³ ♡ ³
Jimin
Son akşam yemeği partisi başarısızlığından bu yana halka açık bir yerde hiç görünmemiştik. İlişkimiz -artık nasıl bir ilişkiyse- iyi gidiyordu. Ama elbette, Jeon Jungkook her zaman gidip işleri karmaşık hale getirmek zorundaydı.
Ben yataktan kalkıp gerinirken, "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.
"Kiliseye." Esnedim. "Neredeyse bir aydır gitmiyorum. Yemin ederim ki cehennem ateşinin sırtıma tırmandığını hissedebiliyorum."
Güldü ve yatağın kenarına oturdu. "Seninle geleyim."
Donakaldım. "Ne? Hayır. Jungkook, gelemezsin."
"Neden?"
"Çünkü..." diye çıkıştım. "İnsanlar birlikte olduğumuzu düşünür."
Gözleri sertleşti. "Kahrolası her gece benim yatağımda uyuyorsun, Jimin."
"Katolik bile değilsin!"
"Sen neysen ben de oyum."
Buna bir cevap veremeyecektim çünkü saçmalıyordu.
Bu teoriyi hiçbir zaman tam olarak test etmesem de Nico'nun benim biriyle çıkmamı sorun edeceğini düşünmüyordum. Teknik olarak onun koruması altındaydım ve bu nedenle kurallar vardı ama kendimi özgür olarak düşünmeyi her şeyden çok seviyordum. Ancak, ailesindeki herkesin Jungkook ile beni atışırken gördüğünü veya duyduğunu biliyordum ve kiliseye birlikte gidersek dillerinden asla kurtulamazdım.
"Herkes birbirimizden nefret ettiğimizi düşünüyor."
Bana doğru yürüdü ve başparmağını yanağımda gezdirdi. "O zaman onlara iyi geçinebileceğimizi gösterelim."
Dudağımı ısırdım.
"Yoksa beni geri mi çevireceksin, kurtuluşum?"
Gülümsememi durduramadım ve sonra başımı iki yana sallayarak hüsrana uğramış bir şekilde inledim.
Her zamanki gibi birlikte duş aldık ama aradaki fark, hazırlanırken Jungkook'un içine kapanık, hatta neredeyse suçlu görünmesiydi. Bu da beynimde alarm çanlarının çalmasına neden oldu. Neyin peşinde olduğunu ya da neden benimle kiliseye gelmek istediğini bilmiyordum ama altında planları olduğunu düşünmeye başlamıştım.
YOU ARE READING
Crazy Obsession ° jikook
Fan fikciaJimin başından beri Jungkook'a ait olduğunu bilmiyordu. O Jungkook'un hem yenilgisi hem de büyülenişiydi. Ya da çılgın bir takıntısı...? ³³³³³³ Saçlarımı yanaklarıma çarpan buz gibi bir esinti, neredeyse sözlerini bana ulaşmadan yutacaktı. Ardından...