14. Bölüm Geçmişe Yolculuk

30.3K 1.8K 174
                                    

Medya: Faruk 
Anıl'ın bakış açısı

"A-anıl..."

Cennetim... Kollarımdan kurtulmak için çabalayan Ela'ya daha sıkı sarılıp başımı boynuna bastırdım.Sanki biraz serbest bıraksam aramızda ki mesafe biraz artsa ellerimden kayıp gidicek kaybolucak gibi hissediyordum. "Bunu özlemişim." Kokusu ciğerlerime dolarken yüzümü boynuna bastırdım.Dudaklarım beyaz teninde gözlerim dolmuş bir haldeydim.

Yıllarca onu unutmak için çabalamış elimden geleni yapmıştım. Karşılaştığımız andan itibaren deli gibi direniyor kendimi aşkına bırakmamak için savaşıyordum. Bu kadar iyi hissettiriceğini bilsem, bu kadar huzur dolucağımı bilsem daha önce pes eder daha önce onun olurdum.

"A-anıl..."

Yine kollarımdan çıkmak için çabalamış ürkmeme neden olmuştu. Ben onunla dolup taşarken o zerre kımıldamamış donup kalmıştı. Bir kez sarılsa bana bir kez dokunsa teni tenime kendi isteğiyle değse herşeyi unuturdum. Bir kerecik pes etse sadece bir kerecik...

Derin bir nefes alıp iç çekti.Belki benim kollarımda durmak istemiyordu. Bu yaptığımın mantıklı bir yanı yoktu. Zor kullanıyor yaralarımı kapatmak acımı dindirmek için orantısız gücümü kullanıyordum. Minik elleri sırtıma değdiğinde tüm korkularım yok olmuş göz yaşlarım dinmişti. Oda mutlu olmalıydı. Benim onu sevdiğim gibi değildi belki ama oda beni seviyordu. Belki vicdan azabından belki iyi kalpliliğinden.O bana sarıldığı an ben onun olmuştum. Bunun geri dönüşü iptali yoktu. Ne pes edip ondan vazgeçebilirdim nede bir kez daha onsuz kalmayı kaldırabilirdim.

Hayır olmaz, şimdi değil daha çok erken... Sırtımda ki ellerini göğüs kafesime koyup hızla beni itti. Kokusundan sarhoş olmuş kendimden geçmiştim. Tüm gücüm çekilmiş kontrolüm kaybolmuştu.

"Yapma..." Gözlerimi gözlerine dikip yalvararak fısıldadım. Onsuz kalmak için çok erkendi. "Benden kaçma."

"Misafirin var." Sesi o kadar kırgın o kadar üzgün çıkmıştı ki. Başımı yavaşça arkaya çevirip onu bu hale getiren kişiye baktım."Sevgi!"

"Bugün senin evinde Azerbaycan'lı müşteri hakkında konuşucaktık o yüzden geldim ama, siz ikiniz meşgulseniz ben çıkıyım."

"Olur." Sevgi'ye arkamı dönüp Ela'ya baktım. "Konuşmamız lazım."

"Konuşucak bir şey yok ki?" Başını öne eğmiş gözlerini benimkinden kaçırmıştı. Ben onunla göz göze gelmek için her şeyi yapıcak haldeyken o benden kaçınıyor az önce hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

"Neden konuşucak bir şeyiniz olmasın ki ? Siz ikinizden bahsediyoruz? Taş kalpli Ela ve sadık aşığı Anıl."

Bakışlarını yukarı kaldırıp bana baktı. İhanete uğramış gibi bir hali vardı.Nedenini bilmediğim halde her şeyi mahvettiğimi anlamıştım. Bir kaç saniye önce bana sarılmışken şimdi yüzüme tiksinerek bakıyordu.

"Ben çıkıyorum. Siz ikiniz artık ne için sözleştiyseniz onu yapın." Tek kelime etmemi beklemeden mutfaktan dışarı çıktı. Gitmeden önce son bir kez bana baktı. Hiç görmediğim kadar kırgın ve üzgün görünüyordu.

"Nereye gidiyorsun? Birde onun gibi birinin peşinden mi gidiceksin?"

Kolumu tutan Sevgi'ye sinirle bağırdım. "Sakın!" Ellerini sertçe itip "Sakın bana ne yapmam gerektiğini söyleme." dedim. "Bir daha sakın onun hakkında böyle konuşma." Mutfaktan dışarı adım attığım an Sevgi'nin ardımdan "Pişman olup omzumda ağlıycaksın yine." diye bağırdığını duydum.

"Ela, konuşmamız lazım." Çantasını almış çıkışa yönelmiş kızı kolundan yakalayıp hızla kendime çevirdim. "Neden böyle yapıyorsun bilmiyorum ama..."

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now