26. Bölüm

50 2 0
                                    



𝗜̇𝗸𝗶 𝗮𝘆 𝘀𝗼𝗻𝗿𝗮

"Komutanım Çınar Albay sizi toplantı odasında bekliyor"

"Geliyoruz asker" Dedim ve ayağa kalktım. Ekip tam kadro olarak yan yanaydık. Hep birlikte toplantı odasına girdik. Çınar Albay gelince hep birlikte ayağa kalktık.

"Oturun " Dedi hep birlikte yine oturduk.

"Hemen konuya giriyorum. Sınıra yakın köylerden birine baskın düzenlenmiştir. Köylülerin hem erzakları hem de evlatlarını almışlar. Ve şuanda sınır dışına doğru ilerliyorlar. Çok kalabalık bir grup. Rahat 55 kişi var. Belki de daha fazlası ve bunun başı da siyah"
Hayatımı karartan adam yine ve yine karşıma çıkmıştı.

"Bu yüzden artık başka bir tim ile birleşecek ve bu yola onlarla devam edeceksiniz. Hepinizin de bildiği bir tim. Poyraz timi. " Dedi.

Poyraz timi...

Buraya atanmadan önce olduğum tim.

"Umay üsteğmenim çok iyi tanır. Bir önceki görev yerinde onlarla birlikteydi. Şuan da buradalar" Dediği gibi kapı çaldı. Çınar Albay gir emrini verdiğinde poyraz timi içeri girdi. Hepsi buradaydı.

Beşi hariç. Yasemin, Tayfur, Necip, Nuri ve Faruk dışında. Onlar ile birlikte vermiştik şehitlerimizi. Ve şuan da karşımda İlyas, Tuğrul, Derya, Batu ve Zeyno duruyordu.

"Hoş geldiniz çocuklar siz dışarı çıkıp biraz tanışın yarım saat sonra yeni tim adı ve yeni tim olarak sizi burada bekliyorum. Ve şunu da söyleyeyim. Tim komutanı yüzbaşı Tuğrul. Çıkabilirsiniz."

"Emredersiniz komutanım" Dedik ve bahçeye doğru yol aldık. Bahçeye çıkıp çardağa doğru yürüdük. Fırtına timi ben hariç hepsi otururken, poyraz timi ile ben ayaktaydık. Tuğrul kollarını açıp bana gülümseyince koşarak ona sarıldım.

"Abim be nasıl özlemişim"

"Yalan söyleme insan abi dediğini bir güne bir gün aramaz mı? "

"Sanki sen çok aradın da " Dedim sahte bir kızgınlıkla ondan ayrıldıktan sonra Batu ve İlyâs'a baktım gözlerimi kısarak. Aynı anda ikisi birden.

"Ablam! " Diyerek üzerime zıpladıklarında üçümüz birden yere düştük.

"Oğlum bodyguard gibi adamlarsınız. Kuş kadar kız ezildi altınız da. " Dedi Tuğrul. "Komutanım biz o kuş kadar kızın hepimizi birden elden geçirdiği günü çok iyi hatırlıyorum yapmayın. " Dedi Zeyno. Daha sonra yanıma gelip elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım. Daha elini bırakmadan beni kendine çekip sarıldı.

"Ay ben seni çok özlemişim yaaa" Diyerek kaburgalarımı kırarcasına sarıldı. "Ben de seni özledim Zeyno ama biraz daha böyle sarılırsan özleyecek bir Umay olmayacak. " Aniden geri çekilde ve koluma vurdu.

"Allah korusun" Dedi kafamı eğip hemen Zeyno'nun arkasında olan Derya'ya baktım. Zaten bana baktığı için göz göze geldik. Hemen kollarımı açıp gelmesini bekledim. Koşarak bana sarıldı.

"Ablam, nasıl özledim seni bir bilsen"

"Bilirim keskinim bilirim " Dedim ve ondan ayrıldım.

"Evet hadi tanışma faslına geçelim. " Dedi Tuğrul abim.

"Üsteğmen Ömer Ali Rüzgar" Diyerek ayağa kalktı sevdiğim. Ondan sonra Alparslan da kalktı.

"Teğmen Alparslan Bayraktar" Dedi hemen onun arkasından Mehmet ile Aras kalktı.

"Astsubay Mehmet Çelik"

"Astsubay Aras Aksoy" Dediler onun ardından Tuğrul konuşmaya başladı.

"Memnun oldum. Yüzbaşı Tuğrul Sözer"

Ölü Ateşin GölgesiWhere stories live. Discover now