7. BÖLÜM

42.1K 2.2K 135
                                    

Önce ki bölüm de gelen o güzel yorumlarınız ve beğenileriniz için çoook teşekkür ederim, gerçekten mutluluktan dört köşe oldum :) Yukarıda ki resim de yer alan kızımız Hilal, kendisine bir karakter bulmaya çalışıyorum ama sanırım en yakın bu Miranda Kerr, biliyorum Hilal esmer ve koyukahve gözleri var Miranda Kerr'in ise masmavi gözleri var ama bulmadım bir şeyler, sadece yüz ve sadeliği açısından kafama yatan bu oldu :)

3 yeni mesajının olduğunu gören Chistian gülümsedi. Kardeşi onun sağlığından falan endişe etmiş olmalıydı. Hepsini yoksaydı ve neden burada olduğu hakkından en ufak bir bilgisi olmadan düğünü izledi. Girişte davetiyesini soran iki güzel kıza evde unuttuğunu kendi çapında zorla anlatmıştı. Kızlardan biri çap pat İngilizcesiyle onu anlamış, damadın yakın bir iş ortağı olduğunu söyleyerek işin içinden sıyrılsa da çapkın bakışları ve kızlarla flörtleşmesi sonucunda içeriye gidebilmişti.

Düğün olduğunu yalnızca Hilalden öğrendiği için biliyordu. Türk adetlerinin kendi adetlerine benzese de düğün gibi törenlerin pek benzemediği ortadaydı. Her yerden bir ses çıkıyor, insanlar ya gülüyor ya yemek yiyor yada dans ediyordu. İlgisini çeken tek şey Hilaldi. Bilmiyordu belki de kızın farklı egzotik bir güzelliği yüzünden böyleydi, farklıydı. Bir an durgun bir deniz, bir an fırtınalı bir okyanus gibiydi. Üzgündü, gözlerinin içinde ki o enerjini kimi zaman zorlukla görüyordu. Özellikle yanında ki iki adamla her konuştuğunda kahkahalar atıp kendisini zor tutuyordu. Kızın büyüleyici bir gülümsemesi vardı. Gülerken gözleri hafif kısılıp, gözlerinde yaşlar birikiyordu.

Telefonunun sesi yüzünden dikkati sadece birkaç dakikalığına kızdan çekti ve telefonuna uzandı.

"Ne var?"

"Eğer hemen otele gelmezsen tehditlerini umursamam ve annemi arar kendim itiraf ederim!" Alex'in sesi öfke doluydu.

"Oteldeyim zaten" diye mırıldandı.

"Otelde misin? Tam olarak neresindesin? Bar kısmında falan mı?"

"Bir saate orada olacağım, ben gelene kadar bekle.."

"Chis! Çok ciddiyim-"

Telefonu kapattı ve cebine attı. Silahsız çıkması iyi olmuştu, öylelikle rahat davranabiliyordu. Otelin önünde ki korumalar da onu görmediği için aslında hala şanslı sayılırdı. Genç adam gözlerini tekrar aynı masaya dikince bu sefer boş bir sandalyeyle karşılaştı ve aniden ayaklandı.

Kız gitmişti! Yüce İsa, nerede bu dedi içinden. Koşar adımlarla salondan ayrıldı. Yürürken ayaklarının onu nereye sürüklediğini bilmeden ilerledi. Önce kızlar tuvaletine ardında da gelin odasının kapısının önünde bekledi ama bir sonuç alamadı. Genç adam öfkeli bir şekilde ellerini saçlarına geçirip hırladı. Sadece iki dakika da nereye kaybolmuştu bu kız!

Davettin verildiği salondan biraz uzaklaştı ve etrafını inceledi. Uzun koridordun en sonunda camlarla kaplı bir kapı vardı. Teras! Tabi ya, neden aklına gelmemişti ki? Emin adımlarla terasa doğru ilerledi, terasının olduğu kısımda kimse olmadığı için belki nefes almak için buraya gelmiş olabilirdi. Kapalı cam kapıyı usulca açıp serin havanın saçlarının arasında gezinmesine izin verdi. Oradaydı işte!

Aynı bir gece gibi simsiyah kadın çığlıklar eşliğinde ağlıyordu. Bir an. Sadece bir an yüreğinin olduğundan daha da hızlı attığını hissetti. Bu kızın gözyaşları canını yakıyordu. Genç adam kızın dizlerinin üstüne düştüğüne ve bir şeyler söylediğine şahit oldu. Ne söylediğini anlamasa da o an için onu anlamıştı. Sadece yok olmak istiyor dedi kalbi, buraya ait değil çünkü..

GAVUR DAMAT (Atos Serisi-1)Where stories live. Discover now