22

548 67 14
                                    


³ ♡ ³

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

³ ♡ ³

Jimin


Gıcırdayan alışveriş arabamla kahvaltılık gevreklerin olduğu reyona gittim, dalgın bir halde iki kutu Count Chocula'yı arabaya attım. Bu skor, bir hafta önce günümün en önemli olayı olabilirdi ama şimdi hiçbir heyecan duyamadım... çünkü aklım hâlâ önceki gece açığa çıkan sırla doluydu.

Bir keresinde, "Biri senin yüzünü nasıl unutabilir ki?" demiştim ona.

Nedense bunun komik olduğunu düşünmüştü.

Kendimi aptal gibi hissettim. Sadece bu da değildi. Görünüşe göre benim için hoş şeyler yapmak için her zaman zahmete giriyordu. Tabii, beni perişan etmek için de az uğraşmamıştı; ancak sekiz yıl önce New York'a adım attığımdan beri beni yerden topluyordu. Kelimenin tam anlamıyla.

Düğünümde olduğunu açıkladıktan sonra kulağıma bastırdığı kelimeleri hâlâ duyabiliyordum.

"Hatırlamana sevindim, malyshka, çünkü senin hakkında unuttuğum hiçbir şey yok."

Sonra beni ayaklarımın üzerine indirmiş ve çıkıp gitmişti.

Sadece bir şey için geldiğimi ve neredeyse onsuz ayrıldığımı fark ettiğimde marketten çıkmak üzereydim.

Her iki kolumda da birer torbayla iç çektim ve arkamı döndüm.

Yumurtaya ihtiyacım vardı; çünkü bugün Elena'ya makarna hamuru yapmayı öğretecektim. Ve binasına taşındığım gün Jungkook'a buzdolabından eksik malzemelerimi aşıracağımı söylesem de onunla yüzleşmeye henüz hazır değildim.

Vücudum, Jungkook'un her zaman içimde ortaya çıkardığı bu nefes kesici, gergin enerji yüzünden dün geceden beri sersem haldeydi. Aleksandra'ya onunla ilgilenmediğimi söylemiştim ve saatler sonra emrettiği için adamın parmaklarını emmiştim. Belki de mankenle aralarında adını koydukları bir ilişki yoktu ama birbirlerinin yanında, yattıklarına inanabileceğim kadar rahat görünüyorlardı. Bu düşünce bile midemi bulandırdı. Ve nedenini analiz etmeye hazır değildim.

"Anne, anne, alabilir miyim? Lüüütfen, anne?"

Elimde bir yumurta kutusuyla durdum ve küçük, siyah saçlı çocuğa baktım. Çok hevesli görünüyordu... Tek bir muz alabilmek için. Cevap evet olmalıydı çünkü çocuk kocaman gülümseyip meyveyi göğsüne bastırdı. Gözlerimi kıkırdayan tatlı bebeğine mırıldanan anneye çevirdim.

Crazy Obsession ° jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin