Bölüm 3

4K 346 81
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla açtı gözlerini. Dün eve geldiğinde annesi ilk defa ona kızmış sesisini yükseltmişti. Hatta babasıyla bile tartışmıştı. Onları endişelendirmişti. Annesi zaten evhamlıydı, bir de telefonunu kapatınca deliye dönmüştü. Sehun kendini suçlu hissetmiş ve özür dilemişti. Sonrasında annesi ona sarılmıştı, birde babası katılıp kocaman bir aile kucaklaşması yaşamışlardı. Görülmeye değer bir tabloydu üstelik.

  Dünün bütün negatifliğini üzerinden atmış oldukça mutluydu Sehun. Üzerini okul gömleğini giyerken eskisi gibi düğmelerini zorlayan göbeğini  takmamıştı bile. Böyle mutlu olmalıydı değil mi. Saçlarını özenerek renklerine göre ayırıp düzeltip, alnına düşürmüştü. Böyle bakınca saçları önceki günlere nazaran daha güzel göründü, gözlerine. Bunda dün tanıştığı Luhan adındaki gencin de  etkisi olabilir. Luhan aklına gelince mutlu hissetti kendini. O gerçekten çok nazikti değil mi?

  Luhan'ın kendisine verdiği şapkayıda, saçlarını bozmamaya dikkat ederek kafasına taktı. Artık okul için hazırdı şimdi aşağıya inip kahvaltı yapmalıydı. 

 Mutfağa ilerleyip annesine arkadan sarıldı sinsice. '' Günaydın anneciğim.'' Bunu her sabah yapıyordu ve masum annesi her zaman korkuyordu. Kıkırdayarak annesini belinden kollarını çekti. 

 ''Günaydın Hunnie.'' Yixing oğlunu düne göre çok daha iyi olan moraliyle keyiflendi. Sehuniesi gülerken çok güzeldi. Aynı ben diye düşünmeden edemedi. Bakmayın öyle kocası Yifan herhalde biraz egoistlik bulaşacak öyle değil mi? 

 Onlar kahvaltı için masayı hazırlarken Yifan gelip ikisine de günaydın öpücüğü vermişti.  Hep birlikte eğlenceli bir kahvaltıdan sonra Yifan, okula Sehun'u bırakmayı teklif etti ama Sehun bıgün kendini oldukça dinç ve enerjik hissettiği için yürümek istediğini söyledi. Kapıdan çıkmak üzereyken Yifan ona seslendi. Sehun arkasını dönüp babasına baktı. Yifan oğlunun kafasındaki şapkayı çıkarıp ters şekilde kafasına taktı saçlarını geriye doğru ittikten sonra. 

 '' Ama baba saçlarım bozuldu.'' Sehun dudak büzerek söyledi. Yifan kıkırdayıp '' Önemli değil böyle daha çok yakıştı, hem şapkayı geri kafandan çıkarınca saçların daha havalı olur. Babanın tarzına güven.'' dedi. Kendisi artık bu şekilde şapka takamıyordu ve oldukça özeniyordu. Şapka takmayı hep sevmişti.

 Okulun kapısında Chanyeol ve Kyungsoo ile karşılaşmıştı. Dün onları da telaşlandırdığı için özür dilemişti. Kyungsoo ona biraz kızmak istesede abartmamayı seçti. Azcık kötü kötü baktı o kadar.  Chanyeol ve Kyungsoo her zamanki gibi lak lak ederlerken Sehun Luhan'ı düşünüyordu. Onu düşünmeyi dünden beri bırakamamıştı. Onun bordo saçları, soluk teni, burnu, dudakları ve en önemlisi de sıcacık bakan sulu gözlerini aklından çıkartamıyordu. Bu tarz garip duygular ona yabancı olsada elinden gelen birşey yoktu.

   Okul binasının önünde büyük bir kalabalık toıplanmış, çığlık atıyorlardı. '' Sanırım kavga var.'' Chanyeol kalabalığa bakarken mırıldandı, diğerleri onu duymuşlardı. Kyungsoo onaylayarak '' Bir göz atsak fena olmaz.'' dedi. '' gitmeyelim. Bizene onların kavgasından.'' Sehun mızmızlanırken, Chanyeol ve Kyunsoo onu kolundan çekiştirip götürüyorlardı bile.

    Kalabalığı aştıklarındaysa Sehun şok olmuştu. Çünkü dün tanıştığı Luhan bugün üst sınıflardan bir çocuğu deli gibi yumrukluyordu. Bu gerçekten o Luhan mıydı? Yo hayır olamaz diye düşündü. Onun tanıştığı  Luhan birine öylece yumruk atacak birine benzemiyordu. 

 Chanyeol tam kavgayı ayırmak üzereyken Luhan yerde yatan çocuğun üzerinden kalkmış ve kanlı yumruklarını çocuğun üzerine silmişti. '' Adım Xio Luhan. Bundan sonra adımı unutmasan çok iyi edersin.'' 

TOMBİŞ SEHUNİE// HanHunWhere stories live. Discover now