31. Bölüm

41 4 0
                                    

Kulaklığı tekrardan kulağıma takıp Ömer'in söylediği şarkıyı dinlemeye devam ettim. Mezarlığa yürüyerek gideceğim için çiçekçiler de açılmış olacaktı. Bir saatlik bir yolun sonunda açık bir çiçekci bulmuştum. İçeriye girip kadına baktım. "Günaydın" Dedi kadın samimi bir şekilde . "Günaydın" Diye karşılık verdim. "Şanslısınız daha yeni açmıştım bende. " Dedi gülerek. Mezarlığa gitmek için çiçek alıcaktım. Bunun neresi şanstı?

"Siz ne istemiştiniz? " Diye sordu kadın.

"Bana yedi tane papatya buketi yapabilir misiniz? " Diye sordum. "Tabi ki ama yedi taneyi taşıyabilecek misiniz? "

"Benim için sorun olmaz. Ne zamana kadar hazır olurlar? "

"Yarım saate, sizi şöyle alayım isterseniz. Beklerken bir çayımı için. "

"Olur " Dedim ve kadının gösterdiği yere oturdum. Kadın önüme çayı koyup buketleri hazırlamak için yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra kadın tekrardan ysnjma gelip konuşmaya başladı. "Sizin için kolaylık olsun diye bir sepete koyduk. " Dedi. "Çok sağolun" Dedim kadın gidip sepeti ketirip bana verdiği. Parasını ödeyip çiçekciden çıktım ve kalan yolu yürümeye başladım. Bir buçuk saat sonra mezarlığa gelmiştim. İlk önce şehitlerimin yanına gidecektim. Mezarlarını bulmama gerek yoktu. Çünkü ezbere biliyordum. Bir on beş dakikada onların yanına varmak için yürüdüm. Ve şimdi karşılarında duruyordum. "Ben geldim. Dün size dediğim gibi yanınıza geldim. Beni gördüğünüz için kızgın mısınız? Kızın. Hakkınız. Benim yüzümden yaşamınızdan oldunuz. Ama bunların telafisi olmaz. Ne yaparsam yapayım ne siz geleceksiniz buraya, ne de arkada bıraktığınız kişilerin acısını dindirebileceğim. Çocuklar belki bana kızıyorsunuz. Bilmiyorum ama inanın benim için de çok zor. O adamın intikamını almadan karşınıza çıkacak yüzüm yoktu. Yoksa gelmez miydim? Ben kardeşlerimi yanlız bırakırmıyım hiç? Bırakmam.... Keşke size söylediğim de beni dinleseydiniz... Keşke o iti takip etmeseydiniz. Ama keşkelere bakmıyor hayat. Ne zaman bir izin günüm olursa ailelerinizi ziyarete gideceğim. Ben herşeye razıyım. İsterlerse kapıdan kovsunlar. Ama ben onlara yardım edeceğim. Şimdi mi geldi ailemiz aklına diyorsunuzdur şimdi. Hangi yüzle gidecektim kapılarına? Hepinizin istediğini benim istediğimi düşünüyorlar. Siz Hakkâri'de görev yaparken bana ne dediniz? 'Eğer bir gün şehit olursak, en son nerede görev yapıyorsak orada defn edin bizi. ' demiştiniz. Ben sizin son isteğinizi yaptım. Rahat uyuyun mezarınız da. O itin bir mezarı bile yok. İntikamınızı en acı şekilde aldım. Şimdi hayatımda olan değişikleri size anlatacağım. "Dedim hepsinin mezarına bir buket papatya bırakıp en başta olan Faruk'un mezarının yanına diz çöktüm. " Ben poyraz timinden ayrılmıştım. Başka bir time gittim. Orada sevdiğim adamı buldum. Dün birlikte geldik mezarınıza. Ömer.. Komutanım benim. Ama şimdi poyraz timi ile birlikte bu yola devam edeceğim. Kasırga olarak. O siyah iti abimi de aldı benden. Bana şimdi 'abini de koruyamadıysan ne ise yarıyorsun? 'Diyorsunuz. Haklısınız. Hiç bir boka yaramam ben . Sizi de koruyamadım. Ben çevremdeki herkese zarar veriyorum değil mi? Neden kimse bunu anlamıyor ve benim de onlar gibi gülüp eğlenmemi istiyorlar? Olmuyor işte anasını satayım olmuyor. Çok kolay ya sanki. Bir de ben eğlenmeyi istemiyormuşum gibi davranıyorlar. Kolay değil. Siz olmadan gülüp eğlenmek o kadar kolay değil. Lan bir insan abisini bile koruyamaz mı? "Dedim ve derin bir nefes aldım. Daha sonra ilk Faruk'un mezarına bakarak konuşmaya başladım.

" Kardeşim, kardeşin bana emanet. Ben olmazsam kasırga timine emanet. Ananın babanın sana olan emaneti, şimdi senden bana emanet. Rahat uyu. Hakkım yok ama varsa da helal olsun. Sen de hakkını helal et. "Dedim ve hemen onun yanındaki Necip'in mezarına baktım. "Koçari, beni hep davet ettiğin o memleketine gidecem. Sensiz de olsa gıdecem. Trabzon güzel yerdi değil mi? Hep anlatırdın bana. Dağları, tepeleri her yeri ayrı güzeldi. 𝘉elki İlyâs'da gelir benimle. Tek gidemem. Belki de giderim. Kim bilir? İçin rahat olsun koçari, bu vatan bize emânet. Hakkını helal et "dedim ve onun yanında olan Yasemin'e baktım. Daha doğrusu Yasemin'in mezarına...
" Abimin sevdiceği, naptın kızım sen? O kadar demedim mi? Anlattım da o itin nasıl biri olduğunu. Acımaz dedim. Siz uzak durun dedim. Bak ne oldu? Sevdiğinden oldun. Keşke imkansız demeseydin be kızım. Bak abim de seviyormuş seni. Ben görümcelik yapacaktım sana daha. Tuğrul komutan seni seviyormuş. Ben yaşarken onun da hayatını aldım elinden. Belki gelip sana seni nasıl sevdiğini anlatmıştır. Çok güzel seviyordunuz kızım ya. Niye kendini ateşe attın ki? Ben sizin için ölüme giderdim. Siz niye benim intikamım için ölüme gitmekle kalmayıp şehit oldunuz? Yakışmadı. Yasemin inadına bu vazgeçiş yakışmadı. Neyse, ben yine çok konuştum. Hakkım helal olsun kızım. Sende helâl et. "Dedim ve onun yanındaki Tayfur ve Nuri'nin mezarının arasına geçip oturdum.

Ölü Ateşin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin