Bölüm 9

3.5K 313 63
                                    


Sehun hızlıca yanağını tutarak koşuyordu. Az önce Luhan onu öpmüştü. Sehun neden kalbinin deli gibi attığını anlayamıyordu.
Okulda olanlar yüzünden miydi acaba? Önce zorbalığa uğramıştı. Şimdide koşuyordu. Evet evet koşmaktan da olabilirdi. Sonuçta pek sportmen biri sayılmazdı değil mi? Yani bordo saçlı yakışıklı çocukla bir alakası olamazdı değil mi kalbinin hızlı atması? Bu saatten sonra okula gidemezdi. Eve gitmeliydi. Hem Luhan'ı tekrar göremezdi. Çocukcağızı itip kaçmıştı. Eve gidip pinkusuna sarılıp uyumalıydı. Chanyeol onun çantasını getiridi. Bu gün yeterince atraksiyon yaşamıştı. 

   Yixing oğlundaki tuhaf hareketleri sezmişti. Ona en sevdiği yemeği yapmasına rağmen Sehun dokunmuyor çubuklarla yemeğini dürtükleyip duruyordu. Yifan da ters giden bir şeylerin olduğunu anlamıştı. Minik oğlunun düşünceli haline pekte alışık sayılmazdı.

''Neyin var Sehunie? Yoksa yemeği beğenmedin mi?'' Annesi şevkatle konuştuğunda yavaşça kafasını kaldırdı. ''Hayır beğendim anneciğim. Sadece pek iştahım yok.'' Zoraki bir gülümsemeyle cevap verdi Sehun.

 Yifan hemen uzanıp elini oğlunun başına koyup ateşi var mı, yok mu diye kontrol etti. Sehun çok sık hastalanmazdı. Gerçekten güçlü bir bağışıklığı vardı. Ama Yifan ve Yixing onun hasta olduğunda yataktan çıkamayacak kadar kötü olduğunu bilirlerdi. Bu yüzden Sehun asla ve asla hasta olmamalıydı.  ''Ateşin de yok. Oğlum tuhaf görünüyorsun neler olup bittiğini anne ve babaya anlatmak ister misin?''

Yifanın sıcacık içten samimi sesini duyan renkli saçlı çocuk sormak istediği soru için azda olsa cesaret bulabilmişti. ''Ş-şey baba annemle öpüştüğünüzde ne hissediyorsun?'' Yutkunup Yifan'a baktı. Zavallı adam böyle bir soru beklemiyor olacakki, kaşları havaya kalktı. ''Sen bunu neden soruyorsun?'' Yifan aniden sert sesiyle sordu. Oğlu yoksa biriyle mi öpüşmüştü. Onun minik sevimli, güzel oğlu.

''Ben sadece merak ediyorum çünkü, Kyungsoo ve Chanyeol daha önce öpüşmüşler.'' Sehun azıcık yalan söylemiş olabilirdi. Ama Chanyeol ve Kyungsoonun öpüşmesi konusunda doğru söylememişti. İkiliyi daha önce konuşularken duymuştu. Onun yanında konuşmuyorlardı. Böyle şeyleri ama o şans eseri duymuştu işte. Ozamanlar pek merak etmesede, şu an ne hissettiklerini merak ediyordu. Annesi ve babası hep onu öperlerdi ama asla Luhan'da olduğu gibi kalbi çarpmamıştı. Bunun nedenini merak etsede babasına sormasının kötü bir fikir olduğunu yeni anlıyordu. 

''Yifan o artık küçük bir çocuk değil. Elbette sevdiği biri olabilir değil mi?'' Yixing kocasının çatılı kaşlarına bakarak söyledi ve ardından oğluna dönüp devam etti. ''Sehunie bugün baban basket maçına gidecekti, o gittiğinde neden seninle oturup konuşmuyoruz." Sehun annesiyle konuşmasının daha faydalı olacağına inanıyordu. Bu yüzden kafasıyla onayladı.

"Evet Sehunie şimdi anlat bakalım kim o yakışıklı?" Yixing elinde iki tane çikolata kavanozuyla geldi. Birini Sehuna uzattı. Diğerinden kendisi bir kaşık aldı.
" Anne çikolata ne için?" Sehun normalde abur cuburu yasaklayan annesine baktı merakla.

"Ne yani ilk aşklar çikolata eşliğinde anlatılır oğluşum." Tatlı kıkırdamalarını serbest bıraktı annesi. Ona göre aşk mükemmel bir duyguydu ve oğlu bu mükemmel duyguyu yaşamaya başladıysa ne olursa olsun yanında olmalıydı. Bu yüzden Yifan'ı olmayan basketbol  maçına sepetledi. O aksi adam kesinlikle küçük oğlunu kimseyle paylaşmayı düşünmüyordu.

Sehun annesinin aşk dediği anda kıpkırmızı olmuştu. Biraz daha dikkatli bakarsanız kulaklarından dumanlar çıktığını görebilirdiniz.
  " H-hayır anne onu nerden çıkardın ben kimseye aşık olmadım ki." Kekelesede derdini anlattığını düşünüyordu.

"Hmm demek şimdilik sadece hoşlantı öyle mi?"  Çikolatasından bir kaşık daha alıp sordu.
"Anne!" Sehun kırmızı yanaklarını sakladı. Annesi neler diyordu böyle. "Ben Luhan'dan hoşlanmıyorum bir kere." diye devam etti.
"Oh demek adı Luhan. Nasıl yakışıklı mı? Sizin okulda mı? Daha önce adını duymadım, yeni mi tanıştınız? " Sehun sorulardan başının döndüğünü hissetti.  Annesi çok fazla meraklıydı.

"Pekala. Bak sana babana nasıl aşık olduğumu anlatayım."Yixing kendisini onaylayan oğluna bakıp devam etti.
"Biz çok gençken babanla zorla nişanlandık. Sürekli tartışma yaşardık hemde. O hep bencil gibi görünsede çoğu zaman beni düşünüp koruyormuş meğer. Tabiki ben bunları bilmiyorum. Bir gün onu dinlemedim ve çok büyük bir belaya bulaştım. Sonumun geldiğini düşündüğümde baban buldu ve kurtardı beni." Yixing anlatırken Sehun heyecanla araya girdi. "Sonra sende babamın beyaz atlı prensin olduğunu bilip onla evlendin."
Yixing heyecanla konuşan oğlunun renkli saçlarını karıştırdı.
"Hayır ona tekme attım."
" Neden tekme atıyorsun o seni kurtardı." Sehun şaşırak sordu.
"Çünkü kendini yaralamıştı. Ilk defa o zaman onun için endişelendiğimde onu sevdiğimi anladım ve kızdım ilk defa birine şiddet uygulamıştım. " Sehun annesinin hatıralarını anlatırken kendisini ve Luhan'ı düşündü. Onlarda olabilir miydi acaba? Annesi ve babası gibi olma düşüncesi yanaklarının yeniden alev almasını sağlamıştı.

Annesine sarıldı. "Sehun bana doğruyu söyle bebeğim o çocuk seni öptü mü?"

Sehun kafasını sallayıp "Sadece yanağımdan. Ben çok utandım ve onu ittim." utangaç şekilde söyledi.
" Erkeklere istediğini asla hemen vermemelisin Sehunie. Bu sayede asla sözünden çıkmazlar." Annesinin sözlerinden birşey anlamamıştı.
" Yakışıklı mı peki Luhan?" Yixing merak ettiği diğer önemli soru buydu. "O gerçekten çok yakışıklı ve havalı." Sehun Luhanın özellikleri aklına gelince üzüldü. Kendide onun gibi olmak isterdi. Luhan'ın yanında sönük kalacağını ve o öpücüğü yanlış anladığını düşünüyordu.

****

Luhan müdür odasından çıkarken sırıtıyordu. Aptal insanlar ona söz geçirebilceklerini mi sanıyorlardı. O her adımını hesaplardı.

Dün o çocuğun kolunu kırdığı için çağrılmıştı. Aslında müdürün onu atmak istediği çok açıktı. Ama bunun için yeterli delili yoktu. Kameraları imha etmiş ve ondan korkan diğer öğrenciler bir şey söyleyememiştiler. Asıl o çocukla daha hesabı bitmemişti.

Kimse gökkuşağını o şekilde korkutamaz ve dokunamazdı.
Aklına gelen anıyla yine sinirlerinin gerilediğini hissetsede hemen ardından onun yumuşak yanağı gülümsemesini sağladı. 'Noluyor lan bana?  Aman ne oluyorsa iyi oluyor.' diye geçirdi içinden.

Koridorda Luhan'la karşılaşınca nefesini tuttu renkli saçlı çocuk. Sabahtan beri herkes aralarında fısır fısır konuşup onu gösteriyorlardı. Tuhafki bugün kimse ona kiloları yüzünden bulaşmadı. Işte bu tuhaftı.

"Hey Naber?" Sehun bordo saçlı çocuğun kendisine selam vermesini beklemiyordu ki, oldukça şaşırdı.
"Iyim sen nasılsın?" Kafasını yerden kaldırmayan gökkuşağına gülümsedi Luhan. Etraftaki kıskanç bakışları farketmeden.
"Bende iyiyim, şu an çok daha iyiyim." Sırıtıp söyledi.
"Ah bu arada şapkan bende kalmıştı."
Sehun onun ne saçmaladığını anlamak için kafasını kaldırdı ve Luhan'a geri verdiği şapkanın tekrar kendi kafasına yerleşmesini izledi.  "Ama.." itiraz edecekken Luhan iki parmağını onun dudaklarına bastırıp sunmasını sağladı. Sehun an itibariyle nefes alamıyordu. Daha sonra Luhanın dudaklarından çektiği parmaklarını kendi dudaklarına götürmesiyle hepten kalbinin durduğunu hissetti.

"SEHUN" Ve ardından gelen korkunç kükremeyle donup kaldı.

***

TOMBİŞ SEHUNİE// HanHunWhere stories live. Discover now