40. Bölüm

39 3 2
                                    

Alparslan'dan

"Alparslan çekil yolumdan. Görmek istiyorum dedim sana! "

"Hangi hakla lan hangi hakla! "

"Sanane ya! İster görürüm ister görmem anladın mı? Bu benimle onun arasında. Sen karışamazsın! Şimdi çekil git yolumdan! "

"Ölücek lan ölücek! Daha dün kalbi yine durdu! Şimdi mi aklın başına geldi?! Öleceği zaman mı?! O kadar beddua ederken için acımadı! Kaçırıldığını söylediğimiz zaman yüzünde mimik oynamadı! Neyin tatavasını yapıyorsun şimdi sen bana?! Hangi yüzle geliyorsun buraya?!

Kimse seni görmeden defol git. Yoksa hiç biri benim kadar sakin olmaz.

İlla birini mi görmek istiyorsun? Git O pek değerli abinin yanına! Dün onun ama şimdi Umay'ın yattığı yerden kurtulan abinin yanına.

Eminim onlar seni seve seve kabul ederler. "

Derin bir nefes alıp verdim. Zeyno da daha fazla üstelenmeden gitti.

Yeni mi akıllanıyordu? Bu saatten sonra hiç gerek yoktu. Çünkü benim kardeşim orda ölüme her geçen saniye bir adım daha yaklaşıyordu.

Acaba ona ne yaşatmışlardı? Canını çok yakmışlardı.

İç kanaması geçirmişti.

İki tane kaburgası kırılmıştı.

Kollarında yanık izi ve farklı boyutlarda olan kesik izleri vardı.

Bacakları kırbaç izlerinden görünmüyordu.

Ya yüzü? Her yeri mordu...

Bir daha uyanmak istermiydi ki?

Bu kadar çok canı yanmışken, kurtuluşu bu kadar yakınken tekrar gelir miydi bu gerçekten seviyormuş gibi yapan kişilerin arasına?

Sanmam..

Murat'tan

Gözlerimi bir saniye bile ondan çekmemiştim.

Şimdi ise kapısının önünde duruyordum.

Onu görmeye gidecektim..

Heyecanlıydım ama bir o kadar da canım yanıyordu..

Gözlerine bakıp da ben senin abinim diyemeyecektim.

Dokunamayacaktım.

Çünkü o temas sevmiyordu..

Kokusu içime çekemeyecektim.

Çünkü o sadece kokusunu Ömer'in içine çekmesine izin veriyordu..

Benim ona yapabilecek hiç bir şeyde hakkım yoktu..

Kapının kolunu titreyen ellerim ile aşağı indirdim. Derin bir nefes alıp kapıdan içeriye girdim.

Ölü Ateşin GölgesiWhere stories live. Discover now