Bölüm 13

3.3K 313 67
                                    

 Luhan karmaşanın içindeydi. Babasın düşmanları bir yandan öz babasının ona olan tutumu bir yandan, çok bunalmıştı. Dayak yemek onun için sorun bile değildi. Yıllardır kimseyi yanına yaklaştırmamıştı. Yalnızlık genç çocuk için ağır gelmeye başladığında karşısına renkli saçlı sevimli bir çocuk çıkmıştı. Onun hem ağlayıp hem de baloncuklu çay içtiği günü hatırladı. Çok sevimliydi. Normalde asla yapmayacağı bir şey yapmış onunla konuşup onu dinlemişti. O an gökkuşağının  peltek sesine katılan kelimelerle yeniden nefes aldığını hissetti. Ama onu yanında istemesine rağmen yaptığı tehlikeliydi. O hiç tanımadığı biriyle zaten nişanlı sayılırdı. Yirmi yaşında evlenip ailenin başına geçmesi gerekliydi. Xio ailesi lanet geri kafalıdan başka bir şey değildi. Bu yüzden babasıyla anlaşma yapıp yirminci doğum gününe kadar yani hiç görmediği nişanlısıyla evlenene kadar istediğini yapıp biraz da olsa özgür olmak istedi. Normal insan olup Sehun'la çıkmak isterdi, sevimli çocuğun yanında olmak, üniversiteye gitmek mesala. Onunla aynı bölüm güzel olabilirdi. Gökkuşağıyla bir ömrünü geçirip mutlu olmayı çok isterdi. On dokuz yıllık yaşamında kimsenin veremediği huzuru kısacık zaman diliminde bulmuştu. Luhan tüm bunları düşünürken yatağın başında uyuya kalan çocuğun sevimli tombul yanaklarını okşadı. O çok güzeldi. 

 ''Keşke başka şartlar altında tanışsaydık. Ben yine senin elini tutabilseydim korkmadan. Benden nefret edeceksin. Seni paramparça edeceğim. Kendime engel olamıyorum sen bu kadar güzelken senden uzak duramıyorum gökkuşağı. Yalvarırım sen uzak dur benden. Olmaz mı ? Senin sevgin beni korkutuyor hemde çok korkutuyor. Sana tutuldum gökkuşağı. Ne yapacağım söylesene? Gitmem gerek. Benim yanımda olman sana zarar verecek. Denedim, inan seninle birlikte olabilmek için o adama karşı geldim. Olmadı gökkuşağım. Üzgünüm şimdilik gitmem gerek.''  Luhan uyuyan çocuğun kulağına fısıldadı.Gözleri dolmuştu, ağlamak istemiyordu. O ağlayamazdı. Ağlarsa kabullenmiş olacaktı herşeyi. İstemiyordu. Yavaşça uzandı Sehun'un pembe küçük büzüşmüş dudaklarına. Dünyanın en güzel yeriydi, gökkuşağının dudakları. Orada kalmak istedi. Gözünden bir damla düşerken ayrıldı dudaklarından. 

   Yarları hala acısada ayağa kalktı sessizce. Üzerindeki battaniyeyi Sehun'un omuzlarına bıraktı. Aksayan adımlarla ayrıldı evden sessizce. Arkasında çoktan göz yaşlarına boğulmuş gökkuşağını bırakarak.

  Yixing Sehun'la Luhan için kahvaltı hazırlamıştı. Sehun'un okula gitmesi gerekiyordu. Luhan yaralı olduğu için bir süre daha dinlenmeliydi. Odanın kapısına gelince içeriden hıçkırık ve ağlama sesi duyunca panikle içeri daldı. Luhan'a bir şey mi oldu korkusuyla nefesi hızlandı. Ama gördüğü salya sümük ağlayan oğlundan başka bir şey değildi. Luhan nerede olduğunu merak etti. 

''Sehunie ne oldu oğlum? Luhan nerede?'' Oğlunun saçlarını karıştırırken sordu. Sehun annesine sarılıp iç çekti. ''Gitti anne. Burada kalamazmış. Gitmesi gerek anne ve ben sanırım ben Luhana aşık oldum.'' 

 Yixing kolarını Sehun'un etrafına sardı. İlk aşkının bu kadar zor ve acı verici olması haksızlıktı. Oğlu daha küçüktü.  Mutlu olmayı hakkediyordu. Ellerinde olmayan sebeplerden bile olsa üzülmesine dayanamıyordu. Bir yol bulmak istiyordu. Kollarında çaresizce ağlayan oğlu için bir şeyler yapabilmeyi diledi. Ama bu oğlunun sınavıydı. Oğlunun ve Luhan'ın sınavı, eğer geçerlerse mutlu olacaklardı öyle değil mi? Elinden bir şey gelmezdi. Oğlu da tıpkı kendisinin gençliği gibiydi. O da Yifan için çok fazla göz yaşı dökmüştü ama sonunda bir şekilde başarmışlardı. İnanıyordu ki oğlu da başaracak üstesinden gelecekti. Onun oğlu ne kadar hassas olsa bile  bir o kadar güçlüydü.

 Sehun okulun önünde onu bekleyen Chanyeol, Kyungsoo ve Jongin'e doğru ilerledi. Üçüde komik bir şekilde kolkola girmiş onu bekliyorlardı. Sehun şişmiş gözlerini yere dikerek yanlarına gelince ''Günaydın.'' dedi. Sesi pürüzlüydü. Diğerleri onun neyi olduğunu merak etselerde bir şey demeyip sadece karşılık verdiler. 

 ''Çocuklar siz sınıfa gidin Biz Sehun'la kantine gidiyoruz.'' Chanyeol önden yürüyen ikiliye seslenip Sehun'un kolunu tuttu. ''Benimle geliyorsun.'' 

 Jongin ve Kyungsoo müdahale etmediler. Kyungsoo neler olduğunu deli gibi merak ediyordu. Ama bu sefer Chanyeol'a bırakacaktı. Uzun çocuk bir şeyler yapabilirdi. 

 Sehun'la okulun tenha bir yerine geldiklerinde Chanyeol tuttuğu kolu bırakıp, renkli saçlı çocuğa baktı. ''Anlat seni dinliyorum.'' Sehun kafasını yerden kaldırıp Chanyeol'a baktı. ''Ne anlatmam gerekiyor Chan?"

 ''Neden bu kadar durgunsun? Neden gözlerin şiş?'' Chanyeol ellerini göğsünde birleştirip sordu. 

'' Sadece dün uyuyamadım ve sabahta soğan doğradım. Soruların bittiyse derse gidiyorum.'' Sehun omuz silkip Chanyeol'un yanından ayrıldığında, uzun çocuk dumur olmuştu. Onun kuzeni az önce onu takmamış birde üstüne yalan söylemişti. Bu olası bir durum değildi. Her ne oluyorsa Sehun'un değiştiğini hissediyordu Chanyeol ve bu hoşuna gitmiyordu.

  Günler geçmişti ama Luhan hala okula gelmemişti. Sehun onların sınıfının önünden geçerken sürekli onu görebilme umuduyla sınıf kapısına bakıyordu. Kendi sırasında otururken giriş kapısından gözlerini ayırmıyordu. Luhan'ı bekliyordu. Aklı sürekli bordo saçlı çocuktaydı. Neredeydi? Nasıl olmuştu? Yaraları iyileşmiş miydi? Kafasında bu sorularla dolanıyordu. Ara sıra aklına Luhan'ın onu öptüğü an geliyordu. Kızarıyordu. Çok güzel hissetmişti ama onun veda öpücüğü olması kalbini ağrıtıyordu. 

  Anlayamıyordu. Anlamak için annesiyle oturup aptal aşk dramalarını bile izlemişti. Ama anlamıyordu, bir insan sevdiğini neden bırakırdı? Sehun kalbinin derinliklerinde Luhanın kendisini sevdiğini biliyordu. Kalbi bunu hissediyordu. Bu yüzden bordo saçlı çocuk aklına geldikçe kalbi serçeler gibi çırpınıyordu. 

  Günden güne süzülmüştü asla kilo veremeyen Sehun Luhan'ın yokluğunda üç kilo vermişti. Babası bunun için sevinememişti bile. Kim oğlunun üzüntüden kilo vermesine dayanabilirdi? 

 Sehun yine dersi boş vermiş bir şekilde camdan dışarıyı izliyordu. Daha doğrusu kapıya odaklanmıştı. Bir an için gözlerine inanamadı. ''Luhan!'' Çığlık atıp sınıftan koşarak çıktı. Şu anda pek düşünebildiği söylenemezdi. Luhanın nasıl olduğunu merak ediyordu. Onunla konuşmak sesini duymak istiyordu.

 Luhan kendisine koşturarak gelen gökkuşağını görünce ne kadar gülümsemek istesede kendini tuttu. Ona kollarını dolayıp sarmak ve öpmek istesede yapamazdı.Okula dinlenip iyice düşünerek gelmişti. Onu kendisinden uzak tutmalıydı. Daha sonradan üzülmesini istemiyordu. 

 ''Luhan iyi misin?'' Sehun karşısında ona donuk gözlerle bakan çocuğa nefes nefes sormuştu. ''Evet.'' Luhan basitçe cevaplayıp onun yanından geçmek için hareket ettiğinde renkli saçlı çocuk onun kolundan tuttu. 

 ''Neler oluyor Luhan? Ben seni çok merak ettim ama sen sadece beni geçiştiriyorsun?'' Luhan kolunu hışımla çekip Sehun'a döndü. ''Hey renkli kafa kendini bir şey mi sanıyorsun? Sana biraz iyi davrandım diye yersiz yere bu şekilde tavırlar sergilemen saçma. Bundan sonra benimle muhattap olma asla.'' 

 Sehun nefret etmişti Luhan'ın gözlerindeki soğuk ifadeden ve acı verici sözlerinden. Tekrar arkasını dönen çocuğun kolunu tutup kendine çevirdi. Hayatında kendini hiç bu kadar sinirli hissetmemişti. Chanyeol son pizza dilimini çaldığında bile böyle olmamıştı. '' Sen benimle muhattap olmak istemediğinden değil sadece korktuğundan benden uzak duruyorsun. Biliyorum Luhan anlıyor musun? Ben Sev-'' Aniden boğazına yapışan Luhan'la sözleri yarım kalmış ve gözleri sonuna kadar açılmıştı. Luhan ona zarar mı verecekti yani? 

 ''Sus anladın mı sadece sus! O çeneni kapa senin sesini duymaktan nefret ediyorum! Sen benim için sadece merhamet gösterdiğim zavallısın! Yanlış fikirlere kapılma asla!'' Sehun yere düştüğünde Luhan ona son kez soğuk gözlerle baktı. Ama kendini bok gibi hissediyordu. Gökkuşağının gözlerindeki hayal kırıklığı canını yakmıştı. 

 Sehun yavaşça toparlandı. ''Biliyor musun Luhan ben senin için savaşmaya hazırdım. Yanında olduktan sonra önemli değildi. Ama dediğin gibi kimse benim gibi bir zavallıyı sevmez. Bana kısa sürede olsa merhamet ettiğin için senden ölesiye nefret ediyorum. Daha önce kimseden etmediğim şekilde.'' Luhan'a ufak acı dolu bir gülümseme sundu. Yavaşca sınıfına giderken göz yaşları yanaklarından süzülüyordu. Sehun ilk aşkının peşini bırakacaktı. Çünkü Luhan onun için çözemeyeceği kadar kördüğüm olmuştu. Başa çıkamazdı. 

***


TOMBİŞ SEHUNİE// HanHunOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz