24. Bölüm

52 1 1
                                    

"Umay hanım biliyorsunuz ki, Ömer bey ölümden döndü. Ölüm haberini size vermiştik. Ama Allah'ıma şükürler olsun ki bir askerimiz daha bizimle kaldı. Uyandı uyanmasına ama iki gün daha hastanede olması sizin için daha yararlı olacaktır. Kendini kasmasın ve fazla, hatta hiç hareket etmemeye çalışsın çünkü yarası oldukça derindi. Ve bir mucize ile hayatta kaldı. Ben ilk defa böyle bir şey ile karşılaştım. Eğer isterseniz görebilirsiniz ama fazla yormamaya dikkât edin. Geçmiş olsun" Dedi doktor.

Teşekkür edip odadan çıktım. Ömer'in olduğu odayın önüne gelince içeriye girmek için elimi kapının koluna uzattım. Ama kapıyı açıp içeri giremedim. Hem onu deli gibi görmek istiyordum hem de onu görmekten utanıyordum. Onun yüzüne nasıl bakacağımı düşündüm bir süre. Daha sonra kapının kolunu bıraktım ve odanın karşısında olan sandalyelerin bir tanesinin üzerine gidip oturdum. Bir süre kapıyı izledim. Daha sonra çalan telefonum ile kendime geldim. Telefonumu elime alıp kimin aradığına baktım. Sadece numaraydı. Ve kim olduğunu bilmiyordum. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Alo"

"Üsteğmenim"

Duyduğum ses beynim de şimşekler çıkmasına sebep olmuştu. Koşar adımlarla bahçeye çıktım . Sessiz ve tek tük insanların olduğu bir yere gittim.

"Seni öldüreceğim. Sana söz veriyorum seni kendi ellerimle öldüreceğim ve bu zevki kimseye bırakmaya niyetim yok"

"Aa, neden öyle diyorsun üsteğmen? Bak biri daha babanın yanına gidecekti. Babanı orada yalnız bırakacağını mı sandın? Ben o kadar kötü biri değilim. Ben çok daha kötü biriyim. Ve seni de bırakmaya niyetim yok. "

"Ne istiyorsun? Sesini bir kere daha duymaya tahamülüm yok. Sesin midemi bulandırıyor"

"Seni istiyorum. Bu sadece bir başlangıçtı. Eğer kendi ayakların ile bana gelmezsen, bir diğer hedefim senin canını daha çok yakacak. Buna emin olabilirsin. "

"Bana bak embesil varlık. Ailemden,sevdiklerimden ve silah arkadaşlarımdan uzak dur. İşte o zaman benim gerçek yüzünü görmek zorunda kalırsın. Herkese yaşattıklarını unuturum ama bana o yaşattıklarını asla unutmam. Ve emin ol ki çevremden birine zarar verirsen o zaman hiç kimse beni tutamaz. "

"Üstlerin bile mi? " Dedi alayla

"Emin ol feriştahı gelse umurumda olmaz ve şimdi ne istiyorsun? "

"Emre, bir diğer hedefim o. Ya gelirsin ya da o amcasının yanına gider. "

"Sakın, sakın! Ondan uzak dur. Eğer onun kılına zarar verirsen seni ölmek için yalvartırım. "

"Görüşürüz üsteğmen, Ömer'e selamlarımı iletiyorum. Dediğim gibi bu daha ilkti. "

Dedikleri beni korkutmaya başlamıştı. Ama sesimin tonunu ayarlamaya çalışsam da olmadı ve bir anlık öfke ile bağırmaya başladım.

"Seni yakalayacağım. Herkese güneş doğarken o güneş senin bitişin olacak! Tam da güneş doğarken canını alacağım hem de en acı şekilde! İşte o zaman gerçek kurtuluş olacak! Senin gibi ve senin gibilerin soyunu kurutacağım! Başı da sen çekeceksin! Tan vaktinde herkesin intikamını alacağım! En çok da babamın! Götünü kolla siyah o dağlar bayırlar en çok da Rabbim şahidim olsun ki bundan sonra kork benden! İşte bundan sonra üsteğmen Umay olarak değil, ecelin Umay olarak çıkacağım karşına. Bugünden sonra beni kimse tutamaz! "Dedim ve daha yüksek ve bahçeyi inleten bir ses ile daha çok bagırdım.

" Kurtuluşun yok siyah. Götünü kolla ecelin geliyor! "Dedim ve telefonu kapattım. Koşarak Ömer'in odasının önüne geldim.

Emre benim herşeyimdi ona kimsenin zarar vermesine izin vermezdim. İşte şimdi tepeden tırnağa kaybetme korkusunu yaşıyordum. Ama daha büyük bir korkuyu siyaha bıraktığım için de mutluydum. Son bir hızla kapıyı açıp içeri daldım. Tüm ekip buradaydı. Ömer dışında hepsi ayağa kalkmış ve hazır ol da bekliyorlardı. Hemen söze girdim.

Ölü Ateşin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin