Jimin başından beri Jungkook'a ait olduğunu bilmiyordu.
O Jungkook'un hem yenilgisi hem de büyülenişiydi.
Ya da çılgın bir takıntısı...?
³³³³³³
Saçlarımı yanaklarıma çarpan buz gibi bir esinti, neredeyse sözlerini bana ulaşmadan yutacaktı.
Ardından...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
³ ♡ ³
Jimin
Dolabımın önünde durdum. Dudağımı dişleyerek gergin bir şekilde düşünüyordum.
Bunu neden kabul etmiştim ki?
Çünkü sinir bozucu bir şekilde ikna ediciydi, işte bu yüzden!
Önceki gece Jungkook adada oturup telefonla konuşurken ben kanepesinde bağdaş kurarak "beş para etmez" televizyon şovlarımdan birini izliyordum. Aramayı bitirir bitirmez, "Yarın benimle bir yere gelmene ihtiyacım var, malyshka," dedi.
Dalgın dalgın, "Nereye?" diye sordum. Karısı yan odada doğum yaparken Chad, Rachel'a asılıyordu.
"Bir iş yemeğine."
Bocaladım. "Federal Büro'nun ev sahipliği yaptığı bir etkinliğe mi?"
"Evet."
Yarım bir kahkaha attım. "Mümkün değil."
"Her zaman yanımda bir randevum olur, Jimin."
Ağzımdan çıkacak her kelimeden nefret ederek yutkundum. "Gazeteye bir ilan verirsen koridorda sıralanmış çeşitli sarışınların olacağından eminim."
Telefonunu normalden biraz daha agresif bir şekilde bıraktı. "Başka birini isteseydim sana sormazdım."
"Seninle oluşumu nasıl açıklayacaksın? Partideki bazı federaller beni tanıyabilir."
"Kimse beni sorgulamaz, Jimin."
"Ya sorgularlarsa?"
"Onlara defolup gitmelerini söylerim."
İç geçirdim. "Randevulardan bahsetmemiştik, Jungkook. İşi karmaşıklaştırma."
"Karmaşıklaştıran tek kişi sensin. Bir evlilik teklifi beklemeden benimle bir partiye gitmeyi beceremiyorsan söylemen yeterli."
Off.
O aptal kelimeleri söylemeyeceğimi biliyordu.
Daha sonra misilleme olarak, özenle yerleştirdiği diş fırçasını bir santim sola ittim.
Bir saat süren düşünme taşınma aşamasından sonra, siyah bir elbise giymeye karar verdim. Sofistike ama gösterişliydi. Elbiseyi düzelterek kalçalarıma tam oturmasını sağladım.
