~32.Bölüm~

76.7K 5.2K 517
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🌹

Derin bir nefes aldı ve küçük ellerini ağrıyan karnının üzerine koydu Gülhanım, her yeri ağrıyordu ama umrunda değildi. Birkaç saat uyumak çok iyi gelmişti hem yorgun hissetmiyordu kendini.  Kocası doktorla konuşmaya gitmişti eğer izin alırsa birlikte oğullarını görmeye gideceklerdi. Elleri boş karnında gezdikçe yüzünde buruk bir gülümseme oldu. Koca göbeğine öyle bir alışmıştı ki, şimdi düz karnı ile kendini boşlukta gibi hissediyordu. Hala kendini Mehran Efe'nin doğduna inandırmıyordu belkide hala kucağına almadığındandır, kokusunu içine çekmediği için inanmıyordu. Deniz gözleri yanarken sertçe yutkundu ağlamak yoktu. Bu sefer oğlunun yanına sulu gözlerle gitmeyecekti. Telefonuna düşen mesaj  bildirim ile yanında olan masaya uzandı ve telefonunu aldı. Azra buraya geldiğine dair mesaj atmıştı. Ona kısa bir cevap verdi ve telefonu geri eski yerine koydu. Sabırsız şekilde kapıya doğru bakıyordu  gel artık Yusuf Mirza gel, diye içinden geçirdi. Derken kapının açılmasıyla yerinde dikleşti ama dikleşmesi ile acı içinde bağırması bir oldu.

- Gülhanım!" diye koşarak yanına geldi Yusuf Mirza, o karısını kendi gözünden esirgerken karısının bu dikkatsiz halleri çok canını sıkıyordu. Gitti ve narin kollarını tutup onaylamaz şekilde karısının acı içinde buruşan yüzüne baktı.

- İzin verdi mi doktor? Gidebilir miyiz?" diye peş peşe sorularını sıraladı Yusuf Mirza, karısının bu haliyle derin bir nefes aldı ve saçlarının üzerine derin bir öpücük kondurdu.

- Gideceğiz, ama ne olur birdaha böyle ani hareketler yapıp canını yakma." dedi yumuşak bir sesle, karısının canı yandıkça onun canını daha çok yanıyordu.  Gülhanım uslu bir kız çocuğu gibi başını olumlu anlamda salladı ve dudaklarını büzüp kocasına baktı. Yusuf Mirza dayanamadı ve karısının küskün dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. Daha sonra karısının saçlarını güzelce tekrar topladı ve mavi yazmasını örttü. Gülhanım tekerlekli sandalyeye binmek istememiş yürümek istemişti. Yusuf Mirza bu durumu ne kadar onaylamasa da artık yapacak birşey yoktu. Bir elini karısının ince beline koymuştu nazikçe. Diğer eliyle de kolunu tutmuş ve yavaş adımlarla odadan çıkmışlar. Sohbet ede ede bebek yoğun bakımına doğru yürümüşlerdi ve yaklaştıkça sanki Gülhanım'ın adımları da hızlanıyordu. Yusuf Mirza derin bir iç çekti karısına ne derse desin o yine bildiğini yapacaktı anlaşılan. Bebek yoğun bakımına geldikleri zaman Şahan'ı yine camın önünde elinde çay ile duruyordu. Bebek yoğun bakımda  birkaç koruma duruyordu ama yine de ne olur olmazdı sonuç olarak düşman çoktu ve heran her şey olabilirdi.  O yüzden Şahan'ın beklemesi daha mantıklıydı.

- Ağzı hiç boş durmuyor." diye homurdandı Yusuf Mirza, Şahan sürekli ya çay içiyor yada birşeyler yiyordu. Derken bir koruma elinde abur cubur poşeti ile Şahan'ın yanına geldi ve poşeti verip geri gitti. Şahan ise poşeten bir tane çikolata çıkarıp yemeye başlamıştı bile.

- Afiyet olsun." dedi Gülhanım tebbesüm ile, Şahan yengesini görünce kocaman sırıttı ve poşetin içinden  antep fıstıklı olan çikolatayı yengesine uzattı. Gülhanım uzandı ve çikolatayı nazikçe alıp, teşekür ederim derecesinde tekrar gülümsedi ve pencereye yaklaşıp oğluna baktı.Çok güzeldi çok!  Erken doğmasına rağmen saçları çok fazla vardı simsiyahtı. Ellleri, ayakları, kendi o kadar küçüktü ki, tıpkı oyuncak bebeğe benziyordu. Hayranlıkla oğlunu izlerken, Yusuf Mirza'da aynı hayranlıkla karısını izliyordu.

- Sen hiç merak etme yenge, ben Mehran Efe'min yanından bir dakika ayrılmıyorum." demişti Şahan, bir elinde çikolata bir elinde çay vardı. Ve poşeti bileğine asmıştı.

- Allah razı olsun" diye mırıldandı Gülhanım, haklarını ödeyemezdi hiçbirinin aile üyelerinin hepsi kendisi ve Mehran Efe'nin üstüne deli gibi düşüyorlardı. Şahan gülümsedi ve yanlarından ayrıldı. Yusuf Mirza, kollarını karısının beline sardı ve yavaşça kendisine yasladı.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Donde viven las historias. Descúbrelo ahora