29. Bölüm

31.6K 2K 131
                                    

Limanın en ücra köşesinde kıyıya demir almış yat gibi toplam da 3 yatı daha vardı. Ama en özeli şuanda bulunduğu tekneydi. "Arinos" ismini veren de annesiydi. Yattın iç kısmında üç oda ve oldukça büyük bir salon vardı. Kendisini iyi hissettiği zamanlarda denize açılırdı. Ege onu tanırdı.

"Bana bir ihtiyacınız var mı efendim?" Rean teknenin ve diğer gemilerin kaptanıydı. Asıl işi pilotluk da olsa o çok iyi bir kaptandı da.

"Hayır, halatları kontrol edersen sevinirim sadece.."

"Emredersiniz."

Chis kır saçlı adamın tekneden ayrılışını bir süre izledi. Babasının en sadık adamıydı, ona olan güveni asla boşa çıkmamıştı. Onu apar topar İzmir'e çağırmasının nedeni ise üzerinde bulunduğu bebekti. Aslında Hilal'e sürpriz yapacaktı ama Hilal onu şaşırtmayın ondan habersiz bilet alıp İzmir'e gidecekken son anda engel olmuştu.

Elinde ki kadehi sert bir şekilde masaya bıraktı. O biletleri alırken ne düşünüyordu ki! Tanrı ona eşi bulunmaz bir baş belası vermişti. Bir süre daha İzmir'in ışıklarını seyretti. Ona Atina'ya anımsatan evlere ve koya baktı. Bütün bir gün baş ağrısıyla geçirdiği için sinirleri hat safadaydı ve şuanda ihtiyacı olduğu tek şey Hilaldi.

"Efendim?"

"Neden sürekli seni düşünüp özlüyorum.." Kızın zayıf gülümseyişi içini bükmüştü. Uçuş boyunca tek bir kelime etmemişti kız, onun gözlerinde uzun zamandır görmediği üzüntüyü fark ettiğinde ise parmaklarının arasından kayıp gitmişti. Oysa ki orada abisini ezip Hilal'i geri almak istemişti.

"Çok tatlısın."

"Tatlı yada seksi olduğuma bence yakın mesafede tartışmalıyız"

"Çıkamam Chistian, babamla daha tam anlamıyla konuştum denilmez"

"Ona söyledin mi?" Evet cevabını bekledi, o çocuktan tamamen ayrıldım artık kimse yok demesini.

"Eve-t"

Derin bir nefes aldı, dudaklarında aptal bir gülümseme meydana geldi.

"Seni almaya geliyorum bebeğim."

"Ne! Hayır gelemezsin- Annem ve diğerleri çıldırmış bir vaziyette!"

"10 dakika sonra bahçeye çık yeter"

Ona konuşma şansı bırakmadan telefonu kapattı. Yerde duran deri çeketini ve anahtarlarını aldı. İzmir sıcaktı ama geceleri serin. Evin adresini telefonundan bir kere kontrol etti, arabada ki navinasyon en azından işini görürdü.

Yalnızca 12 dakika sonra beyaz evin önündeydi, arabayı dikkat çekilmeyecek bir noktaya park edip bekledi. Görünürdü kimseler yoktu, zaten saat gece yarısını geçeli çok olmuştu.

"Nerdesin?"

"Gelmiyorum dedim sana! Gelemem! Annem kapımı kilitledi!"

"Ne! Tanrım, hangi taraf?"

"Ne?" Kızın şaşkınlığı her saniye daha da artıyordu. Arabadan indi, yapmaması gereken bir iş yapacaktı ve bu yüzünden pişman falan değildi, olmayacaktı da. Hızlı adımlarla evin etrafında birkaç tur attı, telefonun diğer ucun da ki kızın sürükli hareket halinde olduğunu hissediyordu.

"Hadi Hilal, odan ne tarafta dedim"

"Ş-ey, kuzey, iyide niye?"

"Cama çık bebeğim.." Demir kapıyı açarken çıkan ses Hilal'i ürpertmişti.

"Bana sakın o az evvel gelen demir kapı sesi sizin bahçe kapınızın sesi deme!"

"Dememe gerek var mı, oldukça zeki bir kadınla birlikteyim-"

GAVUR DAMAT (Atos Serisi-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin