13. Bölüm "Bırak nefes alayım."

33.3K 1.9K 189
                                    

( Eğer uyanmadan önce ölürsem,sebebi beni nefessiz bıraktığın içindir. Seni kaybetmek havasız bir dünyada yaşamak gibi.Yalnızım burada, gitmek istemedim. Kalbim yarım, hareket etmeyecek. Keşke bir yolu olsaydı, anlamanı sağlayabileceğim ...

Benden tek başıma yaşamamı nasıl beklersin? Çünkü hayatım senin etrafında dönüyor,nefes almak benim için çok zor.

Söyle bana nefes almadan nasıl yaşayacağım... Ne zaman yanımda olmasan, nefes alamıyorum...

Chris Brown& Jordin Sparks - No Air )     

Ela'nın Bakış Açısı

Midem gurulduyor.Hatta buna guruldama diyebileceğimi sanmıyorum. Midem de bir şey resmen kükrüyor. "Gururun sırası mıydı şimdi?"

Ellerimi karnıma bastırıp inledim. Asistan kız "Anıl bey bize yemek ısmarlıyor, gidelim." dediğinde reddetmemeliydim. "Gurur karın doyurmuyor?" Üç öğün makarna yiyicek kadar fakirleşmeme rağmen hala daha bunu öğrenememiştim. Gerçi ona da şükür. Son günlerde üç öğün kalori çatallamayı bile özler hala geldim. Anıl'ın intikam planı yüzünden günde üç öğün bir yana dursun bir tabak yemeği bile zar zor yiyebiliyordum.

"Bunlar bölünerek falan mı çoğalıyor? Neden bitmiyor?" Önümde onlarca dosya bitiş çizgisine zerre yaklaşamamıştım. Günlerdir çabalamama rağmen neden bir gıdım ilerleme kat edemediğimi inanın bende bilmiyordum. "Teknolojik özürlü ne olucak?"

Bilgisayar icat edileli onca yıl olmuş koskoca Bulutoğlu Holding evrakları hala daha kağıtlarla depoluyordu. Hayır madem kulağını tersten tutup işi yokuşa koşucaksın o zaman neden iş başvurusunda bulunan herkeste yüksek seviye office programı kullanma becerisi arıyorsun? Adama demezler mi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

Elimi yeniden karnıma bastırıp iç çektim. Şimdi bir tabak tavuklu pilav yanına da lahana turşusu için neleri vermezdim. Sulanan ağzımı elimin tersiyle silip önümdeki klasörü araladım. Düşlerimden çıkıp burnuma kadar ulaşan hayali yemek kokuları beni benden almış olucak ki beyaz kağıt parçasına elimi kestirdim.

"Hay ben senin gibi kağıdı, bu kağıdı buraya koyanı,hatta kağıdı icat eden adamı..." Başımı arkaya yaslayıp sinirlerimi yatıştırmaya çalıştım. Sonuçta benden yüzlerce yıl önce yaşamış birine durduk yere küfür etmek istemezdim. Her ne kadar Anıl'a kızamayacağım için sağa sola saldırmak istesem de mantığımı tam olarak kaybetmemiştim.

"Böyle olmayacak bir şeyler yemem lazım."

Oturduğum yerden kalkıp asansöre yöneldim. "Çok güzel." En üst kattan gelen asansörü bekleyemeyeceğimi düşünüp merdivenleri seçtim. Uzun süre oturduğum için yürümenin bana iyi geliceğini düşünmüş bu karara varmıştım. Zemin kata geldiğimde çoktan bu kararımdan pişman olmuştum. Eğer sahip olduğum son güç beni buradan yemekhaneye götürmezse yolda şehit düşebilirdim. Düşünsenize mermer zeminde sürüne sürüne yemekhaneye ilerlemeye çalışıyorum. Tırnaklarımı geçire geçire kendimi ileriye çekiştirip duruyorum.

"Bugünde mi çalışıyorsun?"

"Evet, malesef." Kapıda bekleyen güvenlik görevlisine bakıp üzgün bir şekilde dudaklarımı büzdüm. Anıl'ın benden nefret ettiğini anlayan tüm çalışanlar işlerini yaptırmak kendi yüklerinden kurtulmak için beni kullanmaya başlamıştı. Abartmıyorum gerçekten. Geçen gün temizlik görevlilerinden biri yerleri silmemi söyledi düşünün. Üstelik sadece bu da değil. Sekreterlerden biri patronunun kahvesini hazırlamam için bana emir verdi. Bunca yıl üniversiteyi getir götürcü olmak için okumadım ben.

Anıl'ı alt etmek bir yana diğer insanlarla da uğraşmak zorunda kalmıştım.Bir tek Selami amca bana yardımcı olmuş benimle güzel güzel ilgilenmişti. Almam gereken kahveleri Anıl beyefendinin kuru temizlemede ki kıyafetlerini benim yerine kızına aldırtmış bana nefes almam için zaman kazandırmıştı.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now