Ölü Ateşin Gölgesi

4.Bölüm

İki gün boyunca dağda siyahın ortaya çıkmasını bekliyorduk. Aradan geçen iki saatin ardından bize doğru gelen iki tane araç görmüştüm.

"Komutanım iki araç buraya doğru geliyor" Diye sinyal verdim. Arabaların birinin içinde Şehmus Özer vardı. Ve yanında sekiz tane şerefsiz. Arkasından gelen arabada ise sadece şerefsizler vardı. Ama paket yoktu.

"Komutanım iyice yaklaştılar. Bitirelim mi işlerini? " Dedi Mehmet. "Avcı şoförleri indir" Dedi Ömer komutan. Kısa süre sonra araçlar durmuştu.

"Ateş! " Diye bağırdı Ömer komutan tekrardan. Herkesi teker teker indirmeye başladık ve kısa bir süre sonra kimse kalmamıştı.

Etrafı kontrol ederek ortaya gelmiştik ki Mehmet'in yan tarafında olan hareketlilik ile birlikte adımlarımı o yöne çevirdim. Bir kişi tek kalmıştı ve onun şuan ki hedefi Mehmet'ti.

Adam ayaklanıp elindeki silahı Mehmet'e doğrulttuğu an adamın üzerine atladım. Kurşun boşa gitmişti. Adamın üzerinden kalkar kalkmaz yumruklamaya başladım.

"Sen o küçük beynini kullanarak bir askeri mi öldürecektin ha şerefsiz? " Diyerek yumruklamaya devam ettim. Ekibin Ömer dışında hepsi etrafta başka kimse var mı diye bakıyorlardı. Ömer ise beni adamın üzerinden çekmeye çalışıyordu.

Ömer beni adamın üzerinden aldığı an adam gülmeye başladı. "Gölge, gölge. Hala anlamadın mı? Sen asla siyahı bulamazsın. " Dedi ve gülmeye devam etti. "Rüzgar bırak beni! " Diyerek Ömer'in kollarının arasından sıyrılıp adamın yakasından tutup kendime çektim. "Nerede? Sahibin olan o it nerede? " Dedim. "Burada, etrafında" Dediği an jetonum daha yeni düşmüştü.

𝘛𝘶𝘻𝘢𝘬..

"Tuzak! Siper alın! " Dediğim an arkamda olan Ömer'in elinden tuttuğum gibi yanımızda olan kayalığın arkasına geçtim.

Hemen sonra kurşunlar hava da uçuşmaya başladı. Önüme geleni indirmeye çalışıyordum ama çok fazlalardı.

" Komutanım çok fazlalar karargahtan yardım alalım. "Dedim." Ben çağırdım. "Dedi Mehmet. Onun sesinin ardından başka bir ses doldu kulaklarıma. " Ne o üsteğmen korktun sanki? "Diye bağırdı siyah soysuzu.

O kadar sesin arasından sesi o kadar net geliyordu ki. Delirmemek elimde değildi. Yardım ekibi gelmiş karşılıklı ateş çoktan başlamıştı.

" Beni koruyun siyah kaçıyor "dediğim an kayalığın arkasından çıkıp siyahın bindiği aracın arkasından koşmaya başladım.

" Gölge! Buraya gel. "Diye bağırdı. Ömer. Ama umrumda değildi. " Bizi koruyun! "Dedi daha sonra arkamdan koştuğunu adım kadar emindim. Araç gözden kaybolana kadar peşinden koşmaya devam ettim. Daha koşuyorken Ömer'in bağırdığını duydum. " Gölge eğil! "Dedi ve daha sonra üzerime bir şeyin düştüğünü ve kolumda olan sızıyı hissettim. Yere düşer düşmez agzımdan bir çığlık koptu. Gözlerimi açtığım an Ömer'in burnumun dibinde görmeyi beklemiyordum. O sırada bir kurşun daha geldi. Ama Ömer ondan önce beni tuttuğu gibi ağacın arkasına çekmişti.

"Sana dur dedim değil mi? " Dedi sinirle. Hemen sonra omzuma baktı. Anlaşılan kurşun koluma değil omzuma isabet etmişti. Ve içerdeydi. "Devam edebilecek misin? " Diye sordu. "Bir kurşundan ölmem, devam edebilirim" Dedim. Daha sonra yaslandığım ağacın sağından silahımı doğrulttum.

Zaten silah sesleri azalmıştı. Kısa süre sonra tüm ses kesilmişti. Gözüm kararmaya başlamıştı. Ama yine dayanılmayacak kadar kötü değildim. Ayağa kalktım ve ağaca tutundum. Ömer komutan yanıma gelip kolumu tuttu. "Yürü yardım edeyim. " Dedi kolumu çektim. "Ben yürüye bilirim komutanım sağolun. " Dedim ve önden yürümeye başladım. Bir kaç kere tökezlemiştim ama hala yürüyebiliyordum. Timin yanına vardığım zaman Alparslan koşarak yanıma geldi. "Gel yarana bakayım. " Dedi daha fazla dayanamamıştım ve olduğum yere oturdum. Ondan sonra da gözlerim kapanmıştı ve yere uzanmıştım. Bilincim açıktı ama ayakta duramıyordum. Sesler kulağıma geliyordu. "Bilinci kapandı. Helikoptere kadar yürümemiz gerekiyor" Dedi Alparslan. Ondan sonra Ömer'in sesi geldi kulaklarıma. "Bir kerede söz dinle, bir kere de söz dinle. " Dedi bastıra bastıra. Sonra da " Çekil kucağıma alayım "dedi Alparslan'ın kıkırdaması kulaklarıma dolmuştu.