34

468 67 11
                                    

³ ♡ ³

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

³ ♡ ³

Jungkook


Yanlış hesap yapmıştım.

Sık sık yaptığım söylenemezdi ama bu seferki hata, banyo tezgâhına saçılan losyonlarda, saç ürünlerinde ve parfümlerde bariz bir şekilde belliydi. Bir güzellik salonu buraya kusmuş gibi görünüyordu.

Onun eşyalarını ayrı bir kutuda, tıpkı benimkiler gibi temiz ve düzenli bir şekilde tutabileceğimi düşünmüştüm. Zaten aklımı meşgul ediyordu, tenimin altına işlemişti ama kahretsin... Artık her yerdeydi. Mutfağımda, banyomda, yatağımda.

Şaşırtıcı bir şekilde, ortalıkta bıraktığı onca şey, her zaman olacağını düşündüğüm gibi beni rahatsız etmiyordu. Sadece, diş macununu her kullanışında kapağını açık bırakması gibi şeyler arada sırada gözümün seğirmesine neden oluyordu. Yine de onun etrafta olmamasını daha rahatsız edici buluyordum. O kadar rahatsız edici ki geri dönmesi için ondan özür diliyordum. İşler gülünç bir şekilde kontrolden çıkmıştı.

Lavabonun kenarını tuttum. Çok fena kapılmıştım. Bunun nasıl sona ereceğini düşününce sırtımdan soğuk bir ter boşandı. Benim için asla sona ermeyecekti, bundan emindim ve huzur bulabilmemin tek yolu, istese de istemese de benimle kalmasını sağlayabileceğime inanmaktı. Artık ona her baktığımda göğsümde bir his ağırlaşıyordu. Onu mutsuz görmeye dayanabileceğime inanmıyordum. Ve bu, her şeyi zorlaştırıyordu.

Jimin kapıda belirince bakışlarım aynada onunkilerle buluştu. Uzun kollu tişörtlerimden birini giymişti ve yakası omzundan kayıyordu.

"En iyi yeri kaçırdın." diye somurttu.

Yavan bir ses çıkardım. "Doğrudur."

Filmler konusunda gerçekten bir orta yol bulmamız gerekiyordu.

Kollarını arkamdan belime doladı, dokunuşu omurgamda küçük bir titremeye neden oldu.

"Tuvalete gittiğinde bunu mu yapıyorsun? Aynada yakışıklı yüzüne mi bakıyorsun?"

Bir dakikalığına uzaklaşmam gerekmişti. O, kokusu, gülümsemesi, ellerinin üzerimde bıraktığı his... yakınımdayken düşünemiyordum. Başım dönüyor, boğazım sıkışıyordu. Sanki biri dairemdeki her şeyi yeniden düzenlemenin eşiğindeymiş gibi hissediyordum.


"Düşünüyordum." dedim ona.

"Neyi?"

Geçmişime girmene izin vermeden seni nasıl rahatlatacağımı. Bana iğrenerek değil de her zaman bu şekilde bakmam nasıl sağlayacağımı.

"Seni."

"Ah, tuvalete beni düşünmeye mi geldin? Memur Bey, onur duydum." Eli karnımdan aşağı, aletimin üzerine kaydı. Kaşlarını çattı. "Pek heyecan verici bir senaryo olmasa gerek."

Dudağımın bir köşesi yukarı kalktı. Arkamı döndüm, yüzünü avuçlarımın arasına aldım ve başparmağımı yanağında gezdirdim. "Ben hep seni düşünüyorum, malyshka."

Dudakları aralandı, yanaklarına bir kızarıklık yükseldi. Parmak uçlarında yükseldi ve dudaklarıma doğru fısıldadı.

"Senden gerçekten hoşlanıyorum."

Bundan daha fazlasını istememe rağmen içim memnuniyetle doldu. Vereceği her şeyi ve daha fazlasını istiyordum. Ağırdan alıp beni sevmesini sağlayacaktım. Belki o zaman, istediği her parçamı ona veremeyeceğimi anladığında beni terk etmezdi.

Gözlerini kırpıştırdı. "Sen de söylemeyecek misin?"

Güldüm. Hissettiğim şey, hoşlanmanın o kadar ötesindeydi ki hoşlanıyorum demek gülünç geliyordu. Hislerimi ona hemen şimdi söyleyebilirdim ama buna hazır değildi.

"Ben de senden gerçekten hoşlanıyorum," dedim ve alt dudağını ısırmak için eğildim.

Ağzıma doğru hafifçe inledi.

İhtiyacım olan tek senaryo buydu.

Onu kucaklayıp yatağa götürdüm.


³ ♡ ³



"Jimin'i mi beceriyorsun?" Nico bana sert bir bakış attı. "Bu hoşuma gitmedi. Adamlarımıza nişanlılarının tadına bakabileceklerini düşündürüyor."


Nico'nun ofis koltuğunda arkama yaslandım. "Yanılıyorsam düzelt ama sen da karınla evlenmeden önce birlikte yaşamamış mıydın?"

Başparmağını çenesinde gezdirdi. "Ben bunu gizli tutmuştum. Sense Jimin'i kahrolası metresinmiş gibi gezdiriyorsun."

"1890'dan beri bu terimi duymamıştım." dedim duygusuz bir sesle. "Siz İtalyanlar bir gün zamana ayak uydurmak zorunda kalacaksınız."

"Onunla evlen Jeon, o zaman bir sorunumuz kalmaz."

Keşke o kadar kolay olsaydı.

Çenem kasıldı. "Buna hazır değil"

"Çok üzüldüm. Elena'ya benimle evlenir mi diye sorsaydım bana hayır derdi. Bil bakalım ben ne yaptım? Ona sormadım."

Jimin'i benimle evlenmeye zorlayamazdım. Hayatındaki diğer adamlardan farklı olmak istiyordum, farklı olmaya ihtiyacım vardı. Benden hoşlanıyordu. Bana bunu söyledikten ve bu, benden nefret ettiğini duymaktan çok daha iyi hissettirdikten sonra, gözlerindeki ihaneti görmeye dayanamayacağımı biliyordum.

"Onun için başka birini kolayca bulabilirim." diyerek beni kandırmaya çalıştı.

"Bul bakalım." Sesim karanlıktı. "Hatta muhtemel kişilerin listesini hemen şimdi çıkarırsan ikimize de zaman kazandırmış olursun."

"Tanrım," diye mırıldandı Nico. "lyi. O zaman şöyle düşün: İlişkiniz Jimin'i kullanıp atılabilir biri gibi gösteriyor. Becermek için iyi ama evlenmek için yeterince iyi değilmiş gibi."

Dişlerimi sıktım.

"Ben demiyorum." Sandalyesinde geriye doğru sallandı. "Sadece görünen bu, Jeon." "


Bu konuşmaya bir son vererek ayağa kalktım.

"lyi şanslar," dedi.

"Siktir git."

Gülüşü beni kapıdan dışarı kadar takip etti.

°•°•°•°•°•°•°











Crazy Obsession ° jikookWhere stories live. Discover now