Jimin başından beri Jungkook'a ait olduğunu bilmiyordu.
O Jungkook'un hem yenilgisi hem de büyülenişiydi.
Ya da çılgın bir takıntısı...?
³³³³³³
Saçlarımı yanaklarıma çarpan buz gibi bir esinti, neredeyse sözlerini bana ulaşmadan yutacaktı.
Ardından...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
³ ♡ ³
Jimin
Günümüz
"Ben... Şey demek istiyorum... Benimle evlenir misin?"
Yanımda tek dizinin üzerine çökmüş adama gözlerimi kıpıştırarak baktım. Üstü çıplaktı, altındaysa bir şort mayo vardı. Elinde tuttuğu siyah kadife kutuda kocaman bir elmas yüzük duruyordu. Onu takıp denize düşersem doğrudan denizin dibini boylayabilirdim.
Dalgalar yatı hafifçe sallarken bir şezlongda uzanıyordum. Güneşten korunmak için elimi gözlerime siper ettim. "Vincent, aynı anda iki kişiyle evli olmanın yasadışı olduğunu sanıyordum? Bunca zamandır bir yalanı yaşadığımı mı söylüyorsun?"
Vincent içini çekti. "Evliliğinin sahte olduğunu herkes biliyor. Richard'la bir ilişkin yok. Yüzük bile takmıyorsun."
Elinde tuttuğu elmas, güneşte parıldayarak gözlerimi kör etti. Doğruldum ve neden böyle şeylerin hep benim başıma geldiğini merak ettim. "Vincent, seninle evlenmem mümkün olsaydı bile bunu kabul etmezdim çünkü seni bir hafta içinde çıldırtırdım."
Valentina yanımdaki şezlongdan, "Çıldırtır," diyerek bana katıldı ve pipetiyle mojitosunu yudumladı.
"Korkunç derecede dağınığım," diye devam ettim. "Evimi idare eden kişi bile dağınık. Hayatım o derece dağınık işte."
"Jimin, bunların hiçbiri umurumda değil. Ben sadece... Sana âşığım."
Valentina'nın içkisi boğazında kaldı. Öksürerek göğsüne vurdu.
İronik bir şekilde, bizim hayatımızda birinin evlenme teklif etmesi, aşkını itiraf etmesinden daha az tuhaf kaçıyordu.
Etrafta göz gezdirirken göbeğimin etrafındaki altın vücut zincirine dokundum. Herkesin gözü üzerimizdeydi. İçim sempatiyle doldu. Aşk berbat bir şeydi. Kimsenin başına gelsin istemezdim. Hitler hariç. Ve kesinlikle Lord Voldemort.
Ayağa kalktım. "Gel benimle bir içki iç, Vincent, olur mu?"
İçini çekip başını göğe kaldırdı. Onu nazikçe geri çevireceğimi biliyordu. Sonunda yüzük kutusunu hüzünlü bir tıklamayla kapattı ve sandaletleriyle ayağa kalktı. Güvertenin altına indim ve gerçekten güçlü bir içki hazırlama niyetiyle küçük bara doğru yöneldim.
