12. Bölüm İnat

31.4K 1.9K 283
                                    

Medya : Anıl

(Medya: Ela'nın elbisesi)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Medya: Ela'nın elbisesi)


"Akşam Azerbaycanlı müvekkiliniz ile randevunuz var. Onun dışında bütün haftanız boş..."

"Ela'yı da alıp bir şeyler yiyin. Acıkmıştır."

"Efendim." Elindeki ajandayı kapatıp şaşkın bir şekilde bana bakan asistan kıza gülümsedim. Bir hafta önce işkence etmesi için üzerine baskı kuruyordum. Şimdi ona yemek yedirmesi onunla ilgilenmesi için emirler yağdırıyorum. Değişen ruh halim onu korkutmuş neye uğradığını şaşırmıştı.

"Ben çıkıyım..." Kafası karışmış bir şekilde dışarı çıkıp kapıyı çekti. Odada yalnız kaldığımı anladığım an rahatlayıp laptobumu çıkarttım. Ekranı açmamla birlikte gülümsemeye başlamıştım.

"Şu güvenlik kameraları..." Üzerinde eşoftmanlar sağa sola koşuşturuyor ellerindeki dosyaları düzenlemeye çalışıyordu. Acele ile çalışırken o kadar tatlı o kadar sevimli duruyordu ki.

"Yok artık...." Ekranı aşağıya indirip alnımı masaya dayadım. Yine pes etmek gardımı indirmek üzereydim. Üstelik hiçbir şey değişmemiş Ela bana doğru tek bir adım bile atmamıştı. Aşk söz konusu olduğunda amatördüm. Kontrolümü sağlayamazsam, ona doğru ufacık bir adım atarsam uçuruma sürüklenebilirdim. Bizim hikayemiz söz konusu olunca her şey ince bir çizgide yürümek gibiydi. Bir adımla ölüme de huzura da kavuşabilirdim. Tüm ipler onun elindeydi.

Alnımı kez sert zemine vurmaya başladım. Aklımı başıma devşirmeliydim.Ela'nın işi bırakmasını sağlamam gerekirdi. Bir şeyler düşünmezsem kalbim kanatlanıp ona doğru uçmaya başlıycaktı.

"Yuh, kendini öldürmeye mi çalışıyorsun?" Odaya giren Faruk masayla kafam arasına elini koymuş çıldırmış beni durdurmaya çalışmıştı.

"Ne oldu neden geldin?"

Kısık gözlerle bana baktı. Bakışları alnıma döndüğünde "Kızarmış manyak herif." dedi. "Ne bu halin, neyin var senin?"

"Yok bir şeyim." Elimi alnıma koyup kızarıklığı saklamaya çalıştım. "Sen neden geldin?"

"Bilgisayarım bozuldu seninkine ihtiyacım var." Ben daha birşey diyemeden laptobumu aldı. Tam açmak üzereydi ki hışımla öne doğru fırladım. Masanın üzerine abanmak süretiyle elinden alıp hızla arkama sakladım.

"Noluyoruz be?" İttiğim için dengesini kaybetmiş arkasındaki koltuğun üzerine düşmüştü. "Ne izliyordun bakıyım sen? Ne bu heyecan? Neyi yakalamamdan korktun bu kadar?"

Yüzünde ki sinsi gülüş her şeyi yanlış anladığının kanıtıydı. Elimle dışarı çıkmasını söyleyip koltuğuma kuruldum. Faruk'un gittiğinden emin olur olmaz laptobu açıp Ela'yı izlemeye devam ettim.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now