Bölüm 17

3K 271 48
                                    

   En yakın arkadaşının aşık olması Kyungsoo'yu zerre mutlu etmiyordu. Telaşlıydı. Sehun şimdi mutlu olsa bile Luhan onu üzecekti biliyordu. Sehun çok kıymetliydi onun için. Luhan'ın onu üzüp kırmasını istemiyordu. ''Hah! Benim Sehun'ummuş. Nerden onun oluyorsa?'' Kendi kendine mırıldanıp siyah saçlarını karışrırdı. 

 Jongin sevgilisinin bu olaya bu kadar takılmasına sinir olmuştu. Hadi ama kıskanıyordu basbaya. Ama Kyungsoo'nun umrunda bile değildi. Sehun'u oda çok seviyordu. Hatta çoğuğun sevgilisinin olmasına bir hayli sevinmişti. Böylelikle Kyungsoo'yla daha fazla vakit geçirebilirdi. Ama koca gözlü çocuk çok fazla tepki veriyordu. Hala kendi kendine söylenen çocuğa baktı. Sinirlerinin gerildiğini hissediyordu. ''Yeter Kyungsoo! Yeter! Anlıyor musun?'' Sinirle patlayıp Kyungsoo'nun yanından uzaklaşmıştı. 

 Kyungsoo boş gözlerle bakıp ''Buna noluyor be?'' diye sordu. Cevap vercek kimse yoktu oysa ki. Omuz silkip sınıfa gitmeye karar verdi. 

   Sehun herkesin onunla Luhan'ı  işaret edip aralarında konuştuklarını görüyordu. Sabah Kyungsoo'ya hesap verdikten sonra Chanyeol'a da hesap vermişti. Şükürler olsun ki uzun olan, koca gözlü çocuğa göre daha anlayışlı davranmıştı. Luhan'la birlikte  olmasına insanların neden bu kadar tepkili olduklarını anlamıyordu. Tamam Luhan serseri kavgacı olabilirdi. Bir çok defa onu üzmüşte olabilirdi ama bordo saçlı çocuğun kendisini seviyordu Sehun bunu hissediyordu. Onu korumaya çalışmıştıda üstelik bir çok defa bunu başarmıştıda. İnsanlar her şeyin kötü tarafından görmek için programlanmış gibiydiler bu Sehun'un canını sıkıyordu. 

 Tenefüs zilinin çalmasıyla sırasından kalktı. Jomgin çoktan sınıftan çıkmıştı. Kyungsoo da peşinden gitmişti. Yine kavga ettiklerini anlamıştı. Her ne kadar sürekli tartışsalar bile Jongin ve Kyungsoo çifti çok tatlıydı. Bu düşünceyle yüzünde bir gülümseme beliriverdi. 

  Aniden yanağında hissettiği dudaklarla sıçradı olduğu yerde Sehun. ''Benim gökkuşağım ne düşünüyorda böyle sevimli sevimli etrafa gülümsüyor?'' Luhan onun omzuna kolunu doladığında şaşkın çocuk çoktan kızarmıştı. ''Hiç, hiç bir şey. Hem herkes varken neden öptün?'' Sehun kafasını eğip elleriyle oynamaya başlamıştı bile. Luhan onun sevimliliğine gülümsedi. 

 ''Rast gele güzel gülümsemenden etrafa dağıtma bir daha. Hem sen benim sevgilimsin değil mi?'' Luhan zorda olsa kaşlarını çatıp Sehun'a baktı. Tombul yanakları al al olmuş çocuk bir şey demeden kafasını geri eğdi. Luhan onun utangaç tavırlarını o kadar çok seviyordu ki, sürekli yaramazlık yapası geliyordu. 

  Sabah Sehun'la okula gelerek herkese Sehun'un kime ait olduğunu göstermiş olsada hala kötü bakışların olduğunu seziyordu. Bu yüzden gökkuşağından başkasına tehditkar soğuk bakışlarını göstermekten zerre çekinmiyordu. 

  ''Kantine gidelim mi?'' Bordo renkli saçı olan çocuk sorduğunda Sehun panikle ''Ben ikimiz için öğle yemeği hazırlamıştım unuttum. Sınıfta kaldı.'' deyip ters dönerek sınıfa gitmek istedi. Luhan kıkırdayıp ''Gerek yok. Onları akşam çıkışta yeriz olmaz mı? Hem sana evimi göstermek istiyorum.'' 

  Sehun tepki dahi veremedi. Luhan'ın evine mi gidecekti yani? Bunun için kendini pek hazır hissetmiyordu. 'Ya Luhan üzerime atlarsa? Sevgililer o tür şeyleri yapıyorlar. Ama ben..' düşünceleri daha da arap saçına dönerken '' Hayır!'' diye bağırıvermişti. 

  Luhan neler olduğunu anlamadığı için ona tuhafça bakarak ''Ne oldu? Gelmek istemiyor musun?'' diye sordu.  Sehun panikle dahada kızarırken ''Şey ondan değil ben ödevimi yapmayı unuttum ve şimdi aklıma geldi.'' demişti. O an bu yalanın nasıl aklına geldiği meçhul olsada durumu kurtardığını düşünüyordu. Asla ve asla Luhan'a o iş için telaşlandığını söyleyemezdi. 

 Sehun son ders geldiğnde kıvranıyordu. Aşırı heyecanlanmıştı. Öğlenden sonraki hiç bir derse odaklanamamıştı. Her tenüfüs yanına gelen sevgilisi ise bu duruma hiçte yardımcı olmuyordu. Acaba Kyungsoo'ya mı sorsaydı ne yapması gerektiğini? Yok olmaz büyük ihtimalle onu evinin bodrumuna kitlerdi koca gözlü olan. 

 Aslında sevgililer hakkında bilgisi yoktu. Ama filmlerde hep öyle oluyordu. Üstelik Chanyeol'un okuduğu yaoi mangalarda da öyle oluyordu. Sevgililer bir arada olunca ilk fırsatta sevişiyorlardı. Aklındaki düşünceler gitgide edepsiz bir hal alıken kafasını kollarına gömdü. Bu sırada okulun bitiş zili çalmaya başlamıştı. Luhan'la bahçede buluşacaklardı.

  Luhan, arkadaşlarıyla gelen gökkuşağını görünce gülümsedi. Nasıl oluyordu bilmiyordu ama Sehun sanki her gördüğünde dahada mı güzel oluyordu. Yoksa Luhan daha mı fazla aşık oluyordu? Bilmiyordu. Bildiği tek şey onun parıltısı ve rengarenk olan güzel ruhuna deli gibi aşıktı. 

  Luhan okuldan çıktıklarından beri gökkuşağının elini bırakmamıştı. Elleri her zamankinin aksine oldukça soğuktu Sehun'un. Bordo saçlı çocuk onun kendi evini görmesini istiyordu. Birlikte o evde anıları olsun istiyordu. Çok sevdiği babaannesinden kalma o ev Luhan için çok değerliydi. Akrabaları içinde belkide en çok o yaşlı kadını seviyordu. Asla uslu bir çocuk olmamıştı Tao'nun aksine hep yaramazlık yapardı. Babası ve annesi onla baş edemediğinden onu yaşlı kadıncağızın yanına gönderirlerdi. Luhan bunun için onlara teşekkür borçluydu çünkü melek gibi bir insanla yaşamıştı. Şimdi ise başka bir melek vardı yanında. Aklına olumsuz düşünceler doluşmadan önce hepsini def etti. 

 ''Luhan ailen rahatsız olmasın habersiz gidiyoruz.'' Sehun yumuşacık sesiyle düşüncelerinden kurtarmıştı onu. ''Aliem yok gökkuşağım.'' Sehun bunu duyunca olduğu yerde kalakaldı. Ailesinin ölmüş müydü yoksa?

 Luhan onun durakladığını görünce yaptığı hatanın farkına vardı. ''Ailem annem, babam ve kardeşim Çin'deler. Ben burada babaannemin evinde yanlız yaşıyorum Sehun. Merak etme malesef ölmedi anne ve babam.'' 

Sehunun o an farketti Luhan'ın gözlerindeki kederi. Normalde ona bakan gözlerdeki ışıltı yerine hüzün parçaları vardı. O an onun hakkında hiç bir şey bilmediğini anladı. Onun gözlerindeki bulutların yok olması için kollarını bordo saçlı çocuğun beline doladı. 

 ''Ben seni daha çok tanımak istiyorum Luhan. Özür dilerim belki bencilce olacak ama ben kimsenin bilmediği şeyleri bile bilmek istiyorum seninle ilgili.'' Sehun dürüstçe söylediğinde Luhan kendini mutlu hissetti. Bu çocuğun masumluğu çok saftı. Beyazdan bile daha saftı. Luhan biliyordu işlenmemiş bir elmas kadar değerliydi Sehun. Ellerinden kayıp gitmesini istemiyordu bu yüzden. Kollarını ona dolarken saçlarına minik bir öpücük bıraktı. ''Sen zaten kimsenin bilmediği şeyi biliyorsun Sehun. Bu aptal ergen sana çok aşık.'' 

 İkisinin bu tatlı anını bozan ise '' Xio Luhan''  diye seslenen yabancı oldu. 

***

TOMBİŞ SEHUNİE// HanHunWhere stories live. Discover now