69. Bölüm Yokluk Sendromu

8.6K 498 100
                                    

Anıl'ın bakış açısı

Sayılmazmış... Sayılmazmış...

Yüzümde aşırı mutlu bir ifade kahvemden kocaman bir yudum aldım. Bomboş salonda sahip olduğum tek eşyaya kurulmuş Ela'nın utangaç hallerini düşünmekle meşguldüm Kağıt bardaktan içtiğim dandik kahve onun o tatlı hallerini hatırladıkça özelleşiyor bambaşka bir tat alıyordu.

"Yemek için başka birşey istemediğine eminmisin?"

"Kahve yeterli." Benim için endişelenen Bahadır'ı iyi olduğuma ikna etmem bu sefer bir hayli zor olmuştu. "Birkaç saate Ela ile birlikte akşam yemeğini birlikte yeriz diye düşünüyorum. Buluşmaya çok tok gelmememi söyledi. "

"Sende gün içinde sadece kahve içip aç ölmeye karar verdin." Üzerimde gezinen bakışlar aşırı tuhaftı. Her bir hareketimi izliyor ben gülümsedikçe gözleri kocaman kocaman açılıyordu. Birşeyleri kaçırıyor olmalıydım ama ne?

Beni bir labaratuar faresiymişim gibi hissettiren tavırları görmezden gelip bomboş eve bakıp kahkaha attım. Gözümün önünde duran kocaman salon içinde zerre eşya olmamasına rağmen bana huzur veriyor gülümsememe neden oluyordu. Baktığım her köşede Ela'nın birbirinden tatlı halleri aklımda canlanıyordu.

Babama yakalanmamak adına dolaplara saklanışı , bir dahaki sefere söz Anıl bir anlık bozguna uğradım diye beni kandırıp yaklaşık otuz saniye sonra perde arkasına tüneyişi... Mutfakta başbaşa yediğimiz yemekler... Şu koltukta Ela'nın yer yer kahkaha atarak yer yer ağlayarak film izleyişi ve benim fırsat bu fırsat diye doya doya onu izleyişim...

Hepsi bir bir aklımda canlanıyor mutluluktan kalbimin hızlanmasına yüzümün aydınlanmasına neden oluyordu. Son zamanlarda bomboş havaya bakıp kahkaha atmak Ela'yı düşündükçe gülümsemek bir alışkanlık olmuştu. Eski Anıl, kırgın Anıl tamamen iyileşmiş yerine bu adam neden bu kadar mutlu diye kıskanabileceğiniz biri gelmişti.

"İyi olduğuna emin misin Anıl? "

"İyiyim dedim ya? Sadece..." Kaşlarımı çatıp kollarımı birbirine doladım. Kazık kadar adam olmama rağmen mızmız bir çocuk gibi durduğuma emindim. Az önce kahkaha atarken şimdi dudaklarımı büzmüş omuzlarımı düşürmüştüm. "Ela'ya ulaşamıyorum. Akşam buluşmaya sözleştik ama bütün gün telefonlarıma cevap vermedi."

"Tek sorun bu mu?"

Kısık gözlerle derdimi sorgulayan Bahadır'a baktım. Ona utanan bir Ela'nın ne yapacağının belli olmadığını anlatmak istedim. Ona kaza ile bana beni sevdiğini söyleyen Ela'nın sırf bu sözleri söylediği için benden günlerce kaçabileceğini onu görememekten korktuğumu anlatmak istedim.

Şuan ne halde olduğumu anlaması için kendini benim yerime koyması Esin'i kaybettiğini düşünmesi yeterliydi. Gerçi Esin ne Ela'ya nede Özgür 'e benzerdi. Onların hikayesinde aşktan korkan Bahadır'dı. Dolayısıyla ne anlatırsam anlatayım beni anlamayacak Ela'yı anlayacaktı.

Dışarıdan bakıldığında Ela ile arasında bir zamanlar gizemli bir soğuk savaş olduğunu düşündüğünüz Bahadır son zamanlarda çaktırmadan sevgilimi korur hale gelmişti. Öyleki bana bile bir söz ettirmiyor kızcağız çalışıyor koca bebek olup söylenme Anıl diye beni azarlıyordu. Esin'in Bahadır'ı Ela'nın Anıl'ı Özgür'ün Faruk'u .... Kocaman bir aile olmuş mutlu olmayı başarmıştık. Hani hep derlerde ya biz böyle çok güzel olduk. İşte bi böyle gerçekten çok güzel olmuştuk.

Bundan birkaç sene önce hayallerini dahi kuramayacağım şeyler gerçek olsada daha fazlasını isteyen aç gözlü yanım durmak istemiyordu.

"Ne yapıyorsun?"

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now