20. Bölüm

57 4 6
                                    

"Komutanım Çınar Albay sizi toplantı odasında bekliyor" Dedi asker.

"Tamam geliyoruz" Dedim ve Ömer'i beklemeden odadan çıktım. Dediğim gibi yapıyordum. Bu üç gün boyunca ne zaman bana yaklaşmaya kalksa uzaklaşıyordum. Odaya girdiğim de Ömer de hemen benim karşıma oturmuştu. Çınar Albay odaya geldiğin de hepimiz ayağa kalktık oturup bize de oturmamızı işaret etti. Biz oturduğumuzda hemen konuya girdi.

"Yeni bir göreve çıkacaksınız. Ama bu görev diğerlerine benzemiyor. Bir te****zcü grubu var. Biz ona çete de diyebiliriz. Bir süredir gittikleri mahallenin kadınlarına tecavüz ediyorlar ama kim oldukları belli değil. Bunlar kendilerini gizleyip gece vakti mahallenin kadınlarına te***üz ediyor. Ve masum kadınları geleceğini karartıyor. " Dedi sinirimden tırnaklarımı avuç içime geçirmiş bir vaziyette Çınar Albay'ın konuşmasının bitmesini bekliyordum.

" Bu çetenin sadece kadınlara söyledikleri cümleler var. Başka hiç bir delilleri yok. Polise gitmişler ama polisler hiç bir şey bulamamış. Sıra sizde. O çeteyi bulacaksınız. Ve bu konuda çok ciddiyim. Onlara bir yumruk dahi atmayacaksınız. Tabi işiniz bitene kadar. O adamları buraya getirin. Sonra hücrede istediğinizi yapın."

~

𝟭 𝗵𝗮𝗳𝘁𝗮 𝘀𝗼𝗻𝗿𝗮

Bir hafta içinde kendimize görev yapacağımız mahallenin içerisinde ev bulmak, eşya yerleştirmek gibi şeylere vakit ayırmıştık. Şuana kadar kimse dikkatimizi çekmese de yine de herkese şüphe ile yaklaşıyor ve kimseye bir şeyleri çaktırmamaya çalışıyorduk. Ömer arada sırada bana yanaşmaya kalktığında yine ve yine kendimden uzaklaştırıyordum. Buraya geldiğimizden beri daha hiç bir kadın veya kıza hiç bir şekilde yaklaşmışlardı. Bundan sonra yaklaşmamaları dileğiyle...

Hepimizin isimleri değişmişti.

Ömer:Kadir

Benim adım:Kamer

Alparslan:Uğur

Aras:Arda

Mehmet:Mustafa

Olmuştu. Birbirimize ev için de de öyle hitap ediyorduk. Dışarıdan duyan olur diye. Küçük tatlı bir ev seçmiştik. Erkekler bir odada ben salon da kalıyordum. Bir oda daha vardı ama ben oraya eşyalarımızı koymayı tercih etmiştim. Ne de olsa silahlarımız gizli olmalıydı. Aynı zamanda kendimize yeni kimlik çıkarmıştık. Ama sahteydi ve tüm polislerin araştırdığı zaman sorun çıkarmayacağı sekildeydi. Bu yüzden kafamız rahattı.

Şuan da mutfakta akşam yemeği için yoğun ısrarlar üzerine meşhur böreğimi yapıyordum. Mutfağa girmeden herkese 'ben mutfağa girdiğim de baya asabi olurum. Sakın yanıma gelmeye kalkmayın yoksa borcamı kafanızda parçalarım' demiştim. Şuan böreği fırına atıp tezgahı toparlanmaya başlamıştım. Açtığım şarkının eşliğinde hem dans ediyor hem de temizlik yapıyordum. Ve buna sesimin güzel olması da cabası olmuştu.

/Geç kaldım hesapsızca kendi hayatımdan çaldım. Seni buldum ben bu işten memnun kaldım/

Diye şarkıya eşlik ediyordum.

/Olur mu? Olmaz mı? Bizi biraz zorlamaz mı? Düşünmedim bende senden farksız kaldım.

Hadi beni duy, bu ne biçim huy. Gelde yerine başkasını koy. Yaşlanınca hast-/

Şarkıya devam edemememin sebebi kapıda bana bakan dörtlü ile son bulmuştu.

"Kamer, hani sen mutfakta asabi oluyordun. Ne bu neşe?" Dedi Arda kılıklı Aras.

"Şarkımı bölene kadar asabi değildim, Ardacığım." dedim üzerine basarak. Ömer hepsinden öne geçip yanıma geldi.

"Biz senden bir şey isyecez ama kızmak yok? " Dedi. O kadar masum bakıyordu ki yanaklarını mıncırmamak için kendimi zor tutuyorum diyebilirim. İste dercesine başımı salladım.

Ölü Ateşin GölgesiWhere stories live. Discover now