Bölüm 12

3.3K 294 33
                                    

 Sehun dizini umursamadan doğrulup koşmaya başladı. Şu an acısı hiç de umrunda değildi. Önemli olan bordo saçlı çocuktu. ''Luhan! İyi misin? Luhan aç gözlerini lütfen!'' Bir yandan ağlıyor bir yandan da yaralı bereli çocuğu uyanması için ufacık dokunuşlarda bulunup sarsıyordu. Onun arabadan atıldığını görünce çok korkmuştu. Şu anda da ona bir şey olacak düşüncesiyle ölümüne korkuyordu. Annesini aramak için telefonu çıkardı. Annesi ona yardım edebilirdi. Daha önce kimseyi böyle görmemişti. Ne yapacağını bilemiyordu. Ambulansı aramayı düşündü ama Luhan'ın başı beladaysa bu daha tehlikeli olabilirdi. Annesi mantıklı bir şekilde ona ne yapacağını söylerdi. 

  Luhan acıdan sızlayan yerleriyle inledi. Gerçekten canı çok yanıyordu. Ona birinin seslendiğini duyuyordu fakat gözlerini açmakta zorluk çekiyordu. Gözlerine yumruk attıklarından olmalıydı. Yinede kendini zorladı. Öleceğini düşünüyordu. Bu sefer cidden kurtuluşu yoktu biliyordu, çok kötü boka batmıştı. Onun için ağlayan kimse onu görmek istiyordu.  Yavaşça gözlerini araladığında titreyen gökkuşağına gülümsedi sakince. Nasıl oluyorduda kısa zamanda onu bu kadar benimsemişti bilmiyordu. Ama bu sevimli, güzel oğlan hep zor zamanlarında bir şekilde onu gülümsetiyordu. Kısık gözleri, pembe küçük dudakları, tombiş al yanakları, zarif elleriyle o gerçekten o kadar tatlıydı ki, Luhanın her defesında kalbinin çarpmasına neden oluyordu.  Gökkuşağının telefonla uğraştığını gördüğünde eline uzanmak istedi. Kimseyi arasın konuşsun istemiyordu. Sadece birazcık daha kendisine bakıp konuşmasını istiyordu. Bilincini yitirirken aklından geçenler bunlardı. 

 ''Anne Luhan iyi olacak dimi?''  Sehun dudaklarını büzerek söylediğinde, Yixing onaylayıp kafasını salladı. ''Merak etme Sehunie. Sadece fena hırpalanmış. Aslında hastaneye götürseydik iyi olurdu. Hem kimin yaptığını bulurdu polisler.'' 

''Olmaz anne. Eğer Luhana sormadan böyle bir şey yaparsak başının derde girmesine neden olabiliriz. Hem üstelik ona yardım edebilirsin sen değil mi?'' Oğlunun ne zamandır bu kadar olgun düşündüğünü merak ediyordu Yixing. Küçük oğlınun bu şekilde konuşacağı asla aklına gelmemişti. Haklılık payı olmasına rağmen içine sinmiyordu. Yinede bordo saçlı genç çocuğa yardım edecekti. 

 ''Sehun sen mutfaktan geniş bir tabak getir bende malzemelerimi getireyim, pansumanlarını yapalım. Dikiş gerektircek bir durumu yok çok şükür. '' Renkli saçlı çocuk hemen koşarak annesinin istediğini yerine getirmek için gitti. Luhan'ın şu anda bu durumda olması onu gerçekten üzüyordu. Onun için elinden geleni yapmak istiyordu. Bordo saçlı çocuk onu hep korumuştu öyle değil mi? 

   Yixing dikkatle Luhan'ın kanlı yaralarını temizledi. En azından şu anda biraz daha iyiydi. Sehun ona spançları veriyordu, o da batikonla siliyordu. Açık bir iki yarası vardı bunlar dikiş gerektirmesede derindi. Nazik bir şekilde onlarıda sardı.  Eklemlerinde kırık ve benzeri yoktu ama Sağ bacağı şişti. Oraya sert bir cisimle vurmuş olmalıydılar. ''Sehunie sen Luhan'ın ayağına bu ağrı kesici jeli sür. Ben bandaj getireceğim.'' Ayaklanıp odadan çıkarken söyledi Yixing. 

 Sehun odaklanmış bir şekilde Luhan'ın ayak bileği ve çevresine jeli sürüyordu. Bu sırada Luhan'ın onu izlediğinden haberi yoktu. '' Tanrım bunları kim yaptısa cezasını ver lütfen. Amin'' Kısık kıkırdama sesleri duyunca hemencecik kafasını kaldırıp Luhan'a baktı. ''Oh uyandın. İyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun? Dur annemi çağırıp geliyorum hemen.'' Kelimeleri peş peşe sıralarken nefes bile almıyordu. Luhan onun bu telaşlı hallerine patlak dudağının izin verdiği kadar gülümsedi. ''Gitme. Gitme gökkuşağı.'' Sehun'un kolundan çekip yanına uzanmasını sağladı sadece onunla uyumak istiyordu tekrar. 

 Sehun nefesini tutmuş şekilde Luhan'a bakıyordu. Bunu neden yapmıştı ki. Neden kendisiyle uyumasına istemişti, anlayamıyordu. Düşünmeyi bıraktı, elini uzatıp Luhan'ın saçlarını okşadı tekrar nazikçe.  Bordo saçlı çocuğun bundan hoşlandığını anlamıştı, zira çoktan uyku mırıltıları duyulmaya başlanmıştı. Yavaşça uzanıp yüzündeki mor ve şiş olan yerlere küçük öpücük bıraktı, gözlerine. yanaklarına. Dudaklarına geldiğinde duraksadı. Bunu yapmalı mıydı bilmiyordu. Evet öpünce geçerdi ama dudağını öpmesi Luhanı kızdırabilirdi. Bu yüzden buna cesaret edemedi. Sadece onu gözleriyle izledi. 

   Yixing kapıdan olanların hepsini izlemişti. Tek düşündüğü şey ise oğlunun gerçekten bu çocuğa karşı bir şeyler hissettiği ama Luhan'ın belalı bir tip olmasının sorun yaratabileceği de düşünüyordu. Luhan'la konuşmalıydı. Ondan ne olduğunu öğrenebilirse belki yardım edebilirdi. 

  Sehun'un omzuna dokunurken  ''Sehunie Luhan'ın ayağını saralım ve bırakalım biraz dinlensin olur mu?'' dedi. Luhan'ın yanından doğruldu ama odadan ayrılmak istemiyordu Sehun. Luhan uyanır belki ağrıyan yeri olursa falan diye kalmak istiyordu. ''Anneciğim ben odada kalsam... Söz onu rahatsız etmem. Luhan'ın bir şeye ihtiyacı olabilir burda kalayım olmaz mı?'' Umutla sorduğunda Yixing iç çekip onu onayladı. ''Peki ama onu rahatsız etme olur mu? Ben yemek yapacağım. Burada usluca otur.'' Sehun sevinçle kafasını sallayıp onayladı. Gerçekten burada durmak istiyordu.

  ''Nasıl şimdi o çocuk bizim evimizde mi?'' Yifan sinirle tısladı. Luhan'ın onun evinde oğluyla durmasını istemiyordu. Nedense o çocukta onu rahatsız eden bir şeyler vardı. Belki çocuk kötü biri değildi ama başını belaya sokmaktan çekinmediği aşikardı. 

 Yixing ona durumu anlatmanın rahatlığıyla ''Yifan çocuk hasta ve oğlumuzun arkadaşı ne yapsaydım sokağa mı atsaydım? Hem ne olursa olsun o bir çocuk, bu şekilde kin gütmemelisin?'' yumuşak bir ses tonuyla konuştu. Yifan'ın ona hayır diyemeyeceğini biliyordu. ''Peki ama sırf Sehun için.'' Yifan cevapladıktan sonra adımlarını Sehunun odasına yönlerdirdi. 

 ''Oh onlar gerçektende sevimli gözükmüyorlar mı Fannie?'' Yixing kocasının arkasından yaralı çocuğun elini tutan oğluna gülümseyerek söyledi. Gerçekten bu yaşlarda aşk bir başka oluyordu. Yifan sadece gözlerini devirip kapıyı sessizce geri kapattı. Gözleri daha fazla o görüntüye katlanamazdı.

****

 Jongin, kendisinden hızlıca kaçan KyungSoo'nun peşinden koşuyordu. Nasıl oluyordu da kısa bacaklarıyla bu kadar iyi koşuyordu bu çocuk anlayamıyordu. Onunla tekrar arkadaş olmak istiyordu. Kyungsoo'yu kaybettiği için gerçekten çok üzgündü ama koca gözlü çocuk o kadar inatçıydı ki bir türlü kendisine şans vermiyor üstelik her seferinde tersleyip yanından kovuyordu. Bu gün bunlara bir son vermek istiyordu. 

 ''Yah! Sana artık peşimden gelme diye söylemedim mi ben?'' Kyungsoo dayanamayıp daha doğrusu koşmaktan yorulduğu için durup esmer olana çemkirmişti.  '' Olmaz sana söyledim. Ne olursa olsun seninle yeniden arkadaş olmak istiyorum.'' Jongin kararlılıkla söylediğinde Kyungsoo ağlayacağını hissetti. 

''Lanet olsun ! Hep bencildin ben senin için acı çekerken sen o kızla gezdin beni  umursamadın. Şimdi ise seni unuturken peşimden geliyorsun. Gelme istemiyorum anlıyor musun? İstemiyorum. Seni arkadaşım olarak göremeyeceğimi anlamıyor musun?'' Sesi sonlara doğru fısıltı gibi çıkarken, dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başladı koca gözlü çocuk. Yıllar geçsede esmer olan ona sadece acı veriyordu. 

 Jongin yüreğinin parçalandığını hissetti. Kyungsoo'yu böyle görmek istemiyordu. Onun muhteşem kalp gülümsemesi favorisiydi. Kalbinin neden böyle ağrıdığını anlamıştı nihayet. Bu güne kadar ki salaklığına küfür etti ve koca gözlü çocuğun önüne dizleri üstüne çöktü. Artık buna bir son vermeliydi. 

Kyungsoo kafasını kaldırıp tekrar ona bağıracakken dudaklarının üzerine kapanan esmerin dudaklarıyla kalakaldı. Ne olduğunu anlayamıyordu. Jongin neden onu öpüyordu? Lanet olsun bunu tutkulu yapıyordu üstelik. Karşılık vermemek için tuttu kendini. 

'' Neden?'' Jongin dudaklarından ayrıldığında söyleyebildiği tek şey bu olmuştu. ''Belki beni unutmanı istemiyorumdur.'' Jongin gülümseyerek söyledi. Şu anda endorfin hormonunun aşırı salgılandığını hissediyordu. Başka türlü bu kadar mutlu olabilmesinin imkanı yoktu.

''Bencil pislik.'' Koca gözlü çocuğun hakaretini duymazdan gelerek sıkıca sarıldı ona. ''Öyleyim biliyorum.'' 

***

TOMBİŞ SEHUNİE// HanHunحيث تعيش القصص. اكتشف الآن