35. BÖLÜM

34.2K 1.9K 129
                                    

İris'in Günlüğü;

Kaybolmuştum. Ruhumu parçalayan beni bu şehre mahrum eden adamdan uzakta kaybolmuştum. Tenime hiç dokunmamış gibi bana bir yabancı gibi bakmıştı mavi gözleri.

"Se-ni.." seviyorum dedim içimden. Ben hep içimden konuşurdum o duymazdı beni, duymak istemezdi.

"Çocuğu almamız gerekiyor" dedi doktor. Onu dinlemiyordum. Yanımda onca ses vardı ama ben duymuyordum. Bana bakan yabancı gözlere takılı kalmıştım. Bana hala inanmıyordu.

"İris.."

"Bebeği aldırmak istemiyorum." Dedim net bir şekilde. Bana bir açıklama ister gibi bakan gözlere tekrar döndüm. Acı olan tek şey, sevdiğim adamın düşmanı belliği adama olan güvenimdi.

"Ölüm meleğini onun yanında görmek istiyorum" dedim.

"Hayır-"

"Bu benim hayatım, buna karışamazsın." Sessim o kadar netti ki, uzun zamandan bu yana verdiğim en net karar buydu. Bebekten haberi yoktu, belki de bana inanmayacaktı ama beni yalnız da bırakmayacağını biliyordum. Kayıp hatıraları olan bir adama aşıktım ben, günün sadece üçte birini hatırlayan bir adama. Ona derdimi anlatsam da dinlemeyecek, bebeğime zarar verebilirdi.

"O hasta"

"Biliyorum" dedim, "Ne yazık ki.."

---

Gözlerimi açtığımda hissettiğim ilk şey acı olmuştu. Dudağımın kenarına bulaşmış su damlacıkları sürekli bana el sallayan, konuşmaya çalışan insanlar ve florasan lambadan gelen cızıltı.

"Hilal hanım?" Beyaz önlüklü bir kadın elinde ki küçük lambasını bana doğru tutuyordu.

"İyi misiniz? Başınız ağrıyor mu?"

"H-.." Konuşurken dudaklarım birbirine bağlanmış, ağzımın içinde zehir tadı vardı.

"Hilal, abim?" Yanı başımda sürekli hareket eden abimlere baktım. Kemal ve Kenan her iki yanımdayken Kerem yatağın üzerindeydi.

"Gonca.." Gelen onca düşünceler arasında aklıma takılan ilk acı gerçekle sarsıldım, gözyaşlarım birikti. Gonca onu aradığımı fark etti ve hemen Kerem'i iteleyerek yanı başıma geldi.

"Beybisi, ağlama ya!"

"Gonca kızım.."

"Ay bebiş çok iyi maşallah tıpkı teyzesi" Gonca beni gülümsetmek için elini sık sık karnıma doğru uzatıp okşuyordu. Rahat bir nefes alıp verdim, o iyiydi.

"Kız mı?" dedi Kerem sessizliğimin arasında. Kızım mı demiştim?

"Bilmiyoruz" dedim, kız istediğimi söyleme zahmetine geçmedim.

"Kız olursa problem büyük" dedi Kenan. Bütün dikkatimi bir anda sol yanıma doğru çevirdim. Kenan çatık kaşları ve endişeden dudaklarını sık ısırmasıyla beni karşıladı. Onu korkutmuştum.

"Niye? Etek giyer diye mi?"

"Tabi, bunun eteği var yazın güneşlenmesi, ilkokul aşkları oo!"

"Derdine bak oğlum ya" dedi Kerem gülerek. İçim rahatlamıştı, Kenan'ın beni affettiğini hissetmem yüreğimde ki bütün ağırlığı kaldırmıştı. Bir süre daha onların atışmalarını izledim. Saat çok geç değildi ama ben yorulmuştum. Gözlerim usul usul kapandığımda sesleri daha az duyuyordum.

***

Limon ağacını bahçemize diken annemi izliyordum. Elinde ki küçük çapayla toprağı havalandırmaya çalışıyordu. Yorucu ve kavurucu sıcaktan korunmak için beyaz bir şapka takmıştı başına. Gözü ikide bir bahçenin diğer ucunda güneşlenmeye çıkan kızımdaydı. Gonca bebeğimi kucağında dikkatle tutuyor güneşlenmesi için dik kapaklarını ve kollarını açıyordu.

GAVUR DAMAT (Atos Serisi-1)Onde histórias criam vida. Descubra agora