Bölüm 6

3.6K 309 39
                                    

 

  Yifan önden ilerlerken, Luhan ve Sehun hemen arkasından onu arabaya doğru takip ediyolardı. Luhan, Sehun'a destek olmak için beline kolunu dolamıştı. Sehun'un kolu ise onun omzuna sarılıydı. Sehun şu anda kendisini hiç mi hiç iyi hissetmiyordu. Yanakları kıpkırmızıydı ve Luhan'ın olduğu tarafa kafasını çevirip bakamıyordu. Ne diye Luhan kendisine yardımcı olmak için tutturduysa, hem arkadaş bile değillerdi ki. Evet Sehun Luhan'ın ondan arkadaş olarak bahsetmediğine çok içerlemişti. O insanlarla arkadaş olmayı seviyordu. Hatta hayvanlarla bile hatta ve hatta bitkilerlede arkadaş olmuşluğu vardı. Annesinin begonyası çilliyi çok seviyor ve iyi anlaştıklarını düşünüyordu. Ama Luhan'la niye arkadaş olamıyordu ki. O diğer insanlar gibi onunla alay etmemişti hem.  Ama Sehun biliyordu Luhan'a ulaşması için biraz çabalaması gerekti. Onun aslında nazik olduğunu biliyor ve arkadaş olacaklarına inanıyordu.

  Arabaya gelince Yifan Sehun'u Luhan'ın kolları arasından nazikçe aldı. Oğlu gerçekten büyümüştü ama gerçekten büyümüştü ebat olarak,bu göbişle ne yapacaktı, bilemiyordu. ''Teşekkürler delikanlı. Sehun'a derste gerçekten yardımcı olmuşsun.'' Yifan neler olup bittiğini bilmiyordu. Çünkü Sehun anlatmamıştı. Babasından birşey saklamak hoşuna gitmesede, öğrendiğinde neler yapabileceğini tahmin bile edemiyordu. Babası sinirlendiği zaman çok vahşileşiyordu. Konu annesi ve Sehuniesi olduğunda onları korumak için elinden geleni ardına koymazdı. 

 Luhan nazikçe gülümseyerek '' Önemli değil efendim.'' Daha sonra Sehun'a döndü. '' Geçmiş olsun Sehun. Bundan sonra daha dikkatli olmalısın.'' Sehun Luhan'ın söylediklerine göz devirecekken babasını baktığını farketti. ''Teşekkür ederim.'' diye yanıtladı onu. 

  Babası ve Gökkuşağı otoparktan çıkarken Luhan arkalarından baktı. Şimdi ceza çekmesi gereken bir öğretmen vardı öyle değil mi ? Neler yapabileceğine gidip bir bakacaktı. Sadece Gökkuşağını rencide etti diye ona hasar veremezdi. Luhan'ın istediği Gökkuşağı kadar canı yanmalı ve kendiside bunu keyifle izlemeliydi. Aklına çokta masum olmayan şeyler geldiğinde sırıttı ama bu korkunçtu.

   Sehun eve geldiğinde annesi etrafında pervane olarak ne yapacağını şaşırmıştı. Bir mutfağa bir Sehun'a banyoya koşturuyordu, evi o kadar çok turlamıştı ki, Sehun başının döndüğünü hissederek annesinin kolunu tuttu. '' Anneciğim iyiyim ben. Bu kadar teleşlanma. Biraz dinlenirsem iyi gelir.'' Oğlunu güzel gülümsemesini gören Yixing biraz daha rahatlasada hala ona neler olduğu konusunda endişeliydi. Yixing ona çorbasını içirirken Yifan huysuzluk yapıp ona da çorba içermesi için baskı  yapıyordu.
" Fannie lütfen, önce oğlumuz içsin sonra sen." Yifan, eşinin tatlı sesini duyunca başı dönüyormuş gibi hissetti. Yıllar geçsede Yixing'in etkisi, Yifanın üzerinden hiç silinmemişti.
  Onlar eğlenerek çorbalarını içerken kapı çalmıştı. Yifan kapıyı açtığında Chanyeol,  Kyungsoo ve tanımadığı esmer bir çocuk kapıda dikiliyorlardı.
"Oh hoşgeldiniz çocuklar." Yifan onları salona aldı. "Çocuklar açsınızdır ben masayı hazırlayayım hep birlikte yemek yiyelim. Ah bu arada hoşgeldiniz." Yixing ayaklanıp telaşla mutfağa geçti.

  Kyungsoo ona güldü. "Sanırım yardım etsem fena olmaz. Baya kalabalığız." Lazer gözlerini Jongin'e dikerek burda olmamalıydın seni kara böcek bakışları attı. Jongin onun bu tutumundan rahatsız olsada çaktırmadı.
  O daha çok Sehunun nasıl olduğuyla ilgiliydi. Derse katılmamıştı kilolu çocuk  ve esmer olan olanları duyunca onu merak etmişti. Kyungsoo'nun ona neden kıl olduğunu biliyordu. Burada onun tarafından istenmediğinin gayet farkındaydı. Yine de sıra arkadaşını görmek istemişti Jongin.

  Chanyeol Sehunun sargılı elini tutmuş onun iyi olup olmadığını,  kendini nasıl hissettiği hakkında bir şeyler soruyordu.

  Yifan yeni tanıştığı emer çocukla sohbet edip onu tanımak için sorular soruyordu. Adının Jongin olduğunu öğrendiği çocuk gayet saygılı efendi bir çocuktu. Neden Kyungsoo'nun onu parçalamak ister gibi bakmasına anlam veremiyordu. Ne sandınız Yifan tabikide Kyungsoo'nun esmere nasıl tepkili olduğunu farketmişti. Gençler abartmadan aralarında ki meseleyi hallederler umarım diye geçirdi içinden.
 
  Sehun okuldan içeri girdiğinde yine insanların ona bakıp fısıldaşıyorlardı. Kendine şöyle bir baktı, tuhafmıyım diye. Ama her zamanki gibiydi işte gömleği onu sıkıyordu bi o kadar. Sınıfına doğru giderken bir grup kız tarafından yolu kesilmişti.
" Hey sen şişman çocuk!"  İşte yine başlıyoruz diye düşündü. Bazen sadece ve sadece görünmez olmak ve ortalardan kaybolmak istiyordu. Kızlar üstüne gelmeye başladı. Sehun bunun sonunun hayırlı bitmeyeceğini biliyordu.

" Hunniemm." Kyungsoo koşarak Sehun'a sarılmıştı o sırada. Bu görüntü o kadar sevilesiydi ki, Chanyeol dayanamayıp ikisinin üstüne uçmuştu. Ama şaka değil gerçekten uçup ikisinin üst üste düşmesine neden olmuştu. Sehun altta depelenip yardım çağırıyor, Kyungsoo Chanyeol'a en ağır küfürlerini söylüyor, Chanyeol ise deli gibi kahkaha atıyordu.
" Kyungiee , Hunniee sizi seviyorummmm ~" Ayağa kalkarken söylediğinde koca gözlü çocuktan dizine bir tekme yemesi bir oldu.
" Aptal salak dev Sehunie yaralı sen neler yapıyorsun."
"İyiyim ben Soo kızma Chan'a."
Kyungsoo Sehun'a şefkatle bakıp Chanyeol'a pis bakışlarını yolladı.
"Ama haksızlık bu beni de sev Kyungie"  Kyungsoo'ya sırnaşıp söyledi. Küçük olan ona bakıp göz devirip Sehun'la sınıfa ilerledi.
   
  Öğle Yemeği molasında hep birlikte oturmuş yemek yiyorlardı. Sehun elinde tepsiyle boş masalardan birine yürüyen Luhan'ı görünce heyecanla el sallayıp onu çağırdı ama Luhan ona bakıp yanlarından es geçti. Bu biraz Sehun'u üzmüştü. Daha dün ona yardım etmemiş miydi bu çocuk, ne demek oluyordu  şimdi bu tavırlar?

  Arkasını dönüp Luhan'a bakıyordu sürekli. Masadakiler onun ne yaptığını önemsemiyorlardı.
  Luhan telefonunu çıkarıp bir şeyler yaptı. Ardından hızla masadan kalkıp uzaklaşmaya başladı. Sehun onun nereye gittiğini deli gibi merak ediyordu. Gidip bir göz atsa birşey olmazdı sanırım.
  Luhan'ı yavaşca arkasından takip ederken bir yandan saatini kontrol ediyordu. Hala öğle molasındaydılar, bu iyi bir şeydi.
  Kafasını kaldırıp baktığında Luhan'ı göremedi. Panikle etrafına bakarken, biri kolundan çekmişti.
"Burda ne işin var diye sormayacağım Gökkuşağı. Neden beni takip ediyordun?" Luhan sinirle fısıldadı. Sehunu kendiyle birlikte duvar dibine çekmişti. Sehun neden saklanır vaziyette olduklarını bilmiyordu.
"Ben şey sen öyle aniden çıkınca merak ettim." Kafasını suçluluk duygusuyla eğmişti.
Luhan renkli saçlı olanın üzüldüğünü gördü ama önemsemedi. Sehun tekrar konuşacakken kendine biraz daha çekip ağzını elleriyle kapattı.
Sehun aniden sesler duydu tuhaf sesler. Şuan bir sokak arasındaydılar ve çöp kovalarının yanında Luhan'la çok yakındılar. Kendini iyi hissetmiyordu yine ve yine.
Tuhaf sesler arttığında kafasını uzatıp baktı. Gördüğü şeyle şok oldu.
Beden eğitimi Öğretmeni bir öğrenciyle terbiyesiz şeyler yapıyordu. Luhan ise pis pis sırıtıyordu.

***

TOMBİŞ SEHUNİE// HanHunWhere stories live. Discover now