34. Bölüm Mavi Lale

17.1K 1.1K 124
                                    

Konuşmuyoruz. İkimizde arabada oturmuş boş boş bakınıyoruz. Anıl'ın babası hemen karşımda oturuyor, gözleri  üzerimde.  Bana bakıyor beni inceliyordu. 

Aşırı gergindim. Kendimi görücüye çıkmış gibi hissediyordum.  Ama öyle geleneksel bir şekilde değildi. Hani elinizde kahve saçlarınız  mahalle kuaföründe mürvetinizi bekleyen yaşlı komşularınızın  çabalarıyla şekil almıştır. Mahalledeki en pahalı en güzel elbise sizin için seçilmiştir. Evinizdeki eşyaların çoğu konu komşudan gelenler ile değiştirilir. Üçü bir arada kahveyle yaşayan aile fertleri sırf o gün için Yemen'den gelen kahveyi kullanır. Komiktirki o kahvede komşular tarafından ayarlanmıştır.

Fakirler arası komşu dayanışması.  Sırf siz mahçup olmayın diye. Olduğunuzdan bambaşka birine dönüşsenizde yapılan herşeyin tek bir amacı vardır. Gelin gideceğiniz aile karşısında güçlü görünmek. Hani güçlü dediysem ben ne dersem o olur tarzı değildi.  Birgün başınıza birşey gelse birileri sizi ezmeye kalksa dönüp kimse ailenin yanında nasıldın kabullen diyemesin diye.  Hiçbir şeyiniz  eksik kalmasın, kol kırılsın yen içinde kalsın.

Hah işte o tarz bir kız isteme değildi. Tam tersiydi durumum.  Tam anlamıyla hazırlıksızdım.  Kahvem üçü bir aradaydı, elbisem yoktu pijamalıydım ve evimi haciz memurları basmış gibiydi düşünün.  İçinde bulunduğum durumu ancak böyle bir kabus ile eş değer tutabilirdim.

"Ağrın var mı?"

Hayalimde canlandırdığım tuhaf kız isteme merasimini bir kenara bırakıp gerçekliğe döndüm.  Camdan dışarı bakan Anıl banasına iyi olduğunu söyledii,  sonra ortamı az önceki gibi  sessizlik doldurdu. 

Ne olursa olsun ne yaşanırsa yaşansın eninde sonunda tek suçlu tek günahkar ben oluyordum. Anlamıyorum  Sevgi her seferinde paçayı kurtarmayı nasıl beceriyordu? Neden yaptığı herşey yanına kalıyordu. Babam Anıl hatta annem bile... herkes herdaim onun masum yüzünü görüyordu. O yapacağını yapıyor bana gelince sağdan soldan birileri çıkıp çok ayıp Ela diyordu.

Tıpkı bugün olduğu gibi. Bakın  kızması gereken bendim.  Onca yoldan gelmiştim onca şey atlayıp sana geldim demiştim üstüne birde Anıl beyi Sevgi ile basmtışım utanmadan bana küçük Emrah bakışları atıyordu.  Gelde çıldırma. (Yorumlardan alıntılar  =P)

Gözlerimi devirip bende camdan dışarı baktım. Ay ışığı ve alev kulelerinin ışığı el ele vermiş, gecenin karanlığını sımsıcak bir manzara haline getirmişti  Şuan orada el ele tutuşup gezinmek dururken yaptığımıza bak.

Böyle olucaksa  herşey neden teslim oldum ben. Neden o çok korktuğum aşka adımladım.  Hani ben ona güvenene kadar çabalayan o olucaktı. Hani ben kırgındım, beni üzdüğü için pişmandı. Neden kandırılmış gibi hissediyordum.

Onunla tekrar karşılaşmadan öncede mutluydum ben. Özgür vardı Esin vardı. Bir işim yoktu ama kaygısız başım vardı. Ne Sevgi nede babam vardı hayatımda.  Birileri bana  aşkla bakmıyordu belki ama aşkın eksikliğini hissetmiyordum. Birini sevgiye boğup şımartıp daha sonra geri çekilemezdiniz. Bu vicdansızlıktı.  Eğer bu dünyada sırf sen varsın diye mutluyum dediyse  bakışlarınız bunun geri dönüşü olmazdı. Olmamalıydı.

"Ela kızım sen iyi misin? Çok korktun."

"B-benn mi?"  Şaşkın utangaç ve kekeme. Mükemmel gelinde aranan üç özellik bunlar olmalıydı . Çok güzel. "İyiyim efendim." Zorda olsa kendimi toplayıp  gülümsedim.

Araba otelin önünde durdu . Anıl'ın babası araçtan inip ikimize iyi geceler dedi. Anıl araçtan aşağı inip tutmam için elini uzattı.  Herzamanki gibi kibar davranıyordu belki ama soğuk hissettiriyordu.  O önde ben arkada suite doğru ilerledik. 

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin