46. Bölüm (Part 2)

33.5K 2.1K 67
                                    

Genç adam arkasından asla gitmediği kadının bıraktığı kokuyu içine çekip usulca gözlerini kapattı. Bir kez daha terk edilmenin verdiği kırıklık üzerindeydi, hala açıkta kalan yaraları sızlıyor hareket ettikçe kaburgalarının altında ezilen kemikleri acısını katlıyordu.

"Çok bekledim" dedi mırıldanarak.

"Artık beklemek yok Chistian" Yağan yağmur cama doğru akıyordu, gözleri açtığı anda kendi yansımasını camda gördü. 

"Hadi başlayalım" dudağında ki zayıf gülümseme büyüdü. 

Masada duran telefona uzanıp listenin ilk başında ki isme eli kaydı. Hareketli birkaç dakikadan sonra telefonu adam açtı.

"Başlıyoruz" dedi sakince.

"Oldu bil patron" dedi adam gülerek.

Bütün gece üzerinden geçecekleri ucuz ve basit planın üzerinden geçip son noktaları ortadan çıkarmışlardı. Saat 4 gibi ayaklanan Chistian peşi sıra onu takip eden üç adamla lüks aracına bindi.

Chistian mahallenin girişinde onları beklemeleri için Niko ve Alex'i uyardı. Ewan siyah deri eldivenlerini geçirirken heyecanını gizleyemiyordu.

"Daha önce bir kız kaçırmamıştık değil mi dostum?" Alaycı tavrı Chis'i etkilemedi.

"Kapa çeneni, ben ön girişten gireceğim sen penceren Cindy'i al."

Ewan ağzında ki sakızı bir kez daha çevirip başında ki şapkasını çekiştirdi.

"Oldu bil-"

"HEY!" Adam duraksayıp ona doğru döndü.

"Sakın onu uyandırıp korkutma, prensesi ağlarken görmek istemiyorum!"

"Tam bir aile babası oldun" dedi Ewan.

Chistian ona cevap vermeden arkasına döndüğünde bu sefer onu Ewan durdurdu.

"Ya diğer prenses? Onu ağlata bilirsin?"

"Bilmez miyim, kendisini ağlatma konusunda uzmanım ben" Cebinde ki küçük telin ucunu kıvırıp gün yüzüne çıkardı. Kapıyı zorlanmadan bir kaç denemede açtı. Nefesini tutup usulca içeriye süzüldü. Evin selamlığında ki küçük aynalı dolaptan yüzüne baktı. Evin diğer ucundan gelen çıt ses Ewan'ın her şeyi hal ettiğinin işaretiydi. Dudaklarını yalayıp başını eğdi. Kapının sol tarafında kalan kapısı açık mutfaktan gelen sesler onu cezp etti. Ayağını hiç sürümeden içeriye süzülüp üzerinde ince ayıcıklı pjimalarıyla Hilal göz dolduruyordu. Bir adım daha atıp nefesini doğudan ensesine boşalttı. Genç kızın titrediği tereddüt eden bedeninden onu kavradığını hissetti. 

"Delirdim ben"

Nefesini kavrar gibi onu kıskacına geçirip kendisine doğru çekti. İşte olması gereken yerde, kollarındaydı

"Hiç sanmıyorum"

Genç kızın ona karşılık vermesine aldırmadan onu daha büyük bir hırsla kendisine bastırdı. Gece siyahı saçlarına gömdüğü dudakları usulca kıpırdandı.

"Sessiz, kimseyi uyandırmak istemeyiz hemde bu konumda"

Hilal son lafıyla daha fazla delirdi. Genç adam sağ cebinden zorlukla çıkardığı mendili ona doğru salladı.

"Görüşürüz sevgilim.."

***

Niko elinde ki kamerasını indirmesi için onu uyarmaları dinlemiyordu. Sabah uçuş iznini halledemeyen Ewan'a öfke doluydum. Eğer annem ve babam onları apar topar Yunanistan'a ne için gönderdiğimi öğrenirlerse büyük kıyametler kopacaktı. Daha da önemlisi annemin şevketiyle Hilal'i serbest bırakmam noktasında benimle uğraşması gecikmeyecekti. Cindy'i Jessica'nın yanına emanet ederken yüz ifadelerinden aslında hepsinin nasıl bir şok geçirdiğini görebiliyordum. Meleğim büyük babasının kollarında derin bir uykuda yolculuk yapmak zorunda kalmıştı. Neyse ki birkaç saat içersin de Yunanistan da olacaktık. Tabi o piç kurusu benim en küçük erkek kardeşim elindeki kamerayı indirmezse.

GAVUR DAMAT (Atos Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin