53. Bölüm Romantik Romeo

11.1K 663 57
                                    


."Nereye gidiyoruz biz şimdi?"

Otobanda son hız arabayı süren Anıl'a bakıyor yüzünü inceliyordum. Birkaç saat önce yaşadığımız kaostan sonra morelimi nasıl yerine getireceğini şaşırmıştı.

Beni güldürmek neden üzgün olduğumu unutturmak için elinden geleni yapıyordu. Aklına gelen her seçeneği denemiş yinede tam olarak başarılı olamamıştı. O çabaladıkça birşeyler ters gidiyordu.

Önce film izlemek için sinemaya gitmeyi tercih etmiştik. Seçtiğimiz film posterine bakıldığında tam olarak komedi tufanı gibi duruyordu. Posterdeki cürcüna dolu aile resmi biletleri alırken dikkatimi çekmemişti. İkinci yarıda ailenin demir başı anne ölüm döşeğinde acıklı bir konuşma yaptığında dakikalardır kahkaha atan salon ağlamaya başlamıştı.

Yanlış tercih yaptığını anlayan Anıl apar topar filmden çıkmayı seçmişti. İkinci durağımız lunapark olmuştu. Başlarda herşey güzel eğlenceli gelsede etrafta koşuşturan çocuklar ellerini tutan anne babalar pek iyi hissettirmemişti. Yerimde normal bir insan olsa sevgilisi ile gittiği lunaparkta kalabalık ailelere bakar ilerde bende öyle olacağım diye hayal ederdi. Çoçukluğunu özleyen ben bir aile kurmayı düşlemekten uzak kimseden nefret etmediğim anları hatırlamakla meşguldüm.

Anıl ile kısa bir an göz göze geldiğimde küçük çocuklara bakan o sevimli suratını görmüş bir tek o zaman gülümsemiştim.Bana belli etmek istmesede lunaparkta sadece iki sevgili olmaktan fazlasını istiyordu.

İğne atsan yere düşmeyecek halde olan lunaparktan sonra yemek yemeği tercih etmiştik. Doğru düzgün birkaç alete binmeden soluğu yakınlardaki bir restoranda almıştık. Bunda en büyük etken son ses guruldayan midem olsada aile temalı mekandan kurtulduğum için memnundum.

"Nereye gittiğimizi gerçekten söylemeyecek misin?"

Yüzümü Anıl'a yaklaştırmak ona biraz daha yakın olmak adına emniyet kemerimi söktüm. Dikkatle yolu izleyen gözleri bir anda bana dönmüş kaşlarını çatmıştı. Uslu bir çocuk gibi kemerimi takıp arkama yaslandım. Direksiyondaki tek eli ile saçlarımı karıştırıp gülümsedi. Mutlu görünmeye çalışsada en az benim kadar moreli bozulmuş haldeydi.

Son durağımız olan restoranda kötülükler kraliçesi Sevgi ile karşılaşmış olmamız en az benim kadar onunda modunu bozmuştu.

"Neden nereye gittiğimizi söylemiyorsun?" Başımı yana çevirip camdan dışarı baktım. Dakikalardır nereye gittiğimizi sorup durmuş etrafımı incelemeyi akıl edememiştim. "Şile yolundayız biz."

"Evet. Öyleyiz."

Ona baktım. Göz göze geldiğimizde bu sefer içten gülümsediğini anlamıştım. "Şeye mi gidiyoruz?"

"Cennetimize."

Göz kırpıp öpücük gönderdi. Gözlerim yolda son hız akan yeşilliği izliyordum. En son geçmişi konuşmak için gittiğim iki katlı ahşap evde çokda hoş vakit geçirmemiştim. O anlara dair hatırladığım şey ne pembe güllerin burnuma dolan kokusu nede pırnakıl ağaçların kuşlarla sohbet eden tınısıydı. Rüzgar dile gelmiş karanlık geceye rağmen bana hoşgeldin demiş olsada aklımda kalan tek şey Sevgi'nin oradada bizi rahat bırakmamasıydı.

Dünya küçük sözü son zamanlarda hiç olmadığı kadar doğru hissettirmeye başlamıştı. Gittiğim her yerde bir şekilde morelimi bozucak birine rast geliyodum. Yılanın sevmediği ot burnun dibinde bitermiş derler ya , işte o hesap adım attığım heryerde Sevgi bitiyordu. Gerçi benim hikayemde yılanda yol yol daha gür biten otda Sevgi'ydi.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang