14. Bölüm

137 12 49
                                    

Ömer'den

İnsanlar gerçeklerden kaçamaz sadece kaçtığını sanır fakat hayallere dalar. Kendini hayallere o kadar çok kaptırırsın ki gerçek hayatı unutursun. Ama sonra bir şey olur sen tekrardan gerçek hayata dönersin o zaman anlarsın işte gerçeklerden asla kaçamayacağını. O zaman dersin ki 'benim gerçeklerim bunlar ben bundan asla kaçamam ama herşey için çok geçtir. Çünkü sen hayallerini gerçeklere taşımış ve onları benimsemişsindir ve hayallerinde gerçeklerle yok olur. Sende o gerçeklikler ile yavaş yavaş yok olmayı beklersin....

Umay'ın evine gittiğimiz de ben odaya geçtim çok geçmeden Umay da elinde iki tane kupa ile odaya geldi.

"Al bakalım bu senin. Kuru kuruya olmaz. Şimdi anlat." Dedi ama benim anlatacağım hikayem o kadar kuru değildi.

"Umay benim annem ve babam ben küçükken beni terk ettiler" Dedim bir anda. Çünkü artık anlatmam gerekiyordu gevelemeye gerek yoktu.

"Ne? Neden? " Dedi Umay "ben küçükken çok yaramaz bir çocuktum. Hep asker olmak istediğimi söylerdim babam da bana 'sen daha yemek bile yiyemiyorsun beceriksizsin nasıl asker olacaksın' derdi aradan zaman geçtikçe babam ve annem birlik olup şiddet uygulamaya başladı. Daha sonra beni 9 yaşımda sokağa attılar. Hep kapılarına gittim. Beni eve alın dedim ama beni eve almadılar her zaman kapıdan kovarlardı beni. "Dedim gözlerim dolmuştu.

Sevdiğim kadını yanımda olduğunu bildiğim için göz yaşlarımı tutmadım.

" Sen yaramaz bir çocuk olduğun için mi seni istemediler. Ama neden? "Dedi . Beni anlayacak tek kişi oydu. " Dedim ya yaramazlık yapardım diye. Allah'ın her günü kapılarına gittim. En son doğum günümde kapısına gittim tam 12 yaşımda bana dedi ki 'işte o kara gün keşke doğmasaydın' dedi. Umay bir anne evladına bunu nasıl yapar dedim ben yıllarca. Ama sonra vazgeçtim. Sonra harp okuluna gittim Alparslan ile de orda tanıştık. Bizim bir arkadaşımız daha var hep birlikte büyüdük biz. Onu da seninle tanıştırmak isterim ama o burada görev yapmıyor. Bize deli üçgen diye seslenirlerdi. Diğerinin adı da Selim . Alparslan'ın deli halini daha görmedin görme de bence. Selim onun iki katı sinirlidir. Sevdiklerine zarar gelsin yeri göğü inletir. Benim hikayem böyle işte. Annem ile babam sevmedi. Ha bir de abim ve ablam var. Abimin adı Asaf. Ablamın adı ise Fadime. Annemler beni sokağa attıklarında abim ile aynı evde kalmıyorduk. O okul yurdun da kalıyordu. Ablam da evliydi. Ben onlar beni bulmasın diye soyadımı değiştirdim. Annemin adı Ayşe babamın adı da Ekrem. Ekrem Tosun. Bir abim daha vardı. Ercüment Tosun. O da polisti. Ama şehit düştü. Babam en çok onu severdi. Ama O hiç bir zaman onları sevmezdi. O sadece beni sevdi. Annemlerin beni sevmediğini bilirdi. Ama beni evden attıklarını bilmiyordu. Bir gün annemin kapısına gittim 15 yaşımda Ercüment abımı görmek için ama bana onun yazdığı mektubu verdi ve kapıyı yüzüme kapattı. Anlamıştım zaten abimin sehit olduğunu o mektubu okumadım hala bende okumaya cesaret edemedim. Böyle işte beni tek seven Ercüment abimdi. "Dedim Umay ise gözleri dolu dolu bana bakıyordu. İşte kendimden nefret ettim şimdi." Beni tek seven biri vardı. Oda vatan uğruna can verdi.." Dedim

"Yanlış biliyorsun. Selim var, ben varım, Alparslan var , ekip var. En güzeli de bu vatan var. Bu vatan sana minnettar. Ben seni herkesden çok severim. Yeter ki sevmeme izin ver ben o yaramaz çocuğu sevmek için can atıyorum. " Dedi Umay bir kere daha şükür ettim böyle bir kadını sevdiğim için. "Umay bana hep ne dediler biliyor musun? " Dedim sonlara doğru sesim titremişti. Gözlerim bulanık görüyordu. Başımı önüme eğdim. Gözlerimi sıkıca kapattım ve derin bir nefes alıp başımı kaldırdım.

"Ne dediler" Dedi o da benim gibi ağlıyordu. Dayanamadım yüzünü avuçlarımın arasına alıp göz yaşını sildim. "Ağlama, bak bana, ağlama" Güldu, gözyaşları daha çok akmaya başladı. "Sen de ağlıyorsun ağlama" Dedi oda göz yaşları mı silerken.

Ölü Ateşin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin