62. Bölüm Minik Sevimli Yumoş Karpuzcuklar

11.3K 530 86
                                    

."Poşetleri tek başına sen taşıyorsun Azer. Yardım almak yok." Bir türlü yıldızları barışmayan Özgür ve Aybalam'a bakıp gülümsedim. Bagajın yanında dikilmiş marketten aldığımız ürünleri kimin taşıyacağına karar vermeye çalışıyorlardı. Tek başına tüm yükü sırtlanmak istemeyen Aybalam mızmızlanıyor, vicdansızlıkta sınırları zorlayan Özgür kimsenin ona yardım etmesine izin vermiyordu. Tüm bu seni süründüreceğim oyununun nedeni hastanede Sevgi'yi dövmeye kalkan Özgür'ü durduran kişinin Maviş olmasıydı.

"Neden ben taşıyormuşum? Faruk taşıyabilir"

"O yaralı."

"Hastanede üstüne basıp çiğneyip geçerken öyle demiyordun ama?" Kısık bir sesle konuşan Aybalam gülümsememe neden olmuştu. Odaya yanıma gelmeye çalışan Özgür'ün çıkarttığı kasırgayı görmeme gerek yoktu. Biz birbirimize sarılırken yanımıza gelen hemşirelerin elinde tuttuğu sakinletirici iğne herşeyi anlatıyordu. Maviş'in dediği gibi Faruk'u ezip geçdiğine önüne çıkanı savurduğuna emindim. Bir tek otoritesi ile herkesi ürkütmeyi başaran Esin'i geçmeyi başaramamış yarım açabildiği kapıdan ancak işaret parmağini sokabilmişti.

"Arif ve Bayram var. Onlar yardım edebilir."

"Onlar mangalı yakacak."

"Robot sekreter..."

"Ekmek almayı unutmuşuz, Esin'le birlikte fırına gitti."

"Sen varsın. Maşallahın var bir el atsan."

"Bir kızdan o ağır poşetleri taşımasını nasıl istersin? Yakıştıramadım Aybalam." Alayla başımı iki yana sallayıp cıkcıkladım.

"Hangi kız, bu mu kız? Ben bunun insan olduğuna inanmakta zorlanıyorum. Panter bu panter. Katliam aleti toplu imha silahı..."

Hakkındaki sözlere Özgür'ün sinirlenmesini Aybalam'a saldırmasını bekledim. Olumlu anlamda başını sallayıp gülümsemiş gözlerimin kocaman açılmasına neden olmuştu.

"Özgür! Duymadın mı ne dedi?"

"Ehhh!Haklı ama. Bazen ben bile kendimden emin olamıyorum." Bir karış açık kalan ağzımı kapatıp bahçe kapısından içeri girdim. Bahçeye geçmeden önce son bir kez arkama bakmış arabanın yanında dikilen Faruk'u görmüştüm.

Garibim dalgın bakışlarla hoşlandığı kadını izliyor içinde kocaman bir savaş veriyordu. Özgür gerçektende erkek Fatma'ydı.Daha cinsiyetine inanmazken Faruk'un onu aşka ikna etmesi zor olacağa benziyordu.

Yinede hastanede başbaşa kaldığımız kısacık anda onunla konuşmayı başarmış ne hissettiğini sorma şansı elde etmiştim. Ben iyi olup olmadığını sorduğumda kesikleri kast etsemde o konuyu Özgür'e getirmiş hiç olmadığı kadar dürüst olmuştu.

Anıl'ın Sevgi'ye söylediği her bir söz Faruk'u derinden etkilemişe benziyordu. Her kalbin sevmeyi sevilmeyi hak ettiğini duyan Faruk vazgeçip kaçmaktansa savaşmaya karar vermişti.Karıma geçip bende sevilmeyi hak etmiyormuyum diye sorması içimin sızlamasına neden olmuştu.

"Sandığından zor olucak ama... umarım başarılı olur." İç çektim. Gerçektende herşey Anıl'ın dediği gibiydi. Bazı aşklar kendiliğinden gelişirdi. Nefes almak gibi güneşin doğuşu gibi... Nedensiz çaba gerekmeden...

Bazı aşklar ise emek ister, uğrunda azimle çabalamayı gerektirirdi. Bir bakışta söyleybilirdim ki Özgür ikinci şeçeneğe uyuyordu. Değil onu aşık etmek Faruk'un Özgür'e ona aşık olduğunu söylemesi bile aşırı uzun sürücek bir serüvendi.

"En azından onların hikayesinde araya girecek kötü karakter yok. Bize nazaran daha şanslı..." Kendi kendime söylenme eylemim bahçe de duran Anıl'ı görmemle yarım kalmıştı. Armut koltuklardan birine oturmuş elinde ki telefon ile uğraşıyordu. Yüzü düşük tavırları tedirgindi. Onu orada yalnız bir halde beni beklerken görmem Sevgi'ye söylediklerini hatırlamama neden olmuştu.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now