Jimin başından beri Jungkook'a ait olduğunu bilmiyordu.
O Jungkook'un hem yenilgisi hem de büyülenişiydi.
Ya da çılgın bir takıntısı...?
³³³³³³
Saçlarımı yanaklarıma çarpan buz gibi bir esinti, neredeyse sözlerini bana ulaşmadan yutacaktı.
Ardından...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
³ ♡ ³
Jimin
İçimde bir ateş patladı, midemden parmak uçlarıma kadar yayıldı. Kanım kaynıyordu. Vücudum karıncalanıyordu. Nefes alamıyordum.
Dudaklarının benimkilerin üzerindeki baskısı beni öyle yoğun bir şekilde sarstı ki ilk tepkim onu itmek oldu. Onu olabildiğince sert bir şekilde itmek için avuç içlerimi göğsüne götürdüm ama alt dudağımı ısırıp sonrasında keskin acıyı yatıştırmak için diliyle yaladığında damarlarım ateşli bir istekle doldu. Boğazımda bir inilti gezindi. Parmaklarım kıvrıldı, tırnaklarımı karnına bastırdım ve kemer tokasında durdum.
Dudaklarıma doğru tısladı ve sonra dilini ağzımın içine kaydırdı. O ıslak dokunuşu deliğimde hissettim.
Ellerinin üzerimde olduğunu bilmek bile içimi titretiyordu ama onları hissetmek, içimde kalan tüm direnci yakıp kül ediyordu. Avucu kalçamdan popomun kıvrımına kayıyor, boğazımı nazik ama inatçı bir şekilde kavrıyordu. Ona doğru sallandım, vücudum onunkine değdikçe eriyordu.
Onu sadece bir kez tattıktan sonra dudakları benimkileri terk etti ve damarlarım buna isyan etme isteğiyle doldu. Birden Seattle'da kaç kişiyle öpüştüğünü merak ettim ama bu düşünce bir elini ıslak saçlarıma götürüp bir avuç saçımı tutarak başımı eğdiğinde uçup gitti. Derimi dişlerinin arasında çekiştirip hafifçe emerek boynumdan aşağı bir yol izledi. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki ağırlını kasıklarımda hissediyordum.
Vücudunun sıcaklığı, güçlü varlığı, hareketlerindeki öfke nefesimi kesti. Jungkook boğazımı, köprücük kemiğimi ve göğüs uçlarımı ısırıp emerken ben ellerim karnına dayalı bir şekilde, lastik bir oyuncak bebek gibi yalnızca soluyabiliyordum.
Parmakları bacaklarımdan yukarı kaydı, elbisemi yukarı doğru sıyırdı, tâ ki uyluklarımın birleştiği yerde beyaz tangamı görene dek...
Bakışlarını indirdi ve gözlerindeki ateş adeta kumaşı yaktı. "Sikeyim." Agresif fısıltısı kulaklarımı doldurdu.
Aletimi sanki bana sertçe dokunmuşçasına okşadı. Midemin alt kısmına bir sıcaklık çarptı. Kalçalarımı sallayarak aramızdaki küçük mesafeyi kapattım, içimdeki sızıyı biraz olsun dindirmeye çalışıyordum.
Caddede bir yerden bir arabanın sesi geliyordu ama Jungkook'un elleri vücudumdaki gözlerini takip ederken sesi zar zor fark edebildim. Artık beni öpmüyordu. Nefeslerimizin yumuşak sesi ve yağmurun patırtısı eşliğinde bana sadece dokunuyordu.
Hareketleri sert olmasına rağmen özenliydi; her kıvrım ve çukuruma aşıkmış ama bunun için kendinden nefret ediyormuş gibiydi, Elini aşağı kaydırıp kıçımı avuçladı ve sonra bir şaplak attı. Ardından acıyan yeri sert bir şekilde okşadı.
