40. Bölüm Kayınpeder

17.5K 1K 181
                                    


"Bu sefer sağ elim sol elime kazandı." Üzerinde  sayısız x ve onun olduğu kağıdı kenara koyup alttaki kağıtta yeni oyun çizgilerini çizmeye başladım.

"Mavi lale vakfı olarak zor durumdaki insanlara kaliteli avukat desteği sağlamak bizim görevimiz.  Bu ülkede suçsuz yere hapis yatan o kadar çok insan var ki? Yada hakkını savunamadığı için güçlünün altında ezilen. "

Başımı yavaşça kaldırıp  sunum yapam Anıl'a baktım. Kabul etmeliyim ki şuan ayrı bir  yakışıklı ayrı bir karizmatik duruyordu. Özellikle istatistik rakamlarını sayarken baya etkileyiciydi. Bir kez
olsun ekrana bakmamış herşeyi ezberden söylemişti. Sunumu yapılacak powerpoint dosyasını bir saat önce aldığını düşündüğümde ağzım açık kalıyordu.

"Adam patron olmak için doğmuş." Kısık sesim sessiz toplantı odasında yankılanmış utanmama neden olmuştu. Bir an Anıl'ın o karizmatik duruşunu bozup güldüğünü gördüm.  Kısa sürede toplanıp ciddi bir şekilde konuşmaya devam etti.

Banane canım.  Rezil olduysam oldum. Utanmayacağım.  Burada olmayı ben istemedim ki? Rütbesini kullanan Anıl bütün gün beni yanında taşımış ondan kaçamayacağımı kanıtlamıştı. Ben Holding'in küçük olduğunu düşünürken beni toplantı için vakfa ait bu binaya getirmişti. Üç katlı küçücük ofiste köşe kapmaca oynadığım yetmiyormuş gibi beş metre kare toplantı odasında onu beklemek zorunda kalmıştım.

"Belki de biraz adam asmalıyım." Çaprazımda oturan kadının sinirli bakışlarından ürküp "Oyun anlamında."dedim. Daha da sertleşen bakışları sinirlendiği şeyin konuşmam olduğunu anlamama neden olmuştu. "Bende burada olmaktan memnun değilim. Hepsi onun suçu." İşaret parmağımla Anıl'ın olduğu yeri göstermiştim. Dönüp oraya baktığımda elli yaşlarında bir adamın durum değerlendirmesi yaptığını görmüş aşırı şaşırmıştım.

"Kaybetmedin beni. Buradayım." Yanımdaki sandalyeye kurulmuştu. Bana bakıp gülümsedi. İnsanların ona baktığını görmesine rağmen umursamıyor gibi bir hali vardı. Göz kırpıp öpücük attı.

Kendime engel olamayıp bende gülümsedim. Anıl komik eğlenceli bir adamdı.  Onun gibi birine direnmek mümkün değildi. Bir şekilde sizin kurduğunuz duvarları yıkıyor kalbinizi fethediyordu. " Ela Kaya, seni seviyorum biliyorsun değil mi?"

Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Cevap vermemi bekliyordu.  Onu sevdiğimi tekrar duymak istiyordu. İlk söylediğimde nedenini sorguladığı için pişmandı. Sevgi'nin inadına kurduğumu sandığı cümleleri birkez daha duymaya ihtiyacı vardı.

"Esas cezan ne biliyor musun? " Ona doğru eğildim. Sesimin duyulmasına engel olmak konuşmayı ikimizin arasında tutmak istemiştim.

"Neymiş? " Oda bana doğru eğilmişti. Dudakları benimkilere aşırı yakın duruyordu.  Gözleri ile gülüyordu. Benimle oynamak her yaklaştığımızda heyecanlandığımı görmek aşırı hoşuna gidiyordu.

Geri çekilip yutkundum. Elimde değildi. Ondan gerçekten etkileniyordum. "  Kolay kolay  bana ne hissettiğimi itiraf ettiremezsin ."

" Olsun, ben ikimiz yerine de söylerim." Afacan bir çocuk gibi yanağımdan öpücük çalıp "Seni seviyorum. "dedi.

Tutun beni.  Bende seni diyip kollarına atlayacağım birazdan.  Bulmuşum Anıl gibisini uzatıyorum. Bence biz buradan kaçalım.  Dünyanın bir ucunda başbaşa ıssız bir adada mutlu mesut yaşayalım.

"Bu konuda Anıl beyin fikrini merak ediyorum. Sonuçta tehlikeli bir dava. Karşı taraf çok güçlü."

"Efendim..."

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now