🍬 Bayrama özel bölüm 🍬

71.3K 4.5K 859
                                    

Bu bölüm sadece bayrama özeldir. Diğer bölümlerle bir bağlantısı yoktur.💞

Payedâr'lar olarak bayramınızı kutlamaya geldik.🐣

Sabah'ı en erken saatlerinde kalkmıştı Payedâr konağı. Evin erkekleri hemen abdestlerini almışlar ve caminin yolunu tutmuşlardı. Namazlar kılınmış, dualarını okunmuş ve en sonda babalarının ve dedelerinin mezarını ziyaret etmişlerdi. Yusuf Mirza, hem babasına hemde dedesine mezarı başında  yasin okumuştu. Şahan ve Şahin ise akıllarına gelen anılar ile gülmemek için zor tutmuşlardı. Dedenizin mezarına tükürün, çiçekler açsın! Ulan Zelal kadın onun yüzünden çok fazla günaha girmişlerdi. Ama hatırladıkça gülüyorlardı, yarış yaparlardı birde. En çok ben tükürdüm, derdi Şahan, Şahin başını olumsuz anlamda salladı ve " Bak bak! Şimdi nasıl tüküreceğim göreceksin!" Demiş ve dedesinin mezarına bolca tükürmüştüTövbe tövbe dedi Şahan,  Daha sonra üç gardaş çıkmıştı mezarlıktan ve buna en çok sevinen Şahin'di. Oldu olası asla sevmezdi mezarlıkları hep bir çarpılırım korkusu vardı. Ve asla tek başına gelmezdi böyle yerlere.

Önce Mardin çarşsına gitmişler ve gezmişlerdi. Üç gardaşı görenler resmen aralarındaki bağa parmak ısırmış ve imrenmişti. Birinin bir ihtiyacı var mı diye sormuşlardı. Lokantalara ve fırınlara ise yüklü miktarda para bırakmışlardı. Yok yoksula verilsin diye, daha sonra oturup çarşıdaki esnaflarla çay içmişlerdi.

Payedâr hanımları ise kahvaltı masası hazırlıyordu. Gülhanım bir elinde oğlunu tutuyor, diğer eliyle de eltilerinin getirdiği tabakların düzenini ayarlıyorlardı. Mehran Efe büyüdükçe huysuzlanıyor ve kucağından inmek istemiyordu. İner inmez de yerde bulursa ağızına sokuyordu,korkuyordu Gülhanım, ya ben görmeden ağızına birşey atarda birşey olursa diye o yüzden kucağından indirmiyordu...

- Bu da son tabak." Dedi Yağmur ve elindeki üç gün önce yapmış oldukları ev yapımı baklavayı koydu. Sadece baklava değil, eltisi Gülhanım kaç çeşit tatlı, kazan sarmalar yapmıştı. Hemen arkasından Melek'te elinde çaydanlıklar ile gelmişti. Evin çalışanı Esma hanım, artık herşeye koşturamdığı için evin gelinleri ona yardım ediyordu. Başka birine güvenipte işe almıyorlardı.

- Ellerinize sağlık! Çok güzel oldu masa." Diyip oturdu Gülhanım'da kucağında beyaz takım elbisesi ile olan oğluna  kocaman gülümsedi. Anında Mehran Efe'de gülümsedi annesine. Çok güler yüzlü çocuktu Mehran Efe, biri yüzüne güldü mü hemen oda gülerdi. En çokta babasına gülerdi... Yusuf Mirza'yı görür görmez hemen ayaklarını sallar ve babasına gitmek için ağlardı.

- Sürmeli oğlum benim."  Dedi ve boyununa kocaman bir öpücük kondurdu. Tıpkı Yusuf Mirza gibi kokuyordu ve  Zelal kadının dediği gibi tam sürmeli olmuştu. Kara kaş, kara göz, kara saçları ile tam babasının oğlu idi. Hatta geçen gün fark etmişti uyuma pozisyonları bile aynıydı. Küçük Yusuf Mirza

Zelal kadının ve Ezma hanımın  gelmesiyle üç elti ayağa kalkmış ve hemen ellerini öpmüşlerdi. Zelal kadın ve Ezma hanımda gelinlerine harçlık olarak ikişer bilezik takmışlardı. Mehran Efe'ye ise cumhuriyet altını takmışlardı.

Yağmur için bayram hüzünlü geçiyordu, ağa babası ve anası yoktu yanında. Gidip ellerini öpeceğini, nazlanıp harçlık isteyeceği kimsesi yoktu. Ama bir yanı hep sevinçli idi, çünkü bu konakta asla gelin değil, resmen evin kızı olmuştu. Bir dediği iki edilmeden yapılmıştı. Hiçbir zaman gerçek ailesinin yokluğunu göstermemeye çalışıyorlardı. Hatta Zelal kadın, akşama doğru anan ve babanın  mezarına götürsün seni Şahan demişti. Onların hakkını asla ödeyemezdi. Yüzündeki buruk bir gülümse ile kaderine içinden güldü... Derken konağın kapısı açılmış ve içeri Yusuf Mirza, Şahan ve Şahin girmişti. Şahin koşarak merdivenleri çıkmış ve Yâdesinin elini öpüp harçlık istemişti. Ama Zelal kadın, harçlık  vermek yerine kafasına baston ile vurmuştu Şahin'in.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin