 1.9K
                                    

Baştan belirtmek istiyorum ki, kurgunun içindeki çiftlerin arasında yaş farkı vardır. Rahatsız olanlar lütfen okumasın.🤍

Kurgunun içinde size uymayan şeyler olabilir, beğenmediğiniz sahneler olur. Lütfen o sahnelere dalga geçerek yorum yapmayın.   Kendimi geliştirmek adına yazıyorum illa ki gözden kaçırdığım şeyler olabilir ve yanlışım vardır. Bunlar için şimdiden özür dilerim. 🙏🏻🤍

  Bu yolculukta beni yalnız bırakmaz ve desteklerinizi esirgemeseniz çok sevinirim.🤍

Aynadan son kez kendine baktı Gülhanım. Üzerindeki kırmızı çiçekli elbisesi, başındaki beyaz şalı ile oldukça güzel gözüküyordu. Mavi gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve makyaj masasının yanına gitti. Masanın üzerindeki makyaj malzemelerine göz gezdirdi. Dudaklarını küskünce büzdü. Küçüklüğünden beri makyaj yapmayı çok severdi. Lakin bugün iki ağabeyi de düğünde ona eşlik edeceği için makyaj yapma hayalleri suya düşmüştü. Makyaj malzemelerine içinden bay bay yapıp yatağın üzerinden siyah el çantasını aldı. Odasından dışarı çıktı ve temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Merdivenlerin çıkardığı gıcırtılı sesler eşliğinde aşağı indi. Küçük yeğeni Mehmet'in ağlama sesi kulağına dolunca istemsizce güldü. En büyük ağabeyi Cengiz'in oğluydu. Bu ağlama sesini konak halkı tam beş yıl beklemişti. Cengiz abisi ve yengesi Yasemin'in beş sene çocukları olmamıştı. Aşiret ne kadar Cengiz ağabeyine "Kuma al,soyun devam etsin." desede Cengiz ağabeyi hep reddetmişti. Elbet birgün olacak çocuğumuz demişti ve olmuştu da. Mehmet. Ağa babasının isimini vermişlerdi. Çok büyük bir aşiret değillerdi ama Mardin'de çok sayılır ve hürmet görürlerdi.

- Anneciğim lütfen ağlama artık." Yengesinin isyan dolu sesini duymasıyla salona girdi. Yeğenini kucağında bir sağa bir sola sallayarak susturmaya çalışıyordu.

-Ne oldu benim minik ağam susmuyor mu?" diye sordu Gülhanım. Elindeki çantayı sedire bıraktı ve gidip yengesinin kucağından Mehmet'i aldı. Herkesten saklamak, korumak istercesine göğsüne yatırdı. Ah şu bebek kokusu öyle güzeldi ki, en büyük hayali anne olmaktı Gülhanım'ın. Kız veya erkek asla fark etmezdi. Ona bebek olsundu..

Yasemin Hanım karşısındaki manzaraya gülerek baktı. Daha sonra Gülhanım'ı inceledi. Görümcesi çok güzeldi. On beş yaşından beri kapıdan görücüsü eksik olmuyordu. Hele güzelliği tüm Mardin'in dilindeydi. Bakan birdaha bakardı Gülhanım'a. Ama görümcesi gelen her görücüyü güzelce ağırlamış ve uğurlamıştı. Gönlüne göre birini bulamamıştı.

- Bu ne güzellik Gülhanım yine tüm Mardini görücü getireceksiniz konağa." diye takıldı. Kız kardeşi gibi görüyordu Gülhanım'ı.
Gülhanım duyduklarıyla gülümsedi. Kucağındaki yeğeni biraz olsun sakinleşmişti.

-Asıl sizdeki bu güzellik nedir Yasemin Hanım? Ağabeyim nasıl izin verdi böyle gitmenize?" Ağabeyi çok kıskanç bir adamdı. Ve bunu göstermekten asla çekinmiyordu. Yasemin Hanım muzip bir şekilde güldü ve üzerindeki mor elbisesinin eteklerini tutup görümcesine göz kırpmadan önce konuştu.

- Evlendiğin zaman anlarsın nasıl izin verdiğini. Ben bir ağabeyine bakayım sen Mehmetle ilgilenirken." Gülhanım yengesinin ne demek istediğini anlamamıştı. Arkasından şaşkınca bakakaldı. Ne demek istemişti? Başını olumsuz anlamada salladı ve geçip sedire oturdu. Mehmet'i öptü, kokladı. Çok güzel bir bebekti.

- Hadi bakalım Gülhanım, girin koluma da gidelim." Küçük ağabeyinin sesini duymasıyla gözlerini yeğeninden çekip abisine baktı. Üzerindeki siyah takım elbise ile oldukça yakışıklı gözüküyordu. Kendine has havası vardı abisinin. Kahverengi gözlere, siyah saçlara ve her kadını kıskandıracak o dolgun dudaklara sahipti. Boyuna bosuna zaten laf söylenemezdi. Yaklaşık iki metre boylarında ve kalıplı biriydi.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin